Cumhurbaşkanı Erdoğan 1989 yılından bu yana farklı kulvarlarda seçime giriyor. Başarıyı getirdiğini düşündüğü taktikten de vazgeçtiği pek görülmedi: Halka vaat et, fragman göster ve yoluna devam et.

Erdoğan işini bilir
Halk yoksulluk çekerken Erdoğan mitinglerde yurttaşlara çay fırlattı. (Fotoğraf: AA)

Türkiye 22 yıllık AKP iktidarının en karanlık ve en zor dönemini yaşıyor. Ekonomik darboğaz toplumsal buhranı tetikliyor. Geniş halk kesimleri büyük bir yoksulluk içinde. Üreticisi, çalışanı, emeklisi,  işsizi patlama noktasına geldi. Buna rağmen Erdoğan iktidarı tarihinin en rahat dönemini yaşıyor. Karşısında güçlü bir toplumsal muhalefet olmadığı gibi Meclis’te yer alan partiler de iktidar lehine durumu çok kolaylaştırıyor. 

EZBERİNDEN ŞAŞMAZ 

Erdoğan 1989 yılından bu yana belediye, meclis, referandum, cumhurbaşkanlığı dâhil birçok kez seçime girdi. Bu süre içinde görüldü ki Erdoğan başarı elde ettiği taktikten artık işe yaramadığını görünceye kadar çok kolay vazgeçmiyor. Yerel seçimlerle ilgili taktiğini kurarken kuşkusuz birinci referansı 14 ve 28 Mayıs seçimleri olacak. Bu konuda da öne çıkan iki başlık var. Birincisi ekonomik vaatler ikincisi de toplumu kutuplaştıran söylem.  Kuşkusuz birebir aynı tekrarın yaşanması mümkün olmayacak. O yüzden mutlaka yeni başlıklarla paketlenmesi gerekiyor. Erdoğan’ın bununla ilgili şimdiden hazırlık içine girdiğini de söylemek mümkün. 

ŞİMDİ ‘HASBİHAL’ ZAMANI 

Öncelikle ekonomi vaatlerinde izlediği yolda farklılığa gitti. Dünyanın en büyük ekonomik güç olma iddiası gibi propaganda amaçlı sözleri bir kenara bırakırsak artık halka “durumun farkındayız” mesajı veriliyor. Pazartesi günü kabine toplantısı sonrası Erdoğan’ın “hasbihal” çağrısı bunu net bir şekilde gösteriyor. İşçiye, emekliye, gençlere sabır önerirken durumun farkında olduğunun da mesajını veriyor. Aralık ayı itibariyle emekli maaşı, asgari ücret gibi başlıklarda bir çalışma yapılacağı şimdiden belli. Diğer bir başlık ise Hürriyet gazetesinin manşete taşıdığı vergi düzenlemesi oldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın “çok kazanandan daha çok vergi” anlamına da gelebilecek açıklamasından bahsediyorum. 22 yıllık Erdoğan iktidarından ilk defa vergide yaşanan adaletsizliğe dair bir açıklama geldi. Yandaş Hürriyet bu konuyu boşuna gündeme getirmemiştir. Önümüzdeki günlerde bolca bu meselenin tartışıldığına tanık olacağız. Ama sadece tartışılacak. Çünkü AKP zenginler partisidir ve yükü yoksulun sırtına yüklemekte çok mahirdir. Ama “durumun farkındayız” diyerek yaşananları neredeyse aynı tonda ifade eden muhalefetin elinden bir argümanı da almış olacak. 

Kutuplaştırmaya gelince. Tek bir aday ve parti olmadığı için bu konuda da stratejide olmasa bile pratikte değişiklik olacaktır. Yandaş basında muhalefet belediyelerle ilgili son haftalarda neredeyse her gün çıkan haberlerden bunu anlamak mümkün. Her bir büyükşehir belediyesi için ayrı bir taktik izleyecek. Kimi yerde aday kimi yerde yapılan icraat kimi yerde de kurulan ittifaklar üzerinden hesap görmeye çalışacak. 

Daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de Erdoğan’ın elindeki malzeme neredeyse belli. Bilinmeyen ve halkı tedirgin eden konu ise bu kadar açık bir sürece rağmen muhalefetin bu konulara dair önlem alamaması. 

MECLİS’TEKİLER YAPAMAZ 

Erdoğan rejimiyle mücadelenin Meclis partilerine bırakılamayacağı artık deneyimle sabit oldu. Muhalefetin Saray rejimiyle olağan bir iktidar dönemi yaşanıyormuş gibi mücadele etmek alışkanlığını bırakabilmesi çok zor gözüküyor. Bugünlerde yavaş da olsa harmanlanmaya başlayan toplumsal itiraz biçimleri Erdoğan’ı boşa düşürecek en önemli hamle olacak. Sorunların çözümünde “mış” gibi yapan bir iktidar var ve bu yolda ilerleyecek. Ama karşısında da halkın yaşadıkları karşısında “mış” gibi tepki gösteren muhalefet oldukça bu durumun çok da sorun olmadığını biliyor. O yüzden bir kez daha iş başa düştü. Düğümü halkın örgütlü muhalefeti çözecek.