İklim Krizi ve Sinemadaki İzleri (2)

Dünyada siyasal arenada ve bilim dünyasında kıpırdanma olduğunda hemen akabininde sinemada bunun yansımaları görülmüştür ve görülmeye de devam etmektedir. Sinema, aynı zamanda sanatsal içeriğini genişletmesine de fayda sağlayan iklim krizi konusunu, kendini faydalı yönde araçsallaştırarak ele almış ve farkındalığın artmasında önemli rol oynamıştır. İklim krizi, çevresel felaketler ve küresel ısınma, soğuma ile ilgilenen filmlerin 70’lerden itibaren beyazperdede yerlerini aldığını ve bu Hollywood filmlerinin insanlığın geleceğine dair kaygı ve korkuyla baktığını söyleyebiliriz. İşte tüm bu çevre sorunları ve iklim krizi ile ilgili filmleri Cli-fi üst başlığında toplamalıyız.

Cli-fi mucidi Danny Bloom

Cli-fi üst başlığını biraz açmak gerek. Geçen haftaki yazımı okuyarak bana geri dönüş yapan, Cli-fi kelimesini 2000’lerin başlarında icat eden Amerikalı bağımsız yazar Danny Bloom ile tanıştım ve umarım yakında bir röportaj da gerçekleştireceğim kendisi ile. “Cli” ingilizce climate (iklim) kelimesinin ilk üç harfi ile “fi” ingilizcede fiction (kurgu) kelimesinin iki harfi ile üretilmiştir ve iklim-kurgu anlamına gelen bir kelime oluşturulmuş. Sci-fi yani bilim kurguya göndermesi de bulunmaktadır. Cli-fi, iklim krizi ve küresel ısınma endişeleriyle ilgilenen veya içinde iklim krizinin veya ona işaret eden donelerin geçtiği roman ve filmler için kullanılan önemli bir terim. Bir romanı veya filmi cli-fi olarak tanımlamak için ana temasının iklim krizi olması koşulu da aranmaz. Birçok bilimkurgu filmi iklim ile ilgili konulara sadece değinir, Cli-fi’da özellikle iklim değişikliği endişeleri hissedilir. Aslında kabaca, bilimkurgu ve cli-fi yakın akrabadırlar.

iklim-krizi-ve-sinemadaki-izleri-2-752696-1.

Edebiyatta Cli-fi

İklim meselesi John Steinbeck’in “Gazap Üzümleri” (1939) eseri için de önemli ölçüde söz konusudur. Romanın açılış bölümünde Haziran ayının sonuna kadar devam eden kuraklıktan, toz fırtınalarından bahsedilir. Ekolijik ve tarımsal felaket ekonomik çöküşün yaşandığı Büyük Buhran dönemi ile iç içedir ki zaten Orta batılı çiftçileri iklim göçüne zorlayan en büyük etken bu felaketlerdir. J. G. Ballard’ın “The Burning World” (1964) ve John Brunner’ın “Sheep Look Up” (1972) kitaplarında da bilim insanları insan yapımı iklim değişikliğini tam olarak ortaya koymadan önce çevresel felaketlerle yıkılan dünyaları tasvir ederler.

Margaret Atwood’un distopik üçlemesi Antilop ve Flurya (2003), Tufan Zamanı (2009) and MaddAddam (2013) ise Cli-fi türünü keşfetmek için en yerinde örnekler olacaktır. Yakın gelecekte geçen bu üçlemede salgınlar, seller ve genetik mühendisliğin bugün bildiğimiz dünyayı tamamen değiştirmiş olduğunu görürüz.

Sinemada Cli-fi

Geçen hafta Soylent Green filmini örneklemiştim. 70’ler Hollywood filmlerinin insanlığın geleceğine endişe ile baktığı bir diğer önemli Cli-fi örneği Robert Altman’ın Quintet isimli 1979 yapımı post-apokaliptik filmidir. Bilimsel gelişmeler sonucunda 1970’lerin iklim krizi konusundaki haklı korkusunu gördüğümüz bu filmde farklı olarak küresel soğumanın sonuçlarını görmekteyiz. Daha önce de söylediğim gibi ana temanın sadece iklim değişikliği ile ilgili olması lazım değildir, bir romanı, bir filmi Cli-fi olarak tanımlamak için. Mesela Blade Runner (1982) filmindeki Los Angeles tasvirinde sürekli yağmur yağıyor olması tamamen Cli-fi özelliğidir. Yoğun nüfus, küreselleşme, iklim değişikliği ve genetik mühendisliği gibi önemli konulara da değinen film tam anlamıyla bu türe aittir. Christopher Nolan’ın Interstellar filmi de bu açıdan bakıldığında net bir şekilde Cli-fi’dır. Uzak bir gelecekte geçen filmde küresel ölçekte ürünlerin yanması ve Dust Bowl yani şiddetli toz fırtınalarının ekolojik ve tarımsal verdiği zararın boyutlarını görürüz. Dünya’nın tüm gıda kaynaklarının yok olduğu bu dönemde bilim insanları, insanlığın hayatta kalabileceği yeni bir gezegen bulmak için galaksideki solucan deliğinden geçmeye çalıştıklarını izleriz. Bir diğer Cli-fi örneği olarak Roland Emmerich tarafından yönetilen 2012 isimli filmdir. Bu felaket filminde, tüm dünyada volkanik patlamalar ve şiddetli depremler yaşanmaya başlamış olduğunu ve güneş fırtınalarında gelen radyasyonun yeryüzünü tehdit ettiğini görürüz. Bu şekilde izlediğimiz filmleri kümeleyecek olursak ciddi sayıda Cli-fi filmi olduğunu göreceğizdir. 3D animasyon filmi Wall-e filmi çevrenin kötü kullanımı yüzünden yaşanamaz hale gelmiş olan harap haldeki kirli bir dünyada hikâyesine başlar. Mad Max: Fury Road dünyanın çölleştiği, susuzluk probleminin zirvede olduğu çökmüş medeniyetlerin dünyasında Yeşil Diyarlar’ı arayan Furiosa’yı bizlere izletir. Danny Boyle Sunshine filminde Güneş ışınlarının Dünya’yı ısıtmaya yetersiz kaldığı uzak bir zamanda bizlere bir hikâye anlatır. İngiliz casus filmi Kingsman: Gizli Servis’te varlıklı bir villain (kötü adam) gezegeni kirlilik, nüfüs yoğunluğu ve iklim değişikliğinden kurtarmak için insanları yok etmeye hazırlanmaktadır. Daha sayısız örnekle detaylandırılabilinecek bir başlık Cli-fi, umarım bu son derece kapsamlı hatta disiplinlerarası konuyu bir öğrencimiz tez konusu olarak seçer ve çalışır.