Nurcan Gökdemir

nurcangokdemir@birgun.net

Erdoğan’ın Hatay’da, oy vermeyene hizmet verilmeyeceği sözleri öylesine söylenmedi, AKP seçim stratejisini bu tehdit etrafında şekillendirdi. Bir yıllık rakamlar da bunun itirafı niteliğinde, Antep’te yıkılan konutların yüzde 42’sinin ihalesi yapıldı, Hatay’da bu oran sadece yüzde 12.

İktidarın yaptıkları, yapacaklarının teminatı
Fotoğraf: Evrensel

6 Şubat 2023 günü iki ayrı depremle sarsılan, evleri başlarına yıkılan, sevdiklerinin ölümüne çaresizce tanıklık eden 11 ilin acıları aradan geçen bir yılın sonunda katlanarak sürüyor. Barınma, beslenme, ayakta kalma, yaşama mücadelesi içinde yas tutmaktan bile mahrum kalan depremzedeler bu süreçte bir yandan da çare bekledikleri yöneticilerinin hoyratlığının hedefi oldu. Bu hoyratlık, AKP’ye oy vermeyen Hatay gibi yerlerde ise katlandı. Son örneğini geçtiğimiz gün yaşadık.

GARİP BIRAKTIK İTİRAFI

Bu kentlerden en büyük yıkımın yaşandığı Hatay’daki Antakya Spor Salonu’nda düzenlenen AKP Hatay İlçe Belediye Başkan Tanıtım Toplantısı’nda şu sözler yankılandı: "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı".

Recep Tayyip Erdoğan adayları Mehmet Öntürk’ü tanıtırken “Hatay harapsa bu iktidarın görevini yapmadığı anlamına gelmez mi?” sorularının sorulmasına yol açacak şu sözleri de ekledi konuşmasına:

“Şu anda Hatay’daki mevcut yerel yönetim, maalesef şu deprem olayından sonra ‘bad-el harab-ül Basra’ (Basra harap olduktan sonra) oldu. Nerede belediye başkanı? Yok. İşte şimdi, 31 Mart akşamı yeni bir dönemi, ben inanıyorum ki Mehmet Öntürk kardeşim ve ekibiyle ayağa kaldıracaktır.”

İlk yanıt bu sözlerin hedefi olan CHP’li Başkan Lütfü Savaş’tan geldi. Muhalefet partisinden aday olarak seçildiği için seçmenleri cezalandırılan Savaş’la ilgili bir parantez açalım. Lütfü Savaş’ın önce AKP’den Antakya Belediye Başkanı seçildiğini, Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmeyince partisinden istifa ederek CHP’ye katıldığını ve seçildiğini hatırlatalım. Lütfü Savaş’a 2022 yılında AKP’den yine bir teklif geldiği ve kamuoyuna yansıyan bu haberin AKP tarafından da yalanlanmadığı biliniyor. Bir hatırlatmada daha yarar var, Savaş’ın istifasına yol açan ve kendisinden esirgenen adaylığa şimdi CHP listelerinden Meclis'e giren Deva Partili Sadullah Ergin, Recep Tayyip Erdoğan tarafından layık görülmüştü. Türkiye’deki siyaset yapma tarzını yansıtan bu parantezi kapatarak devam edelim

SEÇİM STRATEJİSİ Mİ?

Savaş, eski lideri Erdoğan’a, “Vicdanen analize muhtaçtır, hukuken analize muhtaçtır, psikolojik olarak analize muhtaçtır. İnsana dair böyle bir duygu olmaz, olamaz. Kendisini ve partisini tercih etmediği için, hem de depremzedelerin önünde, deprem bölgesinde 10 binlerce canın öldüğü ortamda yardım etmediğinin ifadesi bu. Başka bir ifade değil" karşılığını verdi. Çok sayıda siyasetçi, muhalefet partilerinin bölge milletvekilleri, yurttaşlar bu sözlere “Vicdansızlık, insan yaşamı üzerinden partizanlık” karşılıkları verdi. Bu, öylesine ağızdan dökülen sözler, gizlenen niyetin dillendirilmesi değil Hataylıların bir yıl boyunca her an deneyimledikleri bir gerçekti.

Erdoğan, her seçimde uyguladığı ve çoğu zaman sonuç aldığı siyaset stratejisini sokaklarında, meydanlarında, mezarlıklarında hala çığlıkların atıldığı, acının kasıp kavurduğu bu bölgede de belediye başkanlığını kazanmak için sahneleyeceğinin işaretlerini verdi:  “Oy verirsen, hizmet alırsın, vermezsen garip bırakırım, mahzun bırakırım”.

AKP’Lİ DEĞİLSEN EV YOK

“Bu ağızdan kaçan bir söz, gizlenen niyetin açığa çıkması değil” dedik. Bu politikayı deprem sonrası öncelikli gereksinim olan barınma hakkının karşılanmasında bile görmek mümkün. Depremden sonra görkemli törenlerle TOKİ eliyle başlatılan ve çoğunun ihalesi iktidara yakın müteahhitlere verilen konut inşaatlarının yapılacağı il ve ilçelerin seçilmesinde de gördük bu anlayışı.

İhaleler başlarken T24 Yazarı Çiğdem Toker, konut yapılacak bölgelerin seçiminde AKP’li belediyelerce yönetilen yerlere öncelik verildiğine dikkati çekti. Aradan geçen bir yılın sonunda İnşaat Mühendisleri Odası’nın yaptığı bir çalışma da depremzede yurttaşın barınacağı konutların inşaatında tamamen politik tercihlerin hâkim olduğunu gözler önüne serdi. Depremde en fazla binanın yıkıldığı ya da kullanılamaz hale geldiği Hatay’la daha az etkilenen Antep’e yapılan konutların sayısında Erdoğan’ın hizmet anlayışı somutlandı.

Bu tabloya göre, orta ve hafif hasarlı yapılar hariç olmak üzere, deprem bölgesindeki 11 il kapsamında yıkılan veya yıkılacak olan toplam 674 bin 416 bağımsız bölüm bulunuyor. Bir yılda bunların sadece 108 bin 936’sının ihalesi tamamlanabildi. Bir kısmının inşasına henüz hiç başlanmadı, tamamlanma oranı yüzde 70’in üzerinde olanların sayısı ise 25 bin 119, yani hedefin sadece yüzde 8’i gerçekleşebildi.

PARTİZANLIKLA KATMERLENDİ

Başarı örneği denilemeyecek bu tabloya bir de partizanlık eklenince durum daha da ağırlaştı. AKP’li Belediye Başkanı Fatma Şahin’in yönettiği Antep’te kullanılamayacak durumdaki konut sayısı 45 bin 758 iken ihalesi yapılan konut sayısı 18 bin 826, yüzde 70’in üzerinde tamamlananlar ise 7 bin 149. Hatay’da ise 258 bin 974 konut ya yıkıldı ya da yaşanamayacak kadar büyük hasar gördü. Ancak 31 bin 654 konutun ihalesi tamamlandı ve sadece bin 185’inin gerçekleşme oranı yüzde 70’in üzerine çıktı. Oransal olarak bakıldığında tablo daha da çarpıcı, Hatay’da ihalesi yapılan konutların oranı yüzde 12 iken Antep’te bu oran yüzde 42’ye yaklaşıyor. Tamamlanma oranı yüzde 70’in üzerindekilere bakıldığında da Hatay’da yıkılan ya da yıkılmak zorunda olunan 213 bin 216 daha fazla konut varken bitme aşamasına yaklaşan konutların oranı Antep’e göre neredeyse altı bir oranında.

Tablo bize şunu gösterdi özetle, Erdoğan’ın dediği gibi “Yaptıkları yapacaklarının teminatı”… Bu yerel seçimde sadece deprem bölgesi değil tüm Türkiye ya “Buna ortak olmayacağız, hizmet herkesin hakkı” diyecek ya da sandığa giren oyunun kendisine karşı şantaj malzemesi olarak kullanılmasına sessiz kalacak.