Wimbledon tek erkekler finali yalnızca Novak Djokovic ile Roger Federer’i değil, eski Grand Slamcilerden Boris Becker ile Stefan Edberg’i de karşı karşıya getirdi.

Wimbledon tek erkekler finali yalnızca Novak Djokovic ile Roger Federer’i değil, eski Grand Slamcilerden Boris Becker ile Stefan Edberg’i de karşı karşıya getirdi. İvan Lendl ile Andy Murray mi dediniz? Bir, geçen yılın Wimbledon şampiyonu Murray elendi. İki, Murray hocası Lendl’i zaten daha önceden göndermişti.

Grand Slam’lerin en yeşilinde Pazar günü Wimbledon’da iki büyük yıldız karşılaşırken, geçmiş yılların iki büyük yıldızı da kenarda durmuş, heyecanla onları gözlüyordu. Federer iyi bir turnuva çıkarmıştı, ama maç gene de ortada görünüyordu. Djokovic 2-0 öne geçti, Federer bu dezavantajın üstesinden gelmeyi başararak eşitliği sağladı. Sonunda ise kupayı kaldıran ve her zamanki gibi kendini yerlere atan kişi Djokovic oldu. Böylece dünya klasmanında gene bir numaraya çıkan Djokovic bir kez daha formunun zirvesinde, 27 yaşında. Federer ise birkaç hafta sonra 33 olacak.

Birkaç yıldır, İsviçreli tenisçinin işinin bittiği söyleniyor.Oysa öyle bir şey yok. Olsa olsa, eski parlak günlerinin geride kaldığı söylenebilir. 17 Grand Slam ünvanı ile, rekor hâlâ onda ama iki yıldır bu ünvanlara hasret kaldı. 2011’de Wimbledon şampiyonu olan Djokovic ise, bu yılki Wimbledon ünvanıyla kendine geldi. 2013 Avustralya Açık’tan bu yana hiç Grand Slam kazanmamıştı. Hocalarının ise kendi aralarında beş Wimbledon şampiyonlukları var: Becker 1985, 1986 ve 1989’da; Edberg 1988 ve 1990’da. Alman Becker, İsveçli Edberg’e karşı avantajlı görünüyor. Ne var ki, üç Wimbledon finallerinin ikisini Edberg almıştı. Hatta Becker onun meslek hayatındaki en zorlu rakibi olduğunu söylemişti.

O günden bu güne oyun stillerinin değiştiği söylenebilir, ancak Becker ve Edberg duygusal olarak kendilerine yakın oyuncularla eşleşmiş durumdalar. Becker ‘ateşli’ denebilecek bir oyuncuydu, çimdeki akrobatik numaraları meşhurdu. Djokoviç de duygularını gizlemeyen bir oyuncu. Önemli sayılarda feryatlar atıyor, çabuk heyecanlanıp sinirleniyor. Ancak, eskisine göre kendine ve oyununa daha hakim olduğu söylenebilir. Federer ise böyle tepkiler vermeyen, ne olursa olsun oyununu oynayan bir tenisçi. Gene de hocası Edberg kadar sessiz sayılmaz.

Final maçından önceki rakipleri, servisleriyle Federer’i zor duruma sokan Miles Raonic ile Djokovic’te güven kaybı yaratan Grigor Dimitrov, bir süre tehlike çanları çalmıştı. Federer ve Djokoviç, çimde bir kez oynadılar. 2012 Wimbledon yarı finalindeki maçı Federer dört sette kazandı. Toplam maçlarda ise bu final öncesinde 18-16 öndeydi. 2014’te daha önceki üç maçlarının da ikisini kazanmıştı. Henüz yeterli enerjisi olduğunu söylüyor.

Andy Murray, bir türlü Grand Slam kazanamayınca, İvan Lendl ile anlaşmış ve hem Wimbledon’ı, hem Amerikan Açık’ı kazanarak İngiltere’nin Grand Slamlerdeki makus talihinin üstüne bir çizgi çekmişti. Sonra yolları ayrıldı. Federer, Edberg’in bir muamma olduğunu söylese de, şimdilik hocasından memnun görünüyor. Ama en ilgi çekici ilişki Boris Becker ile Nojak Djokovac arasındaki hoca-öğrenci ilişkisi.

Becker öğrencisi ile anlaşana kadar herhangi birini çalıştırma eğilimi göstermemişti. İşi başından aşkındı, oyun stili de Djokovic’inkine taban tabana zıttı. Tıpkı Murray-Lendl örneğinde olduğu gibi, işin zorluğu Becker’i cezbetmiş olacak. Dışarıdan bakanlar ise genelde Becker’in nasıl bir etkisi olduğunu merak adiyorlard.