Nurcan Gökdemir

nurcangokdemir@birgun.net

CHP’de büyük kurultay öncesi yapılan il kongrelerine blok-çarşaf liste tartışmaları damga vurdu. Genel başkanlık yarışına 3 aday ile gidileceği bir tabloda partinin değişim süreci için demokratikleşme adımları şart.

Eğer kurultaylar antidemokratikse…
CHP İzmir İl Kongresi’nde yaşanan liste tartışması kısa sürede arbedeye dönüşmüştü. (Fotoğraf: Depo Photos)

CHP’nin 38’incisi düzenlenecek olağan kurultayı öncesinde hemen hemen her kurultay öncesi yaşanan tartışma yine gündemde… Yönetime muhalefet edenler seçimlerin çarşaf liste ile yapılmasını istiyor yönetim ise geleneği bozmayarak blok liste ile yeni yönetimlerin belirlenmesinden yana. Bu yönelimler de kongre sürecinin başladığı ilk gün itibarıyla ortaya çıkan gerginliği, ilçe kongrelerinde itiş kakışa, sözlü kavgalara, il kongrelerinde de kaba güç kullanılmasına kadar vardırdı.

Görünen o ki dozu her aşamada artan gerginlik, her ne kadar zayıf ihtimal görünse de Örsan Öymen’in de aday olabilmek için gerekli desteği alması durumunda üç adaylı olarak geçecek CHP Büyük Kurultayı’nın atmosferini belirleyecek.

YÖNTEM HEP KAVGA KONUSU

Bu tartışmaların bir CHP klasiği olduğunu geçmiş örnekleri ile anlatmadan çarşaf liste-blok liste ne anlama geliyor ona bakmakta yarar var.

• “Çarşaf liste” yöntemi ile bütün delegelerin tek listede aday olabildiği bir yarışla Parti Meclisi’nin belirlenmesine olanak sağlıyor. Delegeler, adayların isimlerini oyluyor ve en yüksek oyu alan 60 isim yeni Parti Meclisi’ni oluşturuyor.

Ancak çarşaf listenin kullanıldığı kongrelerde de tarafların adaylarını gösteren “anahtar listeler” hazırlanıyor ve delegasyona bu yolla oy verecekleri isimler gösteriliyor.

•“Blok liste” de ise her ekip kendi PM aday listesini oluşturuyor ve seçimde bu listeler yarışıyor. Bu liste oy kullananların yarısından bir fazlasının oyunu alabildiği zaman parti yönetimi sadece bir kanattan oluşuyor.

CHP, çarşaf-blok tartışması ile Bülent Ecevit’in İsmet İnönü’nün karşısına aday olarak çıktığı 1966 kurultayında tanıştı. Kurultayın blok liste yöntemini kabul etmemesi ile bu tartışma 1968 yılındaki kurultaya ertelendi. 1968 yılından CHP’nin askeri darbe soncu kapatıldığı 1980 yılına kadar çarşaf liste yöntemi rafa kalktı, tartışmaların hiç eksik olmadığı CHP’de yönetimler hep blok liste ile belirlendi.

Darbe sonrası kurulan kadroları, programı ve tüzüğü ile Türkiye siyasi yaşamının parlak sayfalarından biri olarak kabul edilen SODEP, blok listeyi rafa kaldırarak, çarşaf liste yöntemine geri döndü. SODEP’in Halkçı Parti ile birleşmesi sonrası kurulan SHP ve açılmasından sonra CHP kimliği altında devam eden siyasi yapı, 1999 yılındaki 10. Kurultay’a kadar çarşaf liste ile parti yönetimini seçti.

BAYKAL’IN YÖNTEMİ DE BLOK

Uzun yıllar süren liderlik mücadelesi sonunda Genel Başkan seçilmeyi başaran Deniz Baykal, koltuğunu korumak için ilk iş olarak çarşaf listeyi istisnai bir yönteme dönüştürdü. Ancak delegelerin yüzde 10’unun imzasıyla verilen önergenin delegasyonun yarıdan fazlasının oyunu alması durumunda çarşaf liste uygulanmasına olanak sağlandı. Rakiplerini bu yolla kolaylıkla yönetim dışına iten Baykal’ın blok listesinde yer alan isimlerin yönettiği partide “demokrasi, hizipçilik” tartışmaları hiç bitmedi.

KILIÇDAROĞLU “ÇARŞAF” DEDİ

Baykal’ın büyük bir skandal sonucu bıraktığı koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk yaptığı işlerden biri parti tüzüğüne “Çarşaf liste uygulaması esastır” hükmünü koymak oldu. Baykal’ın tam tersi blok liste yönteminin uygulanması için kurultayın iradesi arandı.

Burada Baykal’ın, Kılıçdaroğlu’nun aday olduğu kongre öncesinde çarşaf listeyi desteklemeye başladığını da unutmamak gerek. Baykal, bırakmak zorunda kaldığı koltuğuna oturacak ismin belirleneceği kongre öncesi, partideki grubunun tasfiyesini engellemek için “Blok liste kamplaşmayı, kutuplaşmayı ve çatışmayı getirir”, “Blok liste ayrıştırır, çarşaf liste bütünleştirir” demeye başladı.

Kılıçdaroğlu döneminin kurultaylarında biri hariç hep çarşaf liste yöntemi kullanıldı. “Bu parti örgütündeki tüm görüşlerin genel merkeze yansımasını sağladı mı?” sorusuna “Evet” yanıtı vermek mümkün değil. Çünkü bu kez de eleme kurultay sürecinde yaşandı. İl ve ilçe kongrelerinin blok liste ile yapılması sonucu oluşan delegasyonda her zaman genel merkezin ağırlığı oluştu. Ve şimdi gelinen aşamada CHP’nin en tarihi kurultaylarından biri öncesi yine “koltuk hesaplı” seçim tartışmaları yaşanıyor. Ülkede ele geçirilemeyen iktidar parti içinde ele geçirilmeye çalışılıyor.

Rejim savunuculuğu, sağcılaşma tartışmalarının göbeğinde olan CHP’nin değişim söyleminin kurumsallaşması için ilk adım olarak parti yönetimini daha demokratik yöntemlerle oluşturmaya cesaret etmesi gerekirdi. Ancak ilçe kongrelerinden itibaren bu fırsat kaçtı…