Türkiye uzun süredir (yaklaşık 10 yıl) iki kutuplu bir siyasete hapsedildi. Bir tarafta Erdoğan etrafında inşa edilen Türk tipi başkanlık rejimini destekleyenler, diğer tarafta ise buna karşı çıkanlar. Bu iki kutup iki ana ittifak ortaya çıkardı. AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı diğeri de 6’lı masaya dönüşen Millet İttifakı.

2023 14 Mayıs seçimleri iki ittifakın da çok uzun süredir hazırlandığı ve bir anlamda son kapışma haline gelen düelloya dönüştü. Ve en nihayetinde muhalefetin büyük hataları sonucu kazanan yine Erdoğan oldu. Bu sonuç bugün hala çok fark edilmese de 10 yıldır devam eden iki merkezli siyasetin sonuna işaret ediyordu. 

YENİDEN REFAH MESELESİ

Hem sağda hem solda hem Cumhur hem Millet içinde iki merkezli siyasetin devamından yana olan çok sayıda kışı, kurum ve parti var. Beyhude bir uğraş. Çünkü bu tarz ittifakın kurulamayacak olmasının nedeni tek başına partilerin tutumu değil raf ömrünü tamamlamış olması. Bunu görmek istemeyenler yerel seçim öncesi yine benzer ittifak modelleri üzerinden tartışma yapmayı sürdürüyor. Meselenin daha iyi anlaşılması için gelin biz muhalefet bloku üzerinden değil Cumhur İttifakı’nı hatta daha da daraltıp Yeniden Refah üzerinden anlatmaya çalışalım.

Öncelikle AKP-MHP ilişkisi bir ittifak olarak tanımlamak doğru değil. Bunu bir kenara yazalım. Bu iki parti rejimin ana kurucu iki ögesi durumunda. Rejim ancak ikisi bir arada oldukça ayakta durabilir. Bu nedenle bu iki bu parti ittifak değil rejimin ana taşıyıcı kolonları olarak görmek lazım.

Bu konuda anlaştıktan sonra şimdi Cumhur’da oluşan yeni durma Yeniden Refah üzerinden bakmaya başlayabiliriz.

Yeniden refah lideri Erbakan’ın dayattığı yeni biçimde “en temel meselede anlaşmak” bir arada durmak için yeterli. Erbakan için “en temel konu” rejimin İslamcı karakterinin değişmemesi. Bu durum baki kaldıkça çeşitli etaplarda işbirliği ve ittifaka hazır bir şekilde bekliyor olacak. Bunun dışında Erbakan’ın stratejisi kendi partisini büyütmek üzere kurulu.

Yerel seçim sürecinin iki lider açısından tıkandığı nokta da bu Erbakan’ın kısmı özerklik talebi aslında. Çünkü başka bir boyutuyla bu talep Erdoğan için tehdide dönüşmüş durumda. İşin tıkandığı yeri il ya da ilçe pazarlıkları değil tam da burası. Rejimi destekleyen partilerin yada kliklerin 2028’e giderken yol haritaları ve öncelikleri farklılaştı. Bu yeni durum ittifak modelinin de değişmesini zorunlu kılıyor. Erbakan’ın diğerlerinden farkı bunu açık biçimde ifade diyor olması.

ASLA YALNIZ YÜRÜMEZ

İktidar cephesinde yaşanan bu gelişmeleri muhalefet sadece “iç iktidar kavgası” olarak görürse büyük bir yanlışın içine tekrar düşüyor demektir. İttifaklar konusunda büyük panik yaşayan muhalefet Yeniden Refah’ı sadece Erdoğan’ı zorlayan pozisyonuyla değerlendiriyor. Oysa o çekişmede değişen durumu ve yeni durumda alınacak tavrı görmeyi başarması yerel seçimde iki belediyeyi almaktan daha kıymetli sonuçlar üreteme potansiyeli taşıyor.

Muhalefeti işbirliğini sadece sandıkta birlikte durmak olarak gören anlayış çökmüş durumda.

Karmaşık ittifak ve sandık modellemelerinin aksine Türkiye’nin içinde bulunduğu temel sorunlarına odaklanan bir sadeleşme çıkar yol olarak duruyor.

Ekonominin içine sürüklendiği bataklık karşısında asgari bir çıkış reçetesi, gericiliğe ve siyasal İslam’a karşı mücadele, demokratik ve barış içinde bir ülkenin önündeki engellerin ortadan kaldırılması konusunda ortak reaksiyon bu sadeleşmenin başlıkları olarak sıralanabilir. Bu anlayışla kurulacak işbirlikleri ve mücadele platformları bugün açısından her türlü ittifaktan daha güçlü sonuçlar yaratmaya adaydır.

Buradan son günlerin aktüel tartışma konusu haline gelen CHP’nin muhalefette yalnızlaştırma operasyonuna gelelim.

Bugün için toplumun temel meseleleri etrafında oluşacak işbirliği ve mücadele ortaklığı sonuç alınması neredeyse imkânsız hale gelen ittifak tartışmalarından çok daha anlamlı duruyor. Üstelik böyle bir süreç size iki sonucu birden sunma potansiyeline de sahip. Kısa vadede toplumun farklı kesimleri ile yan yana geliş size yerel seçimlerde yeni kapılar açacağı gibi orta ve uzun vadede de gerçek bir iktidar alternatifi olmanızın önünü de açar.

Başlıkları alt alta yazıp yüksek sesle okunsa bile ülkenin daha da sağcılaşarak kurtulmayacağını anlar hisseder. O zaman oradan uzaklaşmak neden yalnızlık olsun ki?