Bu hafta Salon İKSV’deki iki konser bize çok sevdiğimiz ve genç yaşta kaybettiğimiz bir cazcıyı hatırlatıyor. İki konser, biri Mart’ın son akşamı, öteki Nisan’ın ilk akşamı. Salon, Nisan ayına “Nordik melodilerin Norveçli prensesi” Ane Brun ile girecek. Brun, şehrimizde çok sevilen bir sanatçıdır. Salon konserlerinde bütün biletler tükenir. Moral bozmak gibi olmasın ama, bu sefer de öyle olabilir. Geceyi, Mariam The Believer (Mariam Wallentin) başlatacak. Ane Brun’e ise Dan Berglund ve ekibi Tonbruket’in elemanları eşlik edecek.

Esbjörn nerede diyecek olursanız, geliyor. Çünkü Mart’ın son akşamında bas gitarist ve besteci Dan Berglund önderliğinde Tonbruket var. Dan daha 90’lı yıllarda müzik okurken tanışmıştı Esbjörn Svensson ile. Yıllarca üçlüsü E.S.T’nin değişmez elemanı oldu: Svensson, Berglund, Magnus Öström. Grubun ruhu olan piyanistleri Esbjörn’ün bir dalış kazası sonucu vakitsiz ölümünün ardından da Tonbruket’i kurdu. İKSV müziğini “Progresif rock’a göz kırpan caz tınıları” diye tanımlamış.

Ben ise o vakitsiz ölümden sonra 2011 yılında, 18’inci İstanbul Caz Festivali’nde buraya gelişini unutamıyorum. Esbjörn’den konuşurken yüzündeki ifadeyi... Zaten dahil oldukları bölüm de adını E.S.T.’nin bir albümünden alıyordu: “Strange Place for Snow – Kar İçin Tuhaf Bir Yer”, küçük bir değişiklikle “Caz İçin Tuhaf Bir Yer” olmuştu. Tersane Sahnesi’ne çok sevdiğim müzisyenler çıkmıştı: Dan Berglund’s Tonbruket, İlhan Erşahin’s Love Trio feat. Arto Tunçboyacıyan, Randy Brecker/Bill Evans Soulbop featuring Medeski Martin & Wood. Dan, Arto ve MMW. Sonra Magnus Öström, kendi adını taşıyan yeni grubuyla Sakıp Sabancı Müzesi Üst Teras’ta karşımıza çıktı. Yirminci yıl onuruna yapılan E.S.T. Symphony Konseri’ne ise, ikisi birden katıldı.

Ölenin arkasından yazmak zordur. Hele tanıyorsan... Hele yeteneğinin karşılığını veremeyecek kadar genç yaşta ölmüşse... Duyunca, ölenin o olduğuna inanamadım. O kadar gençti ki! E.S.T. üyelerini her gelişlerinde dinlemiş, söyleşi de yapmıştım. Hatta “Strange Place for Snow” da bu söyleşilerden birinde konu olmuştu. Dersimi iyi çalıştım diye benimle kafa bulmuşlardı. Dan, “En iyisi biz sana soru soralım, belki de bizim bilmediğimiz şeyleri biliyorsundur,” demişti.

“Strange Place for Snow” adlı albümlerinin adının nereden geldiğini de anlatmıştı. Saunadaymışlar, nedense girdiklerinden farklı bir noktadan dışarı çıkmışlar ve kendilerini karların arasında bulmuşlar. Zaten Esbjörn ile Dan de tanışmalarının ardından ilk kez (bir İsveç geleneği olarak) gene saunada sohbet etmişler.

Esbjörn Svensson’un 1993 yılında kurduğu gruba ne kadar değer verdiğini, nasıl her seferinde o grubu ön plana ittiğini birinci elden görmüştüm. Defalarca, çünkü onu hem Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nde, hem de Akbank Caz Festivali’nde dinlemiştik. E.S.T.’yi unutmak mümkün değil. Caz sevmeyen, eşdost hatırına korka korka caz konserlerine gidenleri bile kendi saflarına çekmeyi becerirlerdi. Rock konser mekânlarında, dumanlar ve patlayan ışıklar arasında konserler verirlerdi. İnsanlara bir yandan iyi müzik dinletirken, bir yandan da eğlendiren bir gruptu E.S.T. Artık grubun ruhu olan piyanisti yok ama hiç olmazsa albümleri bizimle...