Daha önce de yazmıştım galiba, Oscar ve sair ödül törenleri ile festivallerde seçilen “en İyi”lerden kurtulmak mümkün değil. Ama bunlara ek olarak bir de yıl sonunda seçilen en iyiler var. Bazen jüriler seçer, bazen bir mesleğin mensupları (sinemacı, edebiyatçı, müzisyen). Bazen de dinleyiciler, izleyiciler. Zaman zaman bir derginin, gazetenin, sitenin bir tür anket yaparak yılın en iyilerini seçtiği de görülür. Genelde 5’er – 10’ar tane seçerler ama ben bu yıl iki tane 50’lik, bir tane de 52’lik kitap listesi gördüm. Breh breh! Gerçi insanların zevkleri de pek farklı.

Albüm dedim de, ben Cazkolik için Feridun’a maalesef geç kalan bir caz albümü listesi yapmıştım. Şimdi bakıyorum da, beterin beteri, kaybetmişim meğer. Ama hiç tereddütsüz, bu yıl en sevdiğim yabancı albümün John Scofield’in Past Present’ı olduğunu söyleyebilirim. Vijay Iyer’den Break Stuff, Brad Mehldau’dan Ten Years Solo Live, Jack DeJohnette Live in Chicago’ya, kısa süre önce burada izlediğimiz Cecilé McLorint Salvant’ın For One to Love’ını da ekleyeyim. Bizim cazcılarımıza gelince ilk beşimde Ozan Musluoğlu – My Best Friends Are Vocalists, Ediz Hafızoğlu – Nazdrave, Ercüment Orkut-Low Profile ve çok sevdiğim iki albüm var: Leap of Faith (Burak Bedikyan) ile Dameronia with Strings (Ferit Odman). Kerem’in albümünü henüz edinemediğimi üzülerek belirteyim. Cazcılarımız, başka ülkelerin cazcılarıyla en azından aynı düzeyde. Peki, geri kalanı ne olacak derseniz, iki kelimeyle Murat Beşer diye cevap veririm.

Selin ile radyoda çok sinema programı yaptık. Genelde de anlaşırız, hem artık birbirimizin neyi sevip neyi sevmeyeceğini de tahmin edebiliyoruz. Yerli-yabancı birçok festivale gitmesi, gördüğümüz filmlerin sayısını çoğaltıyor. Neyse ki bu yıl ben de dizini ameliyat ettirmiş biri olarak Filmekimi’ne gidebilmiştim. Filmlerim arasında Mad Max: Fury Road, The Lobster, Carol ile iki yerli filmi: Abluka ile Sarmaşık’ı sayabilirim.

Kitaplara gelince, iyi çevirilerden, iyi romanlardan, iyi polisiyelerden söz edebilecek durumdayım. Talat Sait Halman Çeviri ve Dünya Kitap Polisiye jürileri bu iki dala iyice hâkim olmamı sağladı. Çok beğendiğim iki çevirinin (Siren İdemen - Karanlık Dükkaân 124 Rüya ile Yasemin Aydın – Hadula Bir Ada Öyküsü) iki ayrı yerde ödül alması ise, bir çevirmen olarak beni çok memnun etti. Polisiyelere gelince, biz Dünya Polisiye’de Gülce Başer’in Bir Ceset, Bir Söz’ünü seçtik. Çok beğendiğim Ahmet Büke de, Sosyal Ayrıntılar Ansiklopedisi: İnsan Kendine de İyi Gelir ile Dünya Yılın Telif Kitabı ödülünü aldı. Harita Metod Defteri (Murathan Mungan) ve İstanbul İstanbul (Burhan Sönmez) ile ilk üçümdeydi zaten.

Her yılın ardından, liste yapmak için filmleri, kitapları, albümleri aklımızdan geçirirken, “Ah, nerde geçen yıl?” diye hayıflanırız. Geçmiş yıllarda hep şaheserler olduğundan eminizdir. Şahsen benim bu yılki favorim Mad Max. Star Wars: The Force Awakens’ı bana ilk seyrettiğimiz üç filmi hatırlattığı için çok sevdim. Evet, evet, bazı arkadaşlarımın bana dişlerini gıcırdatacaklarını biliyorum. Neyse ki arkamda mesleki kuruluşum, uluslararası film eleştirmenlerinin derneği FİPRESCİ var. Onlar da George Miller’in filmini tercih etti. Usuldendir, böyle bir liste yaparsan, açıklama yapmaktan ya da nedamet getirmekten alamazsın kendini. Olsun, hiç değilse saklamıyoruz.