Manipülasyon “başkalarının mağduriyetine yol açarak menfaat sağlamak” için fiyatları bilerek ve isteyerek değiştirme olarak tanımlanır. Ve dünyanın her yerinde suç sayılır. Sermaye Piyasası Kanunu’nun 107 nci maddesinde düzenlenmiştir: “Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarına, fiyat değişimlerine, arz ve taleplerine ilişkin olarak yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandırmak amacıyla alım veya satım yapanlar, emir verenler, emir iptal edenler, emir […]

Manipülasyon “başkalarının mağduriyetine yol açarak menfaat sağlamak” için fiyatları bilerek ve isteyerek değiştirme olarak tanımlanır. Ve dünyanın her yerinde suç sayılır.

Sermaye Piyasası Kanunu’nun 107 nci maddesinde düzenlenmiştir: “Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarına, fiyat değişimlerine, arz ve taleplerine ilişkin olarak yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandırmak amacıyla alım veya satım yapanlar, emir verenler, emir iptal edenler, emir değiştirenler veya hesap hareketleri gerçekleştirenler” hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve beş bin günden on bin güne kadar adli para cezası verileceği hükme bağlanmıştır”.

Ancak bu düzenleme sermaye piyasası araçlarına yönelik manipülasyonu suç olarak tanımlıyor. Ama biliyoruz ki finansal ürün yatırımcılarının servetlerini etkileyen işlemler kadar, doğrudan vatandaşın gelir seviyesini ilgilendiren konularda da manipülasyon yapılabilir. Mesela emeklilerin ve kamu çalışanların menfaatlerini olumsuz etkilemek için yapılan işlemler, verilen emirler vs de manipülasyon değil midir? Üstelik bu işlemlerden etkilenenler milyonlar ile ifade ediliyorsa, yapılan işlemin yaptırımının da daha ağır olması gerekmez mi?

Kamu çalışanların ve emeklilerin aylıklarına yapılacak artışlara yönelik düzenlemelerde dikkate alınan önemli bir gösterge de tüketici fiyatları endeksi, enflasyon oranıdır. Bilinçli olarak bu oranın belli seviyelerde kalmasına yol açacak karar ve işlemler söz konusu kişilerin alacakları ücret artışlarına da müdahale anlamına gelir. Bir manipülasyon durumu söz konusu olur.

TÜİK Haziran ayı tüketici fiyat enflasyonu verilerini açıkladı. Buna tüketici fiyatları Haziran ayında %0,03 oranında arttı. Neredeyse bir artış olmadı. Yıllık enflasyon %15,72 seviyesine gerilerken 2019 yılı başından beri TÜFE ise %5,01 oldu.
Kamu çalışanlarının ve emeklilerinin ücretlerine Temmuz ayında yapılacak olan artış oranı belirlenirken de bu %5,01’lik oran esas alınıyor. Buna göre kamuda çalışanlar ve kamudan emekli olanların ücretlerinde enflasyon farkı ile birlikte %6,01 oranında bir artış olacak.

Fakat yine TÜİK verilerine baktığımız zaman “yönetilen-yönlendirilen fiyatlar hariç TÜFE” diye bir tanımlama daha görüyoruz. Bunun anlamı fiyatları kamu tarafından belirlenen ya da kamu tarafından izne bağlı mal ve hizmetler dışında kalan, diğer bir ifade ile piyasa koşulları içinde oluşan enflasyon var. Bu oran TÜİK tarafından yılın ilk altı ayı için %5,41 olarak açıklandı. Yani toplam TÜFE ile kamu tarafından kontrol edilen fiyatlar hariç TÜFE arasında %0,40 puanlık bir fark vardır.

Haziran ayı enflasyon verileri derlendikten sonra “yönetilen ve yönlendirilen” malların fiyatlarına önemli ölçüde zamlar yapılmaya başlandı. Çay ve şekere yaklaşık %15, elektriğe %15, benzin fiyatlarına 27 kuruş gibi zamlar yapıldı. Madem bu tür mallara zam yapılacak idi ise neden enflasyon verilerinin ortaya çıkmasına kadar beklendi? Burada amaç kamu çalışanlarına ve emeklilere yapılacak olan ücret artış oranını sınırlamak ve böylece bütçedeki personel giderlerinin artış oranını yavaşlatmak mı?

Mayıs bütçe verilerine göre devletin personel gideri 21,6 milyar lira. %6,01 oranında artışla birlikte temmuz ayında bu rakam yaklaşık 22,9 milyar lira olacaktır. Eğer %6,41 ücret artışı olsaydı aylık 86 milyon lira daha fazla olacaktı. Buna bir de emekli sandığından emekli olanlara yapılacak farkı eklersek, “yönetilen ve yönlendirilen fiyatlara” zam yapma zamanlamasının nedenini de iyi anlamış oluruz. Ama dikkat edin rakamlar da öyle çok fazla değil ama buna bile tamah eden bir iktidar anlayışı var. Bir yandan “itibardan tasarruf” etmezken diğer taraftan emekli ve kamu çalışanlarının üç kuruşuna bile göz dikecek işlere girişebiliyorlar. Milyonlarca çalışan ve emekli üzerine ince hesaplar yapacağınıza kamu harcamalarını kontrol etmek için diğer konulara baksanız daha anlamlı olur.