Ülke tarihinin en karanlık 100 günü Fidan, Kalın, Şimşek, Yerlikaya gibi isimlerin varlığı ile birlikte “rasyonellik ve kanunilik” başlığıyla yutturulmaya çalışılıyor. Bu fotoğraf rejimin gelecek fotoğrafıdır.

Fotoğrafa bakınca ne görüyorsunuz?
Fotoğraf: Depo Photos

Kongresini tamamlayan AKP içinde “değişim rüzgarı” yaşandı. En yetkili organ olan MKYK’de yabana atılmayacak kadar isim devre dışı kaldı. Parti içinden yükselen seslere kulak verecek olursak üzerine laf çevirecek malzeme biriktiğini de söyleyebiliriz. Bununla birlikte bir başka gerçek var ki tüm girişi anlamsız kılıyor. Erdoğan’ın ya da onun icadı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin artık bir partiye ihtiyacı yok. AKP’nin uzun süre önce başlayan ‘rejimin devamında kolaylaştırıcı aparat’ süreci 14 Mayıs seçiminden sonra neredeyse tamamlanmış oldu. Artık mesele Erdoğan ve çevresindeki 3-5 kişi ile sınırlı bir noktaya evrildi ve bundan sonra da öyle devam edecek gibi görünüyor.

İşte tam da burada bu 3-5 insanın kim olduğu ve olacağı meselesi çok önemli.

HAKAN FİDAN’IN BAŞARISI

Hafta başında sosyal medyada Metropoll’un bir araştırması Özer Sencar tarafından paylaşıldı. Araştırmada siyasilerin beğeni düzeyi ölçüldü. Araştırmada birinci sırayı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan alırken Cumhurbaşkanı Erdoğan ikinci sırada yer aldı. AKP’nin ilk beşinde sırasıyla Selçuk Bayraktar, Mehmet Şimşek ve Ali Yerlikaya yer aldı.

Erdoğan’ı AKP içinde bir ismin geride bırakması çok alışagelmiş bir durum değil. Üstelik 3 ay öncesine kadar bu ismin MİT Başkanı bir bürokrat olduğunu düşünüldüğünde durum çok daha ilginç bir hal alıyor.

Bir başka önemli nokta daha var. Hakan Fidan bakanlık koltuğuna oturduğu günden bugüne ülkeyi sarsacak bir dış politik gelişme yaşanmadı. Çok önemli bir gündem olmadı, var olan gündemler içinde özel bir rol oynamadı. Bu anlamıyla Fidan’ı öne çıkaran gelişmenin ne olduğunu da anlamak mümkün değil. Yerlikaya çok daha göz önünde bir bakanken nedense Fidan öne çıktı.

Gelişmelere yakından bakılınca durumu anlamak biraz daha kolaylaşıyor. Özellikle de Hakan Fidan, İbrahim Kalın, Mehmet şimşek, Ali Yerlikaya ve Yaşar Güler isimleri aynı anda düşünüldüğünde.

Ama biz çok uzun süredir yakın mesai arkadaşı olan Hakan Fidan ve İbrahim Kalın ikilisinden devam edelim. İkili yıllardır Erdoğan’ın en yakınında yer alıyor. Her önemli kararda varlar. Erdoğan için o kadar önemli ki bu isimler Kalın’dan sonra cumhurbaşkanlığı makamında “sözcülük” müessesesi tarih oldu.

YENİ TÜRKİYE’NİN FİGÜRLERİ

Kabine ve parti içinde yaşanan değişimin çok önemli olmadığını yazının girişinde belirtmiştik. Erdoğan’ın yıllardır izlediği taktik belli. Önce siyaseti belirler sonra da o siyaseti en iyi uygulayacak ismi ortaya çıkarır. Siyasi makas değişmeye başlayana kadar da o isimler görevde kalır. Bu anlamıyla hem Soylu hem Nebati, Erdoğan ve rejim için görevini harfiyen yerine getiren son derece başarılı bakanlardı. Ama kuralsızlık dönemi geride kaldı. Tüm kuralların rejim tarafından belirlendiği ve uygulamaya konulduğu yeni süreç başladı.

O yüzdendir ki bazı isimlerin varlığı içinde bulunduğumuz 5 yıl ve sonrası için çok önemli. Rejim kendini bu isimler üzerinden inşa etmeye başladı bile.

Erdoğan’ın diğer bir başarısı da rejimin kökleşmesini “rasyonel ve kanun dönemi” olarak yutturmaya başlaması. Hem Mehmet Şimşek hem de Ali Yerlikaya iktidardan çok muhalefetin takdirini kazanmış durumda. Fidan, Kalın, Şimşek, Yerlikaya gibi isimlerin yan yana olduğu fotoğrafa muhalefetten bile itiraz gelmiyor. Bu isimler 100 gün içinde kabul gördü. Üstelik bu yüz gün ekonomik, siyasi ve demokratik olarak ülke tarihinin en karanlık 100 günü olmuşken.

SİYASET VE ÖRGÜT YOK

Yeni rejimin en önemli kurgusu siyasetsiz bir Türkiye inşa etmek. Seçimlerden önce başlayan ve ülkenin temel meselelerin konuşulmadığı, buralarda bir saflaşmaya izin verilmediği, isimler üzerinden giden bir süreç rejimin sürekliliği için de gerekli. Yaklaşık 20 yıl Erdoğan-Baykal/Kılıçdaroğlu yarışı ile geçti. Şimdi yeni bir dönem kurgulanıyor. Burada rejim için önemli olan muhalefetin var olması değil, iktidar alternatifi olmaması. O yüzden önümüzdeki dönem muhalefet edecek ismin belirlenmesi veya öne çıkarılmasında iktidarın pozitif ya da negatif dahlini görmek çok mümkün olacak.

Partiler sembolik noktaya çekilirken isimler öne çıkarılacak, her türlü örgütlenme anlamsız hale getirilirken, demokrasi seçimden seçime sandıkla sınırlı hale gelecek.

Türkiye bu elbiseye sığar mı? Asla mümkün değil. Ne kadar parlatılırsa parlatılsın, hangi önlemler alınırsa alınsın halk öyle ya da böyle meselesini kendisinin çözeceği sistemi zorlayacaktır. Fotoğraf rejimin önümüzdeki yıllarını ifade ediyor. Ama daha halk kendi fotoğrafını çekip servis etmedi.