Salı günü Emine Erdoğan’ın GATA’ya alınmamasının… Hiç kuşkusuz… Hasta, hasta yakınları ve insan haklarına aykırı olduğunu belirtmiş

Salı günü Emine Erdoğan’ın GATA’ya alınmamasının… Hiç kuşkusuz… Hasta, hasta yakınları ve insan haklarına aykırı olduğunu belirtmiş...
Ancak, bununla birlikte… Tam da bugünlerde yaşanan laiklik karşıtı olayları… Bu bağlamda Denizli’de olanları da gözden kaçırmamak gerektiğine dikkat çekip devamını bugüne bırakmıştım.
•••
Olayın evveliyatı iki yıl önceye…  İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan’ın 16 Ocak 2008’de Cumhuriyet’te yayımlanan “Ilımlı İslam Ve Bilim” başlıklı makalesine dayanıyor.
Makale, “Din ve bilim yüzyıllar boyu çatışmış ve bilim haklı çıktıkça din adamlarının inanışları değişmek zorunda kalmıştır. Elbette bu değişim kolay olmamış ve birçok bilim adamı bu alanda can vermiştir” sözleriyle başlıyor…
Bilim adamının kuşkucu olması, gerekirken… Dinin ise söylenenlerin itirazsız kabulünü beklediğine değiniyor…
İslam Konferansı Örgütü’ne üye 57 ülkenin arasında dünyanın en fakirlerinin bulunduğundan… İslam ülkelerinde bilime yeterli pay ayrılmadığından ve yayın sayısının son derece düşük olduğundan bahsediyor…
“Ilımlı İslam adı altında yerleştirilmeye çalışılan sistem hiç şüphe yok ki din ağırlığının arttığı İslam ülkeleri örneklerinde olduğu gibi bilime ağır bir darbe vuracaktır. Toplumun en az yarısının bilimden çok kutsal kitaplara güvendiği ülkemizde laik sistemin korunması bilimin geleceği açısından bir zorunluluktur” diye bitiyordu.
•••
Denizli Tabip Odası da önceki hafta Özdemir Aktan’ı davet edip konuyla ilgili bir konferans düzenlemiş.
Konferansa Cihan Haber Ajansı (CHA)  da katılıp çekim yapmış.
Sonra da Özdemir Aktan’ın anlattıkları ile katılımcıların söylediklerinden…
Din ve bilim arasındaki çatışma… İslam dinindeki domuz eti yasağı… İslamiyet ve Hırıstiyanlığın kürtaj karşıtlığı… Hz. Muhammed’in ticaretle uğraşması… Kanaatkârlığın aslında İslam’la çok bağdaşmadığı, daha çok aşağıdakileri uyutmakla ilgili olduğu…
Dinlerin dogmatik yapısı… Kuran’daki birçok bilginin daha önceki kutsal kitaplarda da yer alması… Kutsal kitapların sorgulanması gerekliliği… Yirmi birinci yüzyılın ateizmin yüzyılı olacağı öngörüsü gibi…
Kendine göre işe yarar ifadeleri alıp haber yapmış… “Denizli Tabip Odası’nın düzenlediği konferansta dine hakaret edildi” şeklinde kışkırtıcı da bir başlık atmış.
Haber; İslamcı gazeteler, televizyonlar, internet sitelerinde anında yayılmış.
•••
Nasıl yayıldığını da tahmin edersiniz…
“Tabip Odası’nda küstahça sözler”… “Tabip Odası’nda densizlik”… “Dine hakaret”… “Hz. Muhammed’e dil uzatıldı”… “Kuran’a saldırı”… “İslam’a hakaret”… “Danimarka’yı bırak, Denizli’ye bak”…
Haber yetmemiş…
Denizli’nin en büyük mülki amiri Vali Bey suç duyurusunda bulunmuş…
MHP İl Başkanlığı sert tepki göstermiş. (Bunlar bu aralar kanlı-bıçaklı değiller miydi, sahi?)…
Denizli Müftüsü “Peygamberimize iftira atanları” lanetlemiş… Diyanet-Sen, Denizli ve İstanbul Tabip Odası’nın önünde basın açıklaması yapıp siyah çelenk bırakmış…
Maillerle gönderilenlerin içeriği, düzeyi ve kalibresini tahmin edebilirsiniz.
•••
Diyanet-Sen’in şu cümlelerine bakın…
“Konuşmacı daha ileri giderek Kur’an-ı Kerim’de açıkça yasaklandığı için aksine yorum mümkün olmayan ‘domuz eti yasağı’ hükmünü de hedef almıştır. Bu şekilde Müslümanlarca kutsal sayılan kitabın en kati hükümlerini bile değiştirmeliyiz diyerek en kutsal değerimizi tahfif ederek tüm Müslümanlara ağır hakarette bulunmuştur.”
Peki…
Başörtülü olduğu için GATA’da hasta ziyaretine alınmamaktan… İnançları yüzünden baskı görmekten şikâyet edenlerin…
Bırakın küstahlık, densizlik, dil uzatma olmasını… Güçlü bir eleştiri olduğunu söylemenin bile zor olduğu sözleri…
Anında “hakaret” diye tanımlayıp… Sonra da “Din elden gidiyor” nidalarıyla saldırıya geçmelerine… “Kalkın ey Ehl-i Sünnet” nidalarıyla ahaliyi teyakkuza çağırmalarına…
Biz ne diyeceğiz?
Nasıl yorumlayacağız?
Daha önemlisi ne yapacağız?
Bu soruları da son yazıya bırakalım.
NOT: Geçen yazıda bahsettiğim… Yeryüzüne bir porno yıldızının bedeninde düşen meleğin hikâyesini anlatan “Yala ama Yutma” adlı oyunun… Vakit gazetesi tarafından hedef gösterilmesinin hemen ardından Beyoğlu Belediyesi harekete geçmiş… Kumbaracı50 sahnesini yangın merdiveni olmadığı(!) gerekçesiyle mühürlemiş.
Durumun vehametini göstermesi açısından önemli.