İstanbul’un göbeğinde pazar günü yaşanan korkunç bir saldırıyla yine içimiz 7 yıl önceki günlere geri döndü. Ölenler öldükleriyle, bizi idare edenler tarafından “sayı, adet ve kelle” olarak anılmayla, geride kalanlar ise çiziklerle miziklerle atlattı işte. Tüm partilerden ve sorumlulardan anında kınama ve geçmiş olsun bocası geldi toplum üzerine. Tabii ki ülkemizin en başarılı olduğu konulardan biri olan sansürü de hemen bastırdık mevzunun üzerine. Önce tatlı bir basın yasağı geldi, kimse neyin ne olduğunu bilemez halde, eşinden dostundan haber alamazken bir de bunun üzerine BTK, bir ilke imza attı “Kankalar ben interneti kesiyorum” dedi ve bundan sonra da müdürüyle kurumsalıyla taziye mesajını kestiği Twitter üzerinden paylaştı. Şaka değil gerçek. Güzel değil mi? O sırada ülkemizi temsilen Cumhurbaşkanımız -videoda 3 uçak gördük, tabii itibardan ve konvoydan tasarruf olmamalı- G20 zirvesinde yöresel danslarla karşılandı. En azından “Ülkemizde vahim bir olay yaşandı, bize dans etmeseydiniz” deselerdi, aman neyse ne zaten. Bunlar fıtrat, kader ve bizim dışımızda gelişen şeyler.

***

Ülkece iletişim kanalları resmi olmayan yollarla, ama resmi açıklamalarla kesildikten sonra da hızlı bir biçimde suçluların peşine düşüldü. Zaten Taksim ve İstiklal Caddesi gibi, her yeri MOBESE kameraları, geri kalan noktaları da dükkânların güvenlik kameralarıyla kaplanmış bir noktada böyle bir saldırıyı yapıp da yakalanmamayı düşünmek herhalde nafile olmalı.

Patlamadan sonra herkes birbirine sokakta korkuyla bakarken, metroya, metrobüse binerken tedirgin olurken malum partili Özasıhaski Bey’den akıllara durgunluk vermeyen ama toplumla gerçekten acımasızca dalga geçen bir açıklama geldi: "Biz yirmi yıldır teröre karşı mücadelemizi ortaya koyduk. Ülkemiz tertemiz, güvenlik sağlanmış vaziyette."... Bence ofansif mizah budur.

***

İnsanların hayatlarıyla dalga geçen, hiçbir duyguyu umursamayan, acımasız ve tamamen gerçeklerden uzak bir açıklama. Bunu şaka olarak dile getirmek, ülkedeki güvenlik sorunlarına ironi ile eleştirmek bile böyle günlerde insana, özellikle mizah yapan kişilere zor gelirken; beyefendimiz hepimizin aklıyla dalga geçercesine “Ülkemiz tertemiz, güvenlik sağlanmış vaziyette” diyebiliyor. İşin daha kötüsü bu birey partideki görevine de devam edecek. Bizim aklımızla dalga geçerken, vergilerimizle maaşını alacak, emekliliğini olacak, çoğumuzun tek bir tekerleğini bile satın alamayacağımız lüks makam arabasına çakarlarını yakıp gezecek, canı isterse vize almadan istediği ülkeye gidecek. Hoş gitse de müze mi gezer, konsere mi bakar orasını bilmiyorum ama öyle bir imkânı var.

***

Özçhasçaki Bey’in dediği gibi mi peki ortam. Yani ülkemiz tertemiz ve güvenlik sağlanmış vaziyette mi? İnanalım mı buna Özçhansolo Bey? Bakın bu açıklamadan bir gün sonra İstiklal Caddesi’ndeki ağaçlar, banklar ve çöp kutuları “güvenlik” nedeniyle kaldırılıyor. Nasıl bir çaresizlik içindeyiz görün. Oldu olacak, caddenin ortasına boydan boya siperler kazalım ve siperlerin içinde yürüyelim. Ya da canlı bomba ihtimaline karşı önlem olarak İstiklal Caddesi’ne insanlar tamamen çıplak, anadan üryan girebilsinler. Bu mudur güvenli ülke Oshasjabba Bey?

Naapak? İnanak mı? Gözleri şıpşıp eden, her sunumda memleketine hizmet aşkının heyecanıyla terleyen damat bakanımız vardı. Mesela onun açıklamalarına inansa mıydık? Dalga geçmek için “Dolar 10 lira olacah ya, 15 lira olacah ya” diyordu şive taklidi yaparak… E şimdi 18 liralardayız… Peki temmuzda ekonomimiz şahlanacaktı açıklamasını yapan berbere gitmesi pek gerekmeyen bir bakanımız vardı. Ona da inansa mıydık? Şu aralar kendisi dışişleri bakanı gibi ülkelerin taziyelerini reddetmekle meşgul. Bakalım neler olacak?

***

Diyeceğim o ki, öyle bir toplum yarattınız ki, kimse kimseye güvenmiyor artık. Çünkü her aşamada yolsuzluk, yoksulluk ve yasak var. Bunlardan da bizi kurtaracağınızı söylemiştiniz. O zaman inananlara da zaten şimdi gerekli birimleriniz “Ekmek yiyebiliyor, o zaman aç değil” çekiyor.

Barış, huzur, sevgi, kardeşlik ve adalet dolu günler diliyorum hepimiz için.