!f İstanbul mevsimi geldi. Gerçi festivalin İstanbul faslı 18 Şubat’ta başlıyor ama bazı biletler öyle çok satmış ki, şimdiden şahsen neleri görmek istediğimizi yazalım da sonra “Şimdi mi yazılır?” denmesin diye, !f yazısını bir hafta erkene alayım dedim. Bu arada, özellikle klasik müzik sevenlerin aklında olsun: 5. İstanbul Uluslararası Opus Mozart Oda Müziği Festivali, Aura Musicale ile 11 Şubat’ta Deniz Müzesi’nde başlıyor. Bach Before & After’ın bu ayki ilk konseri de 14 Şubat’ta Avrupa’nın en eski barok topluluğu Hortus Musicus ile Deniz Müzesi’nde.

18 Şubat’ta İstanbul’dan yola çıkan 3-6 Mart tarihlerinde Ankara ve İzmir’e uğrayacak olan !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin bu yılki teması, “!f İstanbul birleştiriyor!” Filmler İstanbul’da Beyoğlu Fitaş, Cinemaximum Nişantaşı City’s, Cinemaximum Kanyon, Cinemaximum Budak; Ankara’da Cinemaximum Armada, İzmir’de ise Cinemaximum Konak Pier sinemalarında gösterilecek. Yılın !f music partileri Babylon’da, festival etkinlikleri de DEPO ve SALT Galata’da...

Peki, heybesinde neler var derseniz, heybe dolu. Ama nasılsa program açıklandı, meraklısı öğrenmiştir diye ben size neler görmek istediğimi sıralayayım daha iyi. Bu arada, Pazartesi itibariyle, ön satışta rekor kırılmış. Gaspar Noé’nin son filmi ‘Love 3D’nin biletleri bitmiş gitmiş. Merlyn Solakhan’ın 30 yıl sonra Türkiye’de ilk kez gösterilecek filmi ‘Tekerleme’ ve Ceyda Torun’un yönettiği ‘Kedi’, Lütfü Emre Çiçek’in korku filmi ‘Naciye’ ve ‘Cobain: Montage of Heck’in de öyle. ‘Anomalisa’, ‘Demolition’, ‘A Bigger Splash’in de biletleri tükenmek üzereymiş. Cümlenin malumu ola... Birincisi ve son üçü hariç, hepsine talibim.

Doğrudur, biraz tuhaf zevklerim var. Ne gibi? Açılış ve kapanışı bir yana bırakacak olursak, galalardan ‘Sparrows/Serçeler’i, ‘The Wolfpack’i, ‘Tangerine’i ve ‘Kill Your Friends/Arkadaşlarını Öldür’ü görmek isterim. Tilda Swinton hatırına ‘A Bigger Splash/Sen Benimsin’i de. Denis Coté’nin Berlin’de Altın Ayı için yarışacak “Boris without Beatrice/Beatrice’i Olmayan Boris”ini de merak ediyorum. Ama en çok Hsiao-Hsien Hou’nun Cannes’dan En İyi Yönetmen ödüllü ‘The Assassin / Suikastçi’sini görmek istiyorum. Grant Gee’nin Orhan Pamuk’un ‘Masumiyet Müzesi’nden esinlenerek çektiği, dünya prömiyerini yaptığı Venedik’te hayranlıkla karşılanan ‘Innocence of Memories/Masumiyet Müzesi’ de Galalar’da. Korku filmlerini dışarıda bırakırsam gücenmeyin, onlardan korkuyorum.

Eh, gene çok yazmışım. Bundan sonrasında sadece isim sıralayacağız herhalde.

Keşif’ten, Etiyopya’nın ilk bilim kurgusu denen ‘Crumbs/Kırıntılar’, ‘The Wakhan Front/Ne Yerde Ne Gökte’ var. Aşk&Başka Bi’ Dünya’dan da öncelikle Melis Birder ile Berke Baş’ın yönettiği, Diyarbakır’ın yoksul ve orta halli ailelerinin çocuklarından oluşan Yıldız erkek takımını anlatan ‘Bağlar’ı görmek istiyorum. Onun dışında, ‘Russian Woodpecker/Rus Ağaçkakanı’, ‘Lost and Beautiful’, Sundance ödüllü ‘Sonita’ ve adına bayıldığım ‘Yallah! Underground’.

Oyun bölümünden ‘Men&Chicken/İnsanlar ve Tavuklar’, ‘Queen of Earth/Yeryüzünün Kraliçesi’ (Elizabeth Moss muhteşemmiş) ve bütün festivaldeki favorim ‘Liza, the Foxy Fairy/Tilki Perisi Liza’. Sanat Hayat İçindir! de çok sevdiğimbir bölüm. ‘Mapplethorpe: Look at the Pictures/Mapplethorpe: Fotoğrafa Bak!’, ‘Listen to Me Marlon/Dinle Beni Marlon’, hele hele “The Seasons in Quincy: Four Portraits of John Berger/Quincy’de Mevsimler: John Berger’ın Dört Portresi”. İki filmlik David Bowie bölümünden hayranı olduğum Nicholas Roeg’un çektiği ‘The Man Who Fell to Earth/Dünyaya Düşen Adam’ ki, hep Bowie’yi uzaylı sanmama yol açmıştır.

Tamam, fazla yazdım ama avangart seven biriyseniz Toshio Matsumoto’nun 1969 tarihli klasiği ‘Funeral Parade of Roses/Güllerin Cenaze Töreni’ni de ihmal etmeyin. Ve elbette Chantal Akerman’ın son filmi ‘No Home Movie’yi. Bir de, hem filmleri, hem büyük belgeselci Kazuo Hara burada olacak... Veee ‘Mustang’ı görmeyen varsa burada yakalayabilir. Evet, heybe dolu...