Geçen salı günü Koza İpek Holding’e çekilen operasyon, seçimler öncesi AKP’nin çevresinde zoraki bir ittifak oluşturma arayışlarını önümüze seriyor. Bunun ötesinde büyük tablo, 2002’den 2015’e sermayenin her fraksiyonuna kendisini kabul ettirme noktasında AKP’nin nasıl irtifa kaybettiğinin de izlerini ortaya koyuyor. Mevcut durumu ve eğilimleri birkaç maddede açıklamak mümkün.

(I) Saray talimatıyla “hizaya getirme” operasyonlarının Koza ile sınırlı kalmayacağı ve 2013/17 Aralık sürecine benzer AKP-Cemaat kavgasından ibaret olmayacağı belli. Bunu, sadece Fuat Avni hesabından Twitter üzerinden yapılan paylaşımlardan değil, Saray’ın önceki çıkışlarından da görmek mümkün. Özellikle Gezi Direnişi’yle başlayan büyük Haziran isyanı sonrası rejimin çözülmesi eşliğinde muhalif medyaya karşı halkın ilgisinin artması, AKP’yi daha saldırgan hale getirdi. Tek tek gazetecilerden tutun da Cumhuriyet gazetesi gibi köklü gazetelere dönük saldırılar bu dozajın boyutlarını ortaya koydu. Gazetemiz BirGün’den bahsetmeye elbette gerek yok, nitekim o her daim AKP’nin “kızıl listesinin” başında geliyor. Özetle rejim karşısında, halktan yana yayın yapan medya kanallarının zora dayalı susturulmaya çalışıldığı dönemlere alıştık da, iktidar locasının zamanında çatısı altında olanların da bu kervana katılması AKP’nin çevresinin oldukça daraldığına işaret ediyor.

(II) Seçimlerde tek başına iktidar olma şansının var olduğuna AKP bile inanmıyor. Bu beklentiyi destekleyen en önemli faktörlerden bir tanesi de 2002 yılında çevresinde biriken geniş ittifak blokunun halkın itiraz ve değişim isteği sonucu zamanla daha geniş parçalara ayrılması. Bu parçalardan birini sermaye grupları oluşturuyor. Neo-liberalizmle bütünleşmiş, dini referanslarla yönetilen muhafazakâr bir toplum yapısına 2002’de “evet” diyerek AKP’yi iktidara taşıyan sermayeyi, küresel güçlerin denetiminden çıkmayacak bir otoriterlik düzeyi rahatsız etmiyordu. O dönemlerde “demokrasi açığı”nın seyri kimsenin umurunda değildi. Rahatsızlık, rejimin daha kontrol edilemez, daha baskıcı ve otoriter bir noktaya sürüklendiği ve bu oranda sermaye birikiminin önünü tıkadığı ölçüde başladı. Batı’nın Türkiye’de ılımlı İslamcılık ile kurduğu bağ, dış kredi ve sıcak parayla ancak hayat bulabilen ülke sermayesini beslerken, radikal İslamcılık ile geliştirilen kökten bağlar, Batı ile artan mesafeye ve böylece de sermaye birikiminin önünde engel olmaya başladı. Bunun yanında ihale-rant oyunlarıyla AKP’nin organik sermaye yaratma çabası, bir kesimi pastadaki rant paylarında da mahrum bıraktı. Örneğin Aydın Doğan’ın istediği arsanın Çalık’a söz verilmiş olması gibi deneyimler arttıkça didişmeler de sertleşti. Dolayısıyla bugünlerde bahsi geçen operasyonun devamında Doğan Holding isminin geçmesi şaşırılacak bir durum değildir. Velhasıl TÜSİAD etrafında örgütlenmiş veya yakın duran çevrelerin seçimlere kadar ittifaka yanaşmamaları beklenebilir. Demokrasi, Kürt meselesi, savaş gündemi bir yana AKP’nin neoliberal itibarı ve vaatleri tükendiği için.

(III) 1 Kasım seçimleri öncesinde çemberin daha da daralması muhtemeldir. Her gün gelen ölüm haberleri, karaya vuran cansız çocuk bedenleri, memleketin dört bir yanında fiili sıkıyönetim uygulamaları, diğer bir yandan ABD ile gel-git ilişkiler, bir başka yandan IŞİD. Türkiye’yi her türlü kolektif iradeyi çiğneyerek, ilan ettiği sivil diktatörlükle tek başına yönetmeye çalışan bir akıl var karşıda. Kendi çevresi içinden bir değerlendirmeyle küresel denklemin rasyonalitesine aykırı kontrol edilemeyen davranışlarıyla… İşin özü batan bir gemide güverteden hızla kaçan tayfalar misali bu gidişle güvertede kala kala Tayyip Erdoğan’a ilan-ı aşkta bulunan Ethem Sancak gibi isimler kalacak gözüküyor.

Peki meseleyi rejim meselesi yönüyle ele alanlar için bu sevindirici mi? Boş ümitler, lafla peynir gemisini yürütmeye çalışanlar için… Türkiye’nin geleneksel sermayesi nasıl ki zamanında 12 Eylül’ün ardına dizilip kendi tahayyüllerine uygun bir rejimin ortağı olduysa, bugün de kolları sıvayacaklardır. Esas mesele ise ülkenin gerçek sahiplerinin tahayyüllerine sahip çıkmak için yola koyulmasındadır.