İyi Parti lideri Meral Akşener katıldığı bir televizyon programında yine fikir değiştirerek yerel seçimlerde 81 ilde aday çıkaracaklarını ilan etti. Ortalık bir daha karıştı. Efendim bu tutuma CHP’liler ne yanıt verdi, İyi Parti olmadan seçim kazanmak mümkün mü, Akşener böyle bir sorumluluğun altından kalkma şansı var mı, ya HDP de ayrı girme kararı alırsa gibi uzayıp giden sorular. Muhalif televizyon kanalların temel başlıklarından biri oldu. Nasıl olmasın, her gün bir parti yetkilisinden yeni bir açıklama geliyor. En çok da CHP’li yetkililerinin “konuşursam kırarım” inceliği başka bir şaşkınlık nedeni.

NEYİN İTTİFAKINI YAPIYORSUNUZ?

Seçimin arkasından 100 gün geçti. Deyim yerindeyse iktidar köpeksiz köyde değneksiz geziyor. Ardı arkası kesilmeyen hamleler, düzenlemeler. Halk sefalet içinde yaşam savaşı veriyor. Bu 100 gün içerisinde yerel seçimler için ittifak yapıp yapma konusunda kafası karışık olan muhalefet partilerinin halkın yaşadığı devasa sorunlar ve ülkenin içinde bulunduğu yıkımla ilgili tek bir laf söylememeleri başka bir garabet olarak ortada duruyor.

Yeniden Refah’ın, Hüda-Par’ın kadın ve laiklik düşmanı açıklamaları, iktidarın uyduruk OVP’si bile muhalefeti harekete geçiremedi. Ama aynı muhalefet birbirleri ile ilgili çuvallar dolusu laf tekrar etmeden duramıyor.

Türkiye, tarihi önemde bir seçimi geride bıraktı. Bu seçimin en belirgin özelliği bir anlamda rejimin oylanması idi. Oluşan ittifaklar da esas olarak rejim karşısında alınan tutumla ilgili oldu. Saray Rejimi taraftarları Cumhur İttifakı etrafında konumlarken, karşıtları Millet, Emek ve Özgürlük, Sosyalist Güç Birliği ittifaklarında yer aldı. Kemal Kılıçdaroğlu ise tüm muhalefet ittifaklarının ortak adayı olmuştu. Bu seçim ittifakı bitti. Türkiye yeni bir döneme girdi. Muhalefet güçleri bu yeni dönemi eski sözler ve yaklaşımlarla karşılayamaz. Uzun ve zor bir mücadele dönemi muhalefeti bekliyor. Yapılması gereken tek şey bu zor döneme karakterini veren başlıklar üzerinden yan yana gelişi sağlamak olmalı. Bugün neye karşı, nasıl bir mücadele yanıtı verilmeden, yerel seçimleri de bu sürecin parçası olarak değerlendirmeden hiçbir ittifak tartışmasının bir anlamı olmayacaktır.

Yaşanan büyük ekonomik yıkım ve ona karşı mücadelede ortaklaşmak, devlet eliyle örgütlenen tarikat ve cemaatlerin kışkırttığı gericilik karşısında laiklik temelli bir karşı duruş sergilemek, doğanın ve insanın yağmalanmasına ortak bir itiraz geliştirebilmek olmazsa olmazdır. Çocukların ve kadınların hakları üzerinden bir arada olamayan muhalefet neyin ittifakını kurabilir?

MUHALEFET PARTİLERİ DURUMDAN MEMNUN

Türkiye’nin temel sorunları konusunda aksiyon alamayan, bırakın eyleme geçmeyi, söz bile söyleyemeyen muhalefet partileri, halkın yerel yönetimleri ve ittifakları tartışmasını bulunmaz bir olanak olarak görüyor. O yüzden bu durumdan son derece memnunlar. Bu yüzdedir ki sürekli farklı fikir ve yaklaşımla halkın karşısına çıkıyorlar.

Muhalefet partilerinin kimi aday göstereceği, kiminle ittifak yapacağı asla bugünün meselesi değildir. Halkı bununla oylama çabası iktidarın ekmeğine yağ sürmenin ötesinde bir anlam taşımaz.

Okullar açılıyor. Öğrenciler ve veliler bir yandan gerici bir eğitimin kıskacına alınırken diğer yandan da okula giderken cep harçlığı vermeyi düşünen, beslenme çantasına iki dilim ekmek koymayan ailelerin yaşadığı bir ülkeden bahsediyor. İşte size ittifak yapılması gerek bir konu.

Tüm ülkeyi okullarda bir öğün yemek için ÇEDES uygulamaz diye ayağa kaldırmak bir ilin belediye başkan adayının isminden ya da hangi partiden olacağından daha az mı önemsiz. Pazarlık masasına getirdiğiniz bu başlıklar memleketin geleceğinden daha mı yakıcı.

Soru çok açık. Millet ittifakını oluşturan partiler. Siz yaşananlara ne diyorsunuz? Ortak bir irade geliştirecek misiniz, yoksa milleti oyalama taktiğini sürdürecek misiniz?