Monogaminin sersemlemiş âşıkları ile poliamori âşıkları için “One Day”, Sevgililer Günü’nün haftayı kuşatan enerjisi içerisinde iyi bir seçenek oldu.

Çoklu sadakate doğru sevgililer
Fotoğraf: Netflix

Aşk, kişiden kişiye değişen ve insanların yaşadığı ilişkiler, deneyimler ve algılar doğrultusunda farklılık gösterebilen karmaşık bir duygu. Aşk, sevgi, bağlılık, empati, paylaşma ve anlayış gibi pozitif duyguları içerebilen bu kavram, bazı insanların hayatlarına anlam katmasıyla meşhurdur. Bedensel çekimden çok ruhsal bir bağlantıyı ifade eden aşkın "Eros" olarak adlandırıldığı, ideal güzelliğe ve erdemliliğe olan arayışı ifade eden Platon’dan, insanın iç dünyasını, tutkularını ve acılarını derinlemesine keşfeden Emily Brontë’nin romanına ve modern zamanların kutsal aşk kitabı görevi görerek koca bir jenerasyonu etkileyen “Sex and the City” dizisine kadar okuduğumuz, izlediğimiz her şeyin içinde aşk var. Hem bu kadar aynı hem de herkesin farklı şekillerde deneyimlediği ‘aşk’ kadar farklı konumlanan başka bir olgu daha yoktur. Sevgililer Günü’nde yenilikçi anlatım yaklaşımı ve aşkın karmaşıklığına odaklanmasıyla dizi, Netflix’in romantik drama seçeneklerine bir katkı vaat ettiği aşikâr. Geleneksel aşk hikâyesinin seyirciye fazlasıyla tanıdık hale geldiği bir dünyada, evlilik kurumunun temeli olan tekli sadakat içeren monogaminin sersemlemiş âşıkları ile radikal dürüstlüğe dayanan çoklu sadakatin ilerici poliamori âşıkları için ‘One Day’ bu türe yeni bir bakış açısı sunduğundan Sevgililer Günü’nün koca haftayı kuşatan enerjisi içerisinde iyi bir seçenek oldu.

Bir ilişkinin zaman içindeki gelişimini keşfeden ve izleyicileri her geçen yılın önemi üzerinde düşünmeye davet eden “One Day” isimli dizi, derinlik ve karmaşıklık içeren romantik dramalardan hoşlananlar için keyifli bir izleme sunuyor.

DİZİ VERSİYONU

David Nicholls’un romanından uyarlanan Netflix’in bu mini dizisi, talihsiz âşıklarımız Emma ve Dexter’ın mezuniyet günlerinin ardından hayatlarının her 15 Temmuz’unda farklı dönemlerde buluşmalarını ve yıllar boyunca bunu tekrar etmelerini konu alıyor. İlişkileri, arkadaşlıkları, kariyerleri ve kişisel gelişimleri boyunca yaşadıkları deneyimler, dizi boyunca kaliteli bir şekilde ilerliyor. Aynı roman uyarlaması olan, yönetmenliğini Lone Scherfig’in üstlendiği ve başrollerinde Anne Hathaway ve Jim Sturgess‘ın yer aldığı 2011 yapımı olan “One Day” filmi ile karşılaştırmalar yapmak yerinde olacaktır. Film olan "One Day" romantik dram türüne ilgi duyan seyirciler arasında popülerlik kazanmış ve Anne Hathaway ile Jim Sturgess‘ın performansları da genellikle olumlu eleştiriler almıştı. Ve eminim çoğunuz bu filme her denk geldiğimizde izlemişizdir bir kez daha. Kısacası hikâyesine ve olayların gelişimine ve de finaline çoğumuz zaten fazlasıyla aşinayız. O yüzden dizi versiyonunu oldukça beklentisiz açtım. Ancak gel gör ki dizi versiyonu, filmin önüne geçti benim için. Hikâyedeki karakterleri orijinal romana çok daha yakın buldum. Ambika Mod ve Leo Woodall’u Emma ve Dexter karakterlerine çok daha uygun buldum. Bu iki oyuncu daha inandırıcı geldi bana ve aralarındaki kimya, oyuncu seçim pratiğinin profesyonel bir örneği gibiydi. Anne Hathaway, Emma için fazla güzel, Jim Sturgess, Dexter için fazla Beat Kuşağı esintili idi.

O GÜN HANGİ GÜN?

Emma ve Dexter’in yirmili yaşlarının başlarından kırklı yaşlarının sonlarına kadar olan süreci kapsayan dizi, karakterlerin iç dünyalarını derinlemesine incelemesi ve duygusal zenginliğiyle dikkat çekiyor. Hikâyenin yapısında yer alan, her yılın aynı tarihine odaklanma hali, izleyicilerin karakterlerin gelişimini ve ilişkilerini daha yakından takip etmelerini sağlamaya yardımcı oluyor. Romantizm, arkadaşlık, kariyer, aşk ve kayıplar gibi evrensel temaları içinde barındıran hikâyesi, bu dizi versiyonunda romanın duygusal derinliğini ve karakter gelişimini çok iyi ele almış, izleyicinin aynı romanın okuyucusunun deneyimlediği gibi karakterlere bağlanmasını kolaylaştıran etkileyici bir anlatı sunmuş. Elbette hikâyenin bazı yönlerindeki kararlar, izleyicinin karakterlerin kararlarını sorgulamaya yönlendirebiliyor. Ancak genel olarak “One Day”, geniş bir seyirci kitlesine hitap edebilen etkileyici bir hikâyeye sahip. Nicholls’un incelikli karakterizasyonları ve duygusal derinliği dizi için hikâyeyi unutulmaz kılan unsurlar arasında. “One Day” romanından merkezi önemde bir alıntıyla bitireyim; "Geleceği merak ediyorum, bakalım o bana ne getirecek. Belki de her şey yolunda gidecek ve bütünüyle mutlu olacağım. Belki de hayatımın geri kalanı, bu kadar durağan ve sıkıcı olmayacak. Ama belki de yalnızca beni yıkacak ve paramparça edecek. Kim bilir? Ama bu günü unutmayacağım, hiçbir zaman.”

Unutmadığınız o gün hangi gündü? Kendinize soracağınız soru bu. Ha senin cevabın ne buna derseniz? Romanian deadlifts 40 kg derim!!