Siyasetin bir hikâye yaratmak, siyasal iletişimin de o hikâyeleri anlatmak olduğunu söyleye geliyorum. Mersin’in hikâyeleri var. İnsanlar bu hikâyeleri görse, duysa, bilse, kim gider ki tersine? Herkes gider Mersin’e!

Herkes gider Mersin’e…

Kampüsü merkezden biraz uzakta, Çiftlikköy mahallesinde konuşlanmış 20 bin kadar öğrencisi olan Mersin Üniversitesi’nin kentin sosyo-ekonomik ve kültürel yaşamında önemli bir yeri var. Peki, ya kent ve kent yönetimi bu öğrencilerin yaşamının neresinde?

Karnını doyurmakta ve barınmakta zorlanan, sıcak bir mekanda çay çorba içerek çalışma olanaklarından yoksun, okuluna nasıl gideceğini dert edinen öğrencilerle haşır neşir olmuş bir hocaysanız, gözünüz sokaklarda da önce öğrencilerinizi arıyor. Öyle olunca da, ister istemez, akşam saatlerinde Mersin Üniversitesi girişinde, derslerinden çıkan öğrencilerin oluşturduğu kuyruk dikkatimi çekiyor.

ÖĞRENCİ DOSTU KENT

Kuyruğa kaynadığımda “Amca” diyerek ters bakan öğrenciye, “Ne amcası oğlum, ben hocanızım, hangi bölümdesin sen?” diye yoklama çekiyorum. İletişim Fakültesi’nde, Radyo, Televizyon, Sinema Bölümü’nde okuyor. Gerçekten öğrencim sayılır. Azerbaycanlı. Baku’dan gelmiş.

“Baku. Bad-ı Küba’dan gelir, Rüzgarlar Şehri demektir. Orada bir Gülistan Restoran vardı, bilir misin?” diyorum. “Bilmez miyim, sizin bilmenize şaşırdım” diyor. Sohbet ederek üniversite girişinde açılmış “Mahalle Mutfağı”nın önüne gelene kadar çekincesiz konuşacak bir samimiyet oluşuyor. Cebinden çıkardığı 20 TL’yi uzatıp yemek dağıtan görevliden iki kişilik yemek istiyor. “Bir kişilik yemekle doymuyor musun?”, diyorum. “Çok bile geliyor Hocam. İkincisini ev arkadaşıma alıyorum.”

Yakın zamana kadar 3.5 TL’ye, şimdi 6 TL’ye verilen yemek üç çeşit. Bir kişi en fazla 3 yemek alabiliyor. Bugünkü menüde etli-patatesli-sebzeli ana yemek, mercimek çorbası ve pirinç pilavı var. Öğleyin hijyen koşullarına ve hazırlanışına tanıklık edip, önüme konanları silip süpürdüğüm için biliyorum, hepsi son derece leziz.

Besin değerleri bilimsel ölçülerle hesaplanmış 3 çeşit yemek 6 TL’ye mal edilebilir mi? Hayır. Mersin Büyükşehir Belediyesi bunu toplumcu belediyeciliğin gereği olarak finanse ediyor. O halde neden ücretsiz vermiyor da 6 TL’y tamah ediyor?

“O sembolik ücret, vatandaşlarımız sadaka değil de ücretini ödeyerek aldıkları duygusu yaşasın, minnet ve eziklik hissetmesinler diye. Sadece üniversite bölgesinde değil, kentin yoksul mahallelerinde böyle 37 Mahalle Mutfağı var.”, diyor Başkan Vahap Seçer. “Akşam evine giden dar gelirli bir vatandaşımız, buradan yemeğini alıp sofrasını kursun diye. Bunun dışında 60 noktada ücretsiz 1 ekmek 1 çorba dağıtımı yapıyoruz. Sabahın köründe işe giden tarım işçileri, okula giden öğrenciler, okuma salonlarında ders çalışan çocuklarımız da o hizmetten faydalanıyor. Hacer Foggo, bir televizyon programında, ‘Ben Mersin’de yaşasam aç kalmayacağımı hissettim’ demişti. Bundan çok mutlu oldum. İnsanlar mutluysa ben de mutluyum, çünkü bir belediyenin başarısı o kentte yaşayan insanların mutluluğuyla ölçülür. İnsanların aç olduğu yerde mutluluk olur mu?”

İki kişilik yemeği alıp evin yolunu tutan Azeri öğrenci, 10 metre ilerideki Çamaşır Kafe’yi gösteriyor. Çamaşırlarını orada yıkayabiliyormuş. Ben de Mahalle Mutfağı’ndan ayrılıp Çamaşır Kafe’ye yollanıyorum. Bir öğrenci için bunun ne kadar önemli olduğunu Almanya’da okuyan oğlumdan biliyorum. Kaldığı yurtta, deterjan dahil 4 Avro (80+ TL) vererek çamaşırlarını yıkayıp kurutması büyük nimet.

Bir eşi de Tarsus’ta bulunan Çamaşır Kafe, çok sayıda çamaşır ve kurutma makinasının dizili olduğu büyük bir salon. Öğrenciler içeride oturup, ücretsiz çay çorba da içerek yıkanan çamaşırlarını bekliyor, ütü de yapabiliyorlar. Deterjan da Kafe’den ve bunların hepsi ücretsiz. Telefona sarılıp, çaysız çorbasız yıkadığı çamaşıra 4 avro veren oğluma mesaj atıyorum: “Oğlum gel çamaşırını Mersin’de yıka!”

Mersin öğrenci dostu bir şehir, kesin. Biraz önce sohbet ettiğim Azeri öğrenci yakın zamanda hepsi yenilenen ve halkın oylarıyla sarıya boyanmasına karar verildiği için “Limon” denen otobüslerden biriyle evine gidecek. 1 TL ödeyerek!  Başkan Seçer seçildiğinde öğrencilere söz vermiş, o gün bugün belediye otobüsleri onlara 1 TL.   

Kuşkusuz öğrencilerin barınma sorununu tümüyle çözmek için daha fazlası gerek, ancak 40 erkek 68 kadın öğrencinin kaldığı Gülnar Öğrenci Konuk Evi ve 120 kişilik Akdeniz Öğrenci Yurdu, belediyenin bu alanda attığı adımlar olmuş.

Mersin’in öğrenci dostu olması üniversiteliler için yapılanlarla sınırlı değil. Büyükşehir Belediyesi’nin ilçelerin hepsine hizmet veren ücretsiz 18 kurs merkezi var. Buralarda 4.431 öğrenci üniversiteye, 1.590 öğrenci de LGS’ye hazırlanıyor. Yedi LGS kurs merkezinde 1 öğün ücretsiz yemek veriliyor. Ön lisans ve lisans eğitimi gören ihtiyaç sahibi her öğrenciye 1.500 veya 4500 TL karşılıksız burs veriliyor.

Ve ADRES… Mersin’e giden herkes mutlaka görmeli.  ADRES OKUMA SALONU… Eskiden özel kişilere verilmiş restoran ve kafelerin bulunduğu 7.5 km uzunluğundaki sahildeki bir restoran yıkılarak yerine 7/24 açık, son derece modern, 26 bin e-kitabın olduğu bir kütüphane, ders çalışma için salonların, grup çalışması odalarının olduğu, sınırsız internet erişimli bir mekan yaratılmış. Belediye sahildeki tüm özel işletmeleri alıp yerlerine “konsept kafe”ler yapmış. Sekizi dezavantajlı mahallelerde açılmış okuma salonlarının dokuzuncusu olan ADRES OKUMA SALONU içindeki çocuklarla güzel. Ortaokuldan üniversiteye ve doktora yapanına kadar aynı anda 152 öğrencinin çalışabildiği, günde iki kez ücretsiz çorba ve sürekli çay içebildiği mekan, önünde oluşan kuyruğa bakarsanız kesinlikle büyütülmeli.

ÇORBACI BAŞKAN 

Sahildeki mekanların tümünü şimdi belediye işletiyor ve Belediye Meclisi’nin “üçüncü şahıslara açılamaz, kiralanamaz” kararı var. “Sahilleri ranta değil, öğrencilere açtım” diyen Başkan Seçer’e kentin pek çok noktasında dağıtılan çorbalardan dolayı “Çorbacı Başkan” demişler. Ne güzel, “Yağmacı Başkan” demiyorlar ya! 

Bu çorbanın suyu nereden geliyor diye merak edip, genellikle dezavantajlı mahallelerde 37 farklı noktada hizmet veren Mahalle Mutfakları’nın lojistik merkezi, duvarında “Bizimkisi bir aş hikayesi!”, “Tenceremiz paylaşım için kaynıyor!” yazan AŞHANE’ye gittim. Sosyal Yardımlar Şube Müdürü Özlem Hanım’ın gezdirdiği, 62 çalışanın her gün 7500 kişilik yemek çıkardığı Aşhane devasa modern bir mutfak ve bir depo. Önünde; yemekleri, çorbayı, hamile kadınlar ve çocuklara ücretsiz dağıtılan sütleri yüklenip mahallelere dağılmayı bekleyen araçlar dizili. 6 TL’ye verilen yemekler ve ücretsiz çorbalar, 12 çeşit baharattan hazırlanarak ücretsiz dağıtılan yerel kış içeceği “kaynar” burada hazırlanıyor.

Sosyal yaşam merkezlerine gidenler, kurslardaki öğrenciler, Çocuk Gelişim Merkezi, Meslek Eğitim Merkezi, Emekli Evi, Taziye Evi, Okuma Salonu gibi mekanlardan yararlananlar burada hazırlanan yemek ve çorbaları yiyor.

Belediye hizmetlerinde “burası bize oy verdi burası vermedi” gibi bir ayrımcılığa gidilmemiş. En yoksul mahallelerin asfaltı ile en varlıklı mahallelerin asfaltı aynı kalitede. 

MHP’li Toroslar Belediyesi sınırları içinde bulunan Halkkent Mahallesi’nde açılan Sosyal Yaşam Merkezi dikkat çekiyor. İçinde kütüphanesi, kreşi, Emekli Evi olan ve sınavlara hazırlık, dil, meslek edindirme kursları bulunan merkezin görkemli modern bir binası var.

Binanın camiye bakan kesiminde kadınların ve erkeklerin ayrı ayrı toplanacağı taziye evinde yemek servisi de yapılıyor.

Emekli Evi’ne gelenlerin sağlık taramaları yapılıyor, doğa gezilerine götürülüyorlar, bir de koroları var.

Meslek edindirme kursu MERCEK şimdilik üç alanda eğitim veriyor; ilk yardım, hasta ve yaşlı bakımı, makyaj-tırnak protezi. Hasta-yaşlı bakımı sertifikasını alanlar belediyenin evde bakım hizmetlerinde istihdam ediliyor. 

“Siz bir başka kentte, anneniz babanız, bir büyüğünüz burada yaşıyor olabilir. Her ihtiyacını karşılayamayabilir. Siz uzaktan yetişemezsiniz. Ama gözünüz arkada kalmaz. Bizim ekiplerimiz evinde yardıma, desteğe, bakıma ihtiyacı olan herkese yetişir. Benim belediyecilik anlayışımın temelinde de baba şefkati var. Ben çocuğum için, eşim için, ailemden biri için ne düşünüyor ve istiyorsam her bir hemşerim için de aynısını isterim. Mutlular mı, acılarını dindirmiş miyim? Ya 7/24 bunun için çalışırım, ya da bu işi hiç yapmam.”

Bunlar Başkan Seçer’in sözleri. Ancak, ne yapılıyorsa bir ekiple yapıldığının da altını çiziyor. En üst bürokratından sokakları temizleyen görevliye kadar 11 bin belediye çalışanının bu bilinçle çalıştığını söylüyor. “Sokağa çıkın bakın. Başınızı nereye çevirseniz orada bir belediye görevlisi, çalışan bir belediye aracı görürsünüz. Merkezi yönetimin çıkardığı bütün engellere karşın biz kentin altyapısını da hallediyoruz. Trafiğini hallediyoruz. 13.4 km uzunluğundaki Mersin Metrosu’nun temeli 3.01.2022 tarihinde atıldı. Her şey tamam ama bir türlü bakan imzası atılmıyor.”

Mersin Sebze Hali Türkiye’nin en büyüklerinden. Burada kasalama, tasnif, paketleme için çalışan kadınlar var. Sabahın köründe bir yere bırakamadıkları çocuklarını da alıp gelen, onları bazen sebze kasaları içinde uyutan kadınlar! İşte onlar için Sebze Hali içinde Türkiye’nin ilk ve tek kreşi açılmış. Artık Hal’de çalışan kadınlar çocuklarını en varlıklı mahallenin kreşinden farkı olmayan bu kreşe bırakabiliyorlar. Daha önce Belediye’nin hiç kreşi yokken, Seçer seçildikten sonra dezavantajlı mahallelerde böyle 5 kreş açılmış.

ERKEK OLMAYAN ŞEHİR

MERSİNDEN Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi kente damgasını vuran kuruluşlardan. Kadın istihdamını ve üretimi artırmak, ailelerin ve kentin ekonomisine katkı sağlamak, kadınlar arasında güçlü bir bağ oluşturmak amacıyla kurulmuş. Tarım ve Süs Bitkileri, Kurutulmuş Gıda, Tekstil ve Kaz üretimi gibi alanlarda kadın yöneticilerle ve hayatlarında ilk kez sigortalı olan kadınlarla çalışıyor. Adres’i yöneticisi Tülin Hanım’la gezmiştim. Aşevi’nde Özlem Hanım’la tanıştım. Başkan Seçer’in çok önemsediği İletişim Koordinasyon ve Analiz Merkezi TEKSİN’i, müdürü Ezgi Hanım’dan dinledim. Tarım ve Süs Bitkileri bölümünde henüz bir mercimek tanesi büyüklüğündeki bitkileri okşayıp seven Necla Hanım’la, Kurutulmuş Gıda Merkezi’nde Gülay Hanım’la ve nihayet Tekstil Atölyesi’nde Gülten Hanım’la sohbet sonrası otele dönerken, “Geldim gidiyorum, Mersin’de hiç erkek göremedim” deyince, şoför arkadaş “Biz neyiz abi?” diye sitem etti. “Şoförler hariç” diye yatıştırmaya çalıştım.

Ama şoförler de dahilmiş! Öğrenci dostu dediğim Mersin’e dair ikinci cümlem, “kadın eli değmiş şehir” olurdu. Belediye’nin Kadın Daire Başkanı Şerife Hanım’ın makam şoförü kadınmış. Kentin 403 belediye otobüsü var. Eski yönetim döneminde 33 kadın otobüs şoförü varken, şimdi bu sayı 110’a çıkmış.

Kadın eli değen kentler bir başka güzel. Mersin’in kadın eli de MERSİNDEN Kadın Kooperatifi olmuş. Kooperatifin uzattığı eli tutarak evlerinde, balkonlarında, bahçelerinde çiçekler, çilekler, zakkumlar, çoraptan oyuncak bebekler, köyünde kaz üreten paydaş kadınların sayısı üç yılda 1.000’i geçmiş. Bu çalışmalarda Mersin’e özgü, organik ve coğrafi işaretli ürünlerin, ata tohumlarının üretim ve satışına ağırlık verilmiş. Tekstil atölyesinde kadınlara eğitim verilip meslek sahibi olmaları sağlanırken, Belediye’nin ihtiyaç sahipli çocuklara yılda dört kez dağıttığı üç parça giysinin ve iş giysilerinin üretimi yapılmış. Kırsaldaki kadınları desteklemek için 150 kadına kaz yavruları dağıtılıp kaz üreticiliği başlatılmış. Üretine başlayan kadınlarla satın alma garantileri verilmiş. Atatürk’ün 1936 yılında kurduğu ilk çiftlik Silifke Gazi Çiftliği canlandırılmış. Evimiz Atölye projesiyle 2 yılda 1045 kadınla çoraptan bebek üretimi yapılmış. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) desteğiyle kurulan ve gereksindiği tüm enerjiyi güneşten sağlayan Kurutma Tesisi’nde Suriyeli ve Türkiyeli kadınlar meyve ve sebzeleri birlikte katma değeri yüksek ürünlere dönüştürüp büyük marketlere satmaya başlamış. Ürünler, tarladan son noktaya kadar bir kadın zinciri kurma anlayışıyla, aracısız küçük kadın çiftçilerden alınmış. Tarlada para etmeyen ıspanak kurutulup un haline getirilerek pazara sürülmüş.

HİKAYESİ ÇOK ŞEHİR

Belediye’nin çalışmaları ve projeleri Mersin’i anlatılacak pek çok hikayesi olan bir kente dönüştürmüş.

Kentin altyapısı ve yollarında gözlenebilen değişimin yanında ilk bakışta görülemeyen ancak ülke için de son derece önemli tarımsal çalışmalar var. Bugüne kadar 55 bin üreticiye 75 milyon TL tutarında tarımsal destek verilmiş. Köylere fide, fidan ve sulama boruları dağıtılmış. Hadi Gel Köyümüze Destek verelim projesi ile her yıl 25 köylüye 60’şar adet küçükbaş hayvan dağıtılmış. Çoğalttıkları hayvanlar onlardan satın alınarak yeni üreticilere verilmiş.

İhtiyaç sahibi vatandaşlara verilen ve her ay 300 ila 500 TL yüklenen Halk Kart’la insanlar mahallelerindeki bakkaldan alışveriş yapabiliyor. Bu hizmetten 12 bin Mersinli yararlanıyor.

Ve DOSTHANE! Onun kıymetini ancak bir yakını uzun süre hastanede yatmış ve hastane bahçelerinde, arabalarının içinde yatarak refakatçilik yapmış olanlar bilir. Mersin’de merkeze uzak köylerden ve ilçelerden hastaneye gelenler için bu sorun da çözülmüş. Kalacak yer ihtiyacı olan refakatçiler Belediye’nin hastaneye yakın Çiftlikköy mahallesinde açtığı otel konforuna sahip DOSTHANE’de ücretsiz kahvaltı ve akşam yemeği alarak, hastaneye ücretsiz götürülüp getirilerek konaklayabiliyorlar. Bu hizmetten 2021 yılında 576, 2022 yılında 813 kişi yararlanmış.

Sürekli halkın arasında olduğunu söyleyen Başkan Seçer, bütün vatandaşların telefonlarına indirebildikleri TEKSİN uygulamasıyla da kentin nabzını tuttuğunu söylüyor. TEKSİN üzerinden haftada ortalama 20-22 bin kişi Belediye’ye ulaşıyor, bunlardan yaklaşık 12 bin kadarı talebe dönüşüyor. Talep ve şikayetlere (niteliğine göre 2 saatten 1 aya kadar bir süre içinde) ortalama 2.5 günde olumlu ya da olumsuz bir karşılık verilip, çözüm üretiliyor. Başkan bunların ne kadarına ne kadar zaman içine çözüm üretildiğini, sosyal medyada kent hakkında neler konuşulduğunu takip edebiliyor.

“Peki, ya seçim?” diyorum Başkan Seçer’e, “Seçimde ne olur?” “Kolay” diyor. Yanıtı kesin, net ve tek kelime: Kolay! “Bu seçimi kazanmak çok kolay. Belediyelerimizin yaptıklarını anlatınca iş biter. Yeter ki seçim güvenliği olsun!”

ORC araştırma şirketine göre Mersin’de CHP oyları yüzde 26.7’den, 29.7’ye çıkmış. Başkan Seçer ise “Ortalama yüzde 32 alırız” diyor. “30 olursa benim için tatsız bir sürpriz olur. 35 de olabilir, ona da iyi derim. Yerel seçimde bu oran daha da yükselir.”

Ben de siyasetin bir hikaye yaratmak, siyasal iletişimin de o hikayeleri anlatmak olduğunu söyleye geliyorum. Mersin’in hikayeleri var. İnsanlar bu hikayeleri görse, duysa, bilse, kim gider ki tersine? Herkes gider Mersin’e!