AKP ve Erdoğan 2017 referandumundan bu yana büyük kentlerin önemli bölümünü kaybediyor. Sadece referandum değil. Genel seçim, cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimlerde de durum çok farklı değildi. Özellikle 30 Mart 2019 seçimleri bu durumun en somut örneği oldu. 

Kuşkusuz büyük kentlerde AKP’nin oyunun düşmesi tesadüf değil. Özellikle kentlerde yaşayan iki toplumsal kesim kadınlar ve gençlerin AKP’ye desteği sürekli aşağıya doğru iniyor. 

Bu durumun en önemli nedeni; AKP politikaları ilk elden gençleri ve kadınları hedef aldı, gündelik hayatlarını olumsuz etkiledi. 

KENTLERDEKİ YIKINTI 

Türkiye’de 18 ile 24 yaş arasında yaklaşık 8 milyon 500 bin civarında seçmen var. Gelecek kaygısı, eğitimde yaşanan sorunlar ve işsizlik gençlerin kâbusu olmuş durumda. TÜİK verilerine göre gençler arasında geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 32,3 civarında. Yani genç seçmenin en az 3 milyona yakını işsizlikle boğuşuyor. Bir başka veri var ki o daha da vahim. Ne eğitimde ne istihdamda yer bulamayan gençlerin sayısı en az 2 milyon. 

Kadınlar, özelikle de genç kadınlar iki kat daha fazla eziliyor. Yine TÜİK verilerine göre geniş tanımlı genç işsizlik oranı kadınlarda yüzde 40’ın üzerinde gerçekleşti. Her 5 kadından sadece 1’i kayıtlı ve tam zamanlı istihdam ediliyor. İstihdamda yer alması gereken her 3 kadından birinin de işsiz olduğunu belirtmekte fayda var. 

DENGE AYAĞI KIRILDI 

Büyük kentlerde AKP’ye hayır diyen milyonlarca genç kadının politik ağırlığını destekleyen iki kesim vardı. Biri AKP’nin kuruluşundan bu yana desteği esirgemeyen Anadolu şehirleri ve köyleri. Diğeri ise milyonlarca emekli. 

Yaş dilimi olarak AKP’ye en yüksek desteğin 60 yaş ve üzeri olduğu biliniyor. Yaşlılık parası dâhil uygulanan sosyal yardımlar iktidarla emekliler arasında hak edilmemiş bir köprü kurulmasını sağladı. Muhafazakârlıkla birleşen sosyal yardımlarla birlikte emekli ve yaşlıların, yüzde 60’ların üzerine çıkan desteği AKP’nin yıkılmaz bir kale haline gelmesinin en önemli dayanağı oldu. 

Erdoğan’ın kişisel oyu ile birlikte Anadolu’nun birçok kentinde Cumhur İttifakı ipi göğüsleyecek gücünü koruyor. Ekonomik kriz karşısında koruma kalkanlarını tamamen kaybetmeyen bu kesim hala AKP ve Erdoğan’ın arkasında durmaya devam ediyor. İşte tam bu noktada Erdoğan’ın belli oranda beklediği ama bu ölçüde tahribat yaratacağını düşünmediği bir kesimden emeklilerde büyük bir çözülme yaşadı. Büyük kentlerde zor şartlarda hayat kavgası veren yaklaşık 10 milyon emekli isyan bayrağını çekti. 

EMEKLİ NE YAPACAK? 

EYT’lilerle birlikte Türkiye’de emekli sayısı 16 milyonu buldu. Toplam nüfus içinde yüzde 20’lere yaklaşan emekli sayısı seçmenlerin yüzde 25’inden fazlasını oluşturuyor. Ne olduysa ne yaşandıysa burada yaşanmaya başlandı. Kriz derinleştikçe, hayat pahalılığı artıkça bu seçmen kitlesinde öfke büyüdü. 

2023 yılında açıklanan resmi enflasyon yüzde 53,4 oldu. Bir de hissedilen enflasyon var. DİSK-AR tarafından yapılan araştırmaya göre hissedilen enflasyon yüzde 106,9 oldu. Yani işçi ve memur emeklisinin aldığı zammın iki katından büyük bir orandan bahsediyoruz. Emeklileri enflasyon karşısında korumak şöyle dursun tam anlamıyla paspas olmaları sağlandı. 

Bir de buna düşük bayram ikramiyeleri ve zam vermemenin komik gerekçeleri eklenince, emekli ve Erdoğan arasında “gönül köprülerinin” yıkılması anlamına geldi. Son günlerde tüm televizyon kanallarında emekli gündemli açıklamaların olmasının nedeni de bundan başkası değil. 

İKTİDAR KAZANIR MI? 

Önce gençler durumu kavradı. Ardından çalışan kadınlar hızla Erdoğan’ın yanından uzaklaştı. Eğitimli, çalışan, genç ve kadınların aldığı siyasal tavırla birlikte değişim talebinin arkasında durmaları yüzde 50’lik bir kuvvet yarattı. Ama iktidarı yenmeyi sağlayamadı. 

Şimdi bu kesime bir de emekliler eklendi. Böylece rejimi derin sulara gömecek üçgen tamamlanmış oldu. 

Peki, Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nı yenmek için bu yeterli mi? Bu soruya büyük bir rahatlıkla ve net bir şekilde “evet” demek mümkün değil. Muhalefet partileri birçok kez yaptığı gibi kendi derdine düşüp halka sırtını dönerse Erdoğan tekrar sandıktan çıkabilir. 

Yerel seçime bir ay kala muhalefetin şansı hala var. İttifak ve aday tartışmalarını bir kenara bırakıp gençlerin ve kadınların eşitlik, özgürlük ve laiklik mücadelesinin parçası olan, emekçinin, emeklinin hak kavgasında yerini belli eden bir muhalefet sadece sandık anını değil sandık sonrasını da iktidar cenahı için cehenneme çevirebilir. Tablo ortada.