Türk tipi cumhurbaşkanlığı Erdoğan için dikilmiş bir elbise. Kendi isteğiyle ne veda mümkün ne de final. Bu bile rejimi krize sokabilecek bir neden. Oyunu bozacak her gelişme iktidar blokunda panik havası yaratıyor. Erdoğansız dönem için zaman ihtiyacı olanların Fatih Erbakan öfkesi büyüyor.

Erdoğan’ın vedası Erbakan’a öfkesi
Mart 1994 seçiminde Necmettin Erbakan tarafından Erdoğan için açılan yol, oğul Erbakan engeline takılmak üzere.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yerel seçim için “final” nitelemesi kullandı. Sonrasında da “bırakıyor mu” tartışması başladı. Kısa sürede bunun bir veda olamayacağı bizzat parti kurmayları tarafından deklere edildi. Erdoğan bırakamaz çünkü bu sadece onun ölçülerine göre dikilmiş bir ceket. Başka birine uyması, devredilmesi asla mümkün değil. Bu aileden biri olsa da fark etmez. Rejimin devamından yana olanlar ne yapıp edip bir yol bulmak zorunda. Yeni bir anayasa, erken seçim ya da başka bir seçenek ama mutlaka sonu Erdoğan’a çıkan yol bulmak zorundalar. Bir kez daha tekrarlamak gerekirse bu formül; ya erken seçim ya da anayasa değişikliği.

Eğer “zor” kullanarak bir yol denemeyecekse yani seçim üzerinden meşruiyet arayışı devam edecekse sorunu Meclis’te çözmek zorundalar.

Her iki seçenekte de Meclis içinde 360 vekilin onaya gerekiyor. Cumhur İttifakı’nın toplam oyu 360 olmadığına göre yapılacak tek şey var o da ittifakları yeniden şekillendirmek.

 

SEÇİMİN BELİRLEYİCİLİĞİ

İşte yerel seçimin rejim için önemi tam da burada devreye giriyor. 31 Mart seçiminde galip çıkan (İstanbul’u alan) bir Erdoğan ile yenilen bir Erdoğan’ın siyaseten oyun kurma gücünün aynı olmayacağını söylemek kâhinlik olmayacaktır. Üstelik potansiyel başkan adayı olan bir isme karşı İstanbul gibi bir kent üzerinden alınacak sonuç Erdoğan’ın geleceğine dair çizeceği yol haritasına hatırı sayılır bir etkisi olacaktır. Bu nedenle iktidar için yerel seçim bir kentin kazanılıp kazanılmasından daha büyük bir öneme sahip.

Gelecek, DEVA, İYİP gibi partilerin varlığını koruyup koruyamayacağı ya da kendilerine yeni koordinatlar belirleyip belirlemeyeceği sadece yerel seçimlerde aldıkları oya göre belirlenmeyecek. Muhalefetin ya da iktidarın kazanması da o partilerin geleceğini belirleyecek öneme sahip. Doğal olarak da partilerin ve milletvekillerinin Meclis’te alacağı tutumda da etkili olacak.

YENİDEN REFAH OLGUSU

Bugünlerde AKP’li kurmaylar ile Yeniden refah arasında yaşanan gerilimin ana kaynağı da konunun Erdoğan’la, dolayısıyla rejimle ilgisi olmasıdır. Erdoğan’ın zamana yayarak çözmeyi umduğu Yeniden Refah ve Erbakan başlığı ile 2028’e giderken rejimin dizayn edilmesi başlığı birbirine girdi.

Erbakan ısrarla ve inatla Erdoğan’ı işini kolaylaştırmak yerine kendine alan açan bir siyaseti tercih etti. Bu siyasetin AKP seçmeni üzerinde etkili olduğu ortaya çıktıkça da Yeniden Refah ve Erdoğan daha cesaretli adımlar attı. Bugün itibariyle o kadar ileriye gitti ki Urfa, Bursa, Balıkesir ve İstanbul’da seçimin kaderini belirleyecek bir etkiye ulaştığı varsayılıyor.

Peki, Yeniden Refah’ın bu kadar etkili olmasının arkasında yatan neden nedir ve Erdoğan neden bununla baş edemedi?

Erdoğan’a karşı cepheyi büyütmek için siyasette var olmaya çalışan Numan Kurtulmuş, Erkan Mumcu, Süleyman Soylu gibi isimler kısa süre içerisinde AKP’nin parçası oldu. Direkt AKP çatısı içine girmeyen ya da alınmayanlar da Erdoğan’ın yörüngesinde kaldı. Davutoğlu, Babacan ve Karamollaoğlu davadan uzaklaşıp CHP’nin gölgesine girmiş partiler olarak kodlanınca etki alanları da kalmadı.

Geriye bir tek Yeniden Refah kaldı. İki yıl öncesine kadar Saadet’in mal varlığına çökmeye çalışan parti imajından bugün AKP’nin korkulu rüyası haline gelmesi sadece seçimdeki bir oyunun önemli olması ile açıklanamaz.

Her şeyden önce Yeniden Refah, Erdoğan ve AKP’nin gerilediği bir dönemde siyaset sahnesine çıktı. Çözülemeyen ekonomik kriz, bağımsız bir görüntü veren Erbakan’a yaradı. Genç muhafazakârların arayışına yanıt verdi.

Erdoğan başlangıçta görmezden gelerek süreç içerisinde çözme yolunu denedi. Bugün ise bunun olmayacağını görünce topa sert girdi. Muhafazakârları, Yeniden Refah gibi “maceralara” girmemesi konusunda “Benim gitmem kazanılan her şeyin kaybedilmesi anlamına gelir” diyerek tehdit etti.

Aslında ortada veda yok. Rejim konusunda sert bir uyarı var.

Seçime 3 haftadan az bir zaman kala tutması çok zor. Erdoğan’ın bu noktaya gelmesinde baba Erbakan’ın rolü çok fazla.

Tarihin cilvesi mi yoksa başka bir şey mi bilinmez ama Erbakan ismi bu sefer gidişinde etkili olacak bir rol oynayacak gibi.