Seçim sonucu milyonlarca insan için daha zor ve çekilmez yaptı. Çalışanlar, gençler, kadınlar sessizce oturma çağrılarına kulak asmıyor. Harekete geçiyor.

Dünyanın sonu ve SOL Genç’in yolu!
Fotoraf: BirGün

Cumhuriyet tarihinin en kritik seçiminin üzerinden yaklaşık 2 ay geçti. Erdoğan kabinesi tam gaz gidiyor. Zamlar, vergiler, döviz kuru dörtnala ilerliyor.

Torbaya atılan her başlık milyonlarca yoksulu bataklığa sürüklüyor. En ucuz ürünü bulmak için saatlerce market geziliyor. Kredi kartının son limitiyle zam öncesi acil ihtiyaçlar stoklanıyor. Boş market rafları yeni zamlar için depolarda etiket değişimi yapılan ürünleri bekliyor. Hane halkı tüm bütçeyi yeniden revize yapmaya başladı.

Bu arada Bakan Şimşek ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz para bulmak için yine Körfez yollarında. Para bulunsa ne olur. Paranın gideceği yer şimdiden belli. KKM, köprü, yol, hastane garantileri vb. AKP iktidarının önceliği halk değil sermaye. Milyonlarca insan büyük bir yıkıma doğru sürükleniyor olması onlar için çok da önemli değil. Her seçimlerde yüzde 52 alınıyor nasılsa. Daha doğru bir tabirle muhalefet yüzde 48’i aşamıyor.

NE KADAR SÜRECEK?

Emekçiler için ekonomik yıkımın dibi yok. Milyonlarca çalışan serbest düşüş halinde. Her geçen saat bütçesinden, kalan birikiminden gidiyor. Sonbaharla birlikte durumun daha da kötüleşeceği çok açık.

İktidarın yol haritası belli. Zengini, bürokratı, rantiyeciyi koruyacak. Tarikat-cemaatlerin daha çok zenginleşmesi için uğraşacak. Sosyal yardımlar, asgari ücret gibi kalemlerde yapılan iyileştirmelerle de geleneksel oy tabanı koruyacak. Bu sayede milyonlarca yoksul, Erdoğan ve bu rejimin etkisinde yaşamaya devam edecek.

Bu tabloyu kim değiştirecek? Görev muhalefette. Mümkün mü? Şu ana kadar yaşanan pratik pek öyle söylemiyor. Kendiliğinden değişmeyeceği de çok açık.

Hafta sonu SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen’le Korkut Boratav Hocayı ziyaret ettik. Korkut Hoca uzun sohbetin bir yerinde ekonomide yaşanan yıkımın AKP’ye oy verenleri de pişman edecek boyuta gelmek üzere olduğunu söyledi. Ama Korkut Hoca bu cümlenin arkasından hemen şunu dedi: “AKP’ye oy verenlerden başta en yoksulları olmak üzere pişman olacaklar. Ama pişmanlık algılama olmadan olmaz tabii”. Evet soru bu. Algıyı kim değiştirecek, görev kimde?

Önder İşleyen Gazete Duvar’da çıkan söyleşisinde buna yakın bir ifadeyle “Muhalefet ‘Büyük bir yoksulluk var’ diyerek sadece göstermekle yetindi. Ama bunu örgütlemekle ilgili kimse bir hamle yapmadı, büyük bir konfor alanında yürütülen muhalefet anlayışı hakim oldu. Bunun geçersizleştiğini görmemiz gerekiyor” diyerek tartışmaya katkı yaptı.

Değişim diyerek içe gömülen, yaşanana yenilgi bile demekten imtina eden ve çözümü yine sandık ve ittifak tartışmasında -yerel yönetimler seçimi- gören muhalefet topluma güven vermekten çok uzak. Emek, yoksulluk gibi kavramlar basın metinleri dışında gündemlerine bile giremedi. Kabulleniş var.

SOL GENÇ’İN ÇAĞRISI

Kılıçdaroğlu yakın zamanda verdiği mülakatta “seçimi kaybetmek dünyanın sonu değil” diye bir açıklama yaptı. Haklı bir uyarı. Bir seçimle her şey düzelmeyeceği gibi son bulmayacak. Ama yıkım büyük ve derinleşiyor. Milyonlarca insan için dünya daha katlanılmaz hale geliyor. Toplumun önemli bölümü ya “kaderimiz bu” çaresizliği ya da “ben ne yapabilirim” umutsuzluğu arasına sıkıştı. Bunda muhalefetin tutumunun hiç mi payı yok? Bütün hikâye “oy ver biz değiştiririz” yaklaşımından ibaret miydi?

Meclis muhalefeti için şimdilik umutlanacak çok şey yok. Ama hayat devam ediyor.

Torba yasanın hayata geçtiği saatlerde Mersin’de SOL Gençliler “Zam, Zülüm, Yoksulluk, İşte AKP” pankartlarıyla şehrin farklı noktalarından ses verdiler ve anında polis, şiddet kullanarak gençleri gözaltına aldı. Basın açıklamalarına, Meclis konuşmalarına gıkını çıkarmayan iktidar gençlerin eyleminden rahatsız olmuştu. Rahatsızlığının arkasında yatan gerçek çağrının Meclis ya da sosyal medyadan değil, haksızlığa karşı isyanı bizzat muhatapları ile paylaşan eylemin varlığıydı. Gençler kent meydanında “Kral çıplak” diyordu.

Tüm Emekliler Sendikası da günlerdir benzer bir çağrıyla sokakları bırakmayıp güçleri oranında itirazlarını ifade ettiler. Demirel, Türkeş ve Erbakan’ın olduğu MC hükümetlerinin yarattığı büyük ekonomik ve siyasi yıkıma direnenler bugünün gençleri ile yan yana yine olmaları gereken yerde.

İrili ufaklı bu itirazlar da gösteriyor ki durumun farkında olanlar da var. Ya Erdoğan rejimi hayatlarımızın üzerinden istediği gibi at oynatacak ya da milyonlar yaşamına sahip çıkacak. Gençlerin çağrısı yol gösteriyor.