İstanbul’da kent içi ulaşımda tramvayın öyküsü, kendi başına sosyolojik bir okumaya konu edilebilir. Zira bu öykü ülkenin ve kentin gerilimli sosyo politik geleneklerinin toplandığı bir hafıza alanıdır. Bu hafızanın da gösterdiği gibi raylı sistemlerin inşasında İstanbul’un, hem dünyadaki ilk, hem de sonuncu kentlerden biri olduğunu söylemek mümkün. Çünkü dünyanın ilk metrolarından biri 1871’de Beyoğlu-Karaköy arasında inşa edilmiştir ama İstanbul raylı sistemler yönünden bugün küresel diğer kentlerle karşılaştırıldığında hâlâ geridedir.

Cumhuriyetin İstanbul’a dair ulaşım seçenekleri içinde bir raylı sistem olarak tramvay önemli bir yer oluşturmuştu. 1926’da Dersaadet Tramvay Şirketi ve İstanbul Şehremaneti işbirliğiyle Fatih-Edirnekapı tramvay hattı inşa edilmiş ve 1929’da törenle açılmıştı. O yıllar da şehrin zenginlerinden Süreyya Paşa da Üsküdar-Kısıklı-Alemdağ Halk Tramvayları Şirketini kurmuş ve bu hattı inşa edip 1928’de açmıştı. Bu şirket 1929’da Nafıa Vekaleti ile anlaşma içinde hisselerin çoğu İstanbul Belediyesine ait olan Üsküdar–Kadıköy Havalisi Halk Tramvayları TAŞ adını almış; aynı yıl Üsküdar-Haydarpaşa tramvay hattını da inşa etmişti. Bu hatların açılışı görkemli resmi törenlere konu oluyordu. Mesela Kadıköy-Feneryolu hattının temel atma törenine Başbakan İnönü de katılmıştı. Bu hat sonra Bostancı’ya uzatılmış ve yeni bazı hatların inşasıyla şehrin farklı bölgeleri tramvaylarla birbirine bağlanmıştı.

∗∗

Ne var ki Türkiye çok partili hayata geçtikten sonra, ulaşım tercihini karayolu taşımacılığı lehine değiştirmiş ve buna uygun olarak kent içi raylı sistemlerden; dolayısıyla tramvaylardan da vazgeçmişti. Bu yeni tercih, önceden inşa edilmiş raylı hatların sökülmesine bile sebebiyet vermişti. Nitekim 1960’ların ikinci yarısında İstanbul’da tramvay hatları artık yoktu. Avrupa yakasında son tramvay 1960’da Topkapı-Eminönü arasında, Anadolu yakasında ise 1966’da Kadıköy-Üsküdar arasında çalışmıştı. Artık motorlu kara taşıtlarının zamanıydı. Hatta bu taşıtlara sahip olma seviyesi ‘gelişmişliğin’ bir ölçütü sayılıyordu. Hakim söylemde karayolu ve raylı sistemlere yüklenen anlam o kadar keskindi ki birincisi özgürlüğe, ikincisi ise totaliter rejimlere aitmiş gibi anlatılıyordu.

İstanbul, işte bu düşünsel iklim içinde 1980’li yıllara geldi ve bu süre içerisinde belediye başkanları, raylı sistemleri inşa etmedi. Hatta kent içi ulaşımda tramvay seçeneği gündeme dahi gelmedi. Bu tutum 1989’da İBB başkanlığına seçilen Nurettin Sözen’le kırıldı. Sözen’in vaatleri içinde raylı sistemler ve bir parçası olarak tramvay önemli bir yer tutuyordu. Ne var ki ana akım medya raylı hatların inşasına dair haberleri dahi hafife alıyordu. O kadar ki 1992 yılında Taksim- Levent Metrosunun temeli atıldıktan bir gün sonra tanınan bir gazeteci, açılan çukuru ölçmüş ve 35 santim olduğunu yazarak gırgır geçmişti.

∗∗

Nurettin Sözen bu iklim içinde sonraki belediye başkanlarının devam ettirmek durumunda kalacakları gayet güçlü temeller attı. 1990’da İstiklal Caddesi’nin yayalaştırılması ile Nostaljik Tramvay hattının inşası bunun ilk örneğiydi. Kent içi ulaşımda tramvayın yeniden ve daha büyük ölçekli işlevler yüklenmesinin en büyük adımı ise Sirkeci-Cevizlibağ tramvay hattının inşasıydı. Bu inşanın bir özelliği de kent içi ulaşımı ücretsiz hale getirmek için bir denemeye imkan sunmasıydı ki tramvay bir yıl ücretsiz çalışmıştı. Bu hat Sözen’den sonra Bağcılar ve Kabataş’a uzayacak ve yanısıra 2003’de Kadıköy-Moda nostaljik Tramvayı, 2007’de de Şehitlik ile Mescid-i Selam arasındaki yeni hatlarla İstanbul’da kent içi ulaşımda hatırı sayılır bir ölçeğe varacaktı.

İstanbul’da son tramvay hattı Alibeyköy-Eminönü arasında inşa edildi. Hattın ilk bölümü 2021’de Cibali-Alibeyköy arasında, son bölümü de 30 Ağustos 2023’de Cibali-Eminönü arasında İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı törenlerle açıldı. İBB, bu adımlarla yüz yıl önce başlayan ve fakat uzun süren kesintiden sonra Nurettin Sözen ile yeniden kurulan tramvay hatlarını inşa politikasını sürdüreceğini ilan etti. Dünyanın ilk metrolarından birini inşa eden bu şehir, bugün aynı anda çok sayıda metro hattı inşasını sürdürerek hem geleneğine dönüyor hem de tramvaylarla kurulan kentin hafızasını yeniden inşa ediyor.