Memleketin her yerinde büyük bir infial yaratan H.K.G. davasının her duruşmasında ve geçtiğimiz günlerdeki duruşmasında görülen, o ilk günlerde yükselen güçlü itiraz, karşı çıkış yerini sessiz bir bekleyişe bırakıyor. H.Ş, D.Ş ve 15 yaşında bir kız çocuğuna yaşatılan istismar ise 4 yaşındaki çocukların yaşamlarına kadar uzanan bu karanlığın kuşatmasının aslında tüm memleketi kuşattığının haykırışı.

Ülkemizde ve dünyada  “sağ popülist milliyetçi otoriter” iktidarlar ve “muhalefet” adı altında türevleri iş başında. 1990 yılında yerel ve yaygın, belirtileri birbirinden farklı bir “toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtlığı” gelişiyor, eşitliğe dayanan talep ve haklar ateş hattına sürülüyor.

Kadın hareketinin yönünün hane içine, kadınların evlerdeki görünmeyen karşılıksız emeğine yönelmesi kadın mücadelesi açısından tarihi bir dönemeçti. Kapitalist sömürü ile birleşen ev içi emek sömürüsünün alanlardaki sesinin, mücadelesinin yükselmesi ile birlikte sistemin dayattığı aile ve annelik rollerinin sorgulanması kapitalizm için en büyük tehlikeydi.

Kapitalizmin kadın düşmanlığının ve aslında bu sistemde kadınlığın nasıl kurgulandığının deşifre edilmesiydi.

Kapitalizme, kurgulanmış kadınlığa ve cinsiyet rollerine karşı feminist bir başkaldırıydı.

∗∗∗

Özellikle 2010’dan itibaren dünya genelinde  geçmişte bilindik sağ, milliyetçi,muhafazakar çıkışlardan daha farklı ancak aslında bir o kadar da benzer küresel geleneksel, "yerli ve milli” değerlerin korunmasını savunan bir otoriter dalga yayılıyor. Tüm sağ kavramları sembolik bir biçimde yapıştırıcı bir işlev gören yeni bir iktidar ve devlet biçimi doğuyor. İran’dan Afganistan’a Hindistan’dan Brezilya’ya Türkiye’den Rusya’ya tüm ülkelerde uygulanan cinsiyete dayalı ayrımcılık politikaları, sağ,popülist, milliyetçi, otoriter iktidarlar hızla yaygınlaşıyor ve ortak özellikleri toplumsal cinsiyet karşıtlığı.

Aile, anayasa tartışmaları, kadınları, kadın örgütlerini yok sayan 81 ilde örgütlenen aile çalıştayları, Adalet Bakanı’nın “Medeni Kanunu sil baştan ele alacağız” Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın “Süresiz nafaka kabul edilebilir değil” açıklamalarına, ÇEDES protokolünden Milli Eğitim Bakanı’nın karma eğitim karşıtı söylemlerine kadınların, kız çocuklarının tüm hakları ve yaşamları tehdit altında. Son verilerle en az iki milyon kız çocuğu örgün eğitim dışında. Okul dışına çıkarılmasını sözde önleme amaçlı yayınlanan yönetmelikte deprem bölgesinde yaşayan ve hafızlık eğitimi alan çocuklar kapsam dışı bırakılmış durumda. Deprem bölgesinde artan yoksulluktan, depremin yaşandığı günden bugüne çözülmeyen ulaşım sorunundan ve okul yetersizliğinden kaynaklı okul çağında olan dört milyon çocuk okuldan kopma riskiyle baş başa bırakılmış durumda. Hafızlık eğitimi adı altında okulla ilişik süresi binlerce çocuk için fiilen dört yıla düşürülmüştü son yönetmelikle çocukların ve özelde kız çocuklarının okuldan kopuşu sürekli ve kalıcı hale getiriliyor. Yayınlanan yönetmeliklerle çocukların evlenmesi veya nişanlanması durumunda örgün eğitimden çıkarılması kararı hayata geçirildi. Çocuk evlikleri yönetmelik eliyle yasallaştırıldı. Anayasa Mahkemesi’nin iki ayrı kararıyla çocukların cinsel istismarı suçunda 12 yaş ara kademesi getirildi. Anayasa Mahkemesi’nin birden çok evliliği ve çocuk evliliği engellemek için ‘resmi nikah olmaksızın dini nikah yapılamaz’ kararını iptal etmesi ve müftülere nikah yetkisi vermesi, evlilik dışı çocukların annenin yaşı önemsenmeksizin zayıf bir mekanizmayla takip edilip nüfusa geçirilmesi de bununla bağlantılıydı. Çocuk istismarının ortaya çıktığı vakaların büyük kısmı hastaneye doğum yapmak üzere gelen kız çocuklarının bildirilmesiyle ortaya çıkıyor. Tüm kamu çalışanlarının bu suçu bildirme zorunluluğu varken, sağlık çalışanlarının özel bir düzenlemeyle bildirim yükümlülüğü olmasına rağmen Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının bu bildirim yükümlülüğünü ortadan kaldırılması için çalışması, af düzenlemeleri, kız çocuklarının, kadınların yaşamlarını, haklarını 21 yıl süresince hedefe koyan iktidarın kesintisiz sürdürdüğü adımlar oldu.

∗∗∗

Yoksulsan ve kız çocuğuysan kapitalizmin yaşattığı eşitsizlik sağ, popülist, milliyetçi, muhafazakâr iktidarlar eliyle kız çocukları için eğitimden kopuş,çocuk yaşta evlilik,tarikatlara mecbur bırakılmak, 4 yaşındaki çocuklara kadar uzanan bir kuşatma ile bir cenderenin onlara yaşatılması oluyor. H.K.G., H.Ş., D.Ş ve bu karanlıkla kuşatılmak istenen tüm kız çocukları, tüm kadınlar için… Yaşatılan bu cendereye karşı en geniş mücadele cephesini büyütmek ve birbirimizin çaresinin biz olduğu ise en yalın gerçeğimiz.