Kıbrıs adası, kediler için özel bir anlam ve yere sahip: Her ne kadar kedilerin ehlileştirilmesi genellikle 3600 yıl kadar öncesine dayandırılsa da Kıbrıs’ta 9500 yıl önce kedisiyle birlikte gömülmüş insan kalıntılarına ulaştı.

Koronadan ölen yüzbinlerce kedi
Fotoğraf: Unsplash

Covid-19 pandemisi aşılar sayesinde ve milyonlarca insanın hastalığa yakalanmayı seçmesi nedeniyle bir “kriz” olmaktan çıkmış hâlde; ancak pandemi boyunca da anlattığım gibi, insanı tehdit eden tek koronavirüs SARS-CoV-2 virüsü değil. İnsana bulaştığı bilinen 7 farklı koronavirüs tipi var ve bunlardan 4 tanesi aralıklarla insanlarda hastalıklara neden olmaya devam ediyor. Ama bugünkü hikayemizin başrolündeki koronavirüs, insana bulaşan bir virüs değil. Kedilere bulaşıyor. Ve bu virüs, hayvansever derneklerin bildirdiğine göre, “Kedi Adası” olarak da bilinen Kıbrıs’ta sadece 7 ay içinde 300.000 kadar kedinin ölümüne sebep olmuş olabilir! 

Kedi Koronavirüsü (FCoV), dünya genelindeki kedilere bulaşabilen bir RNA virüsü. Tıpkı o 7 insan koronavirüsünden biri olan NL63 gibi Alpha coronavirus ailesinden olan bu virüs, kedilerde iki ayrı hastalığa sebep olan iki virüsten oluşuyor: Kedilerde bağırsaklara bulaşan Kedi Enterik Koronavirüsü (FECV) ve kedilerde meşhur “FIP” (yani “Bulaşıcı Kedi Peritoniti”) hastalığına sebep olan Kedi Enfektöz Peritonit Virüsü (FIPV). Bu virüs kediden kediye dışkı ve ağız yoluyla bulaşıyor ve neyse ki şu ana kadar insanlara bulaştığı bilinmiyor. FIP, geride bıraktığımız birkaç yıla kadar kediler için büyük oranda ölümcül bir hastalıktı. FIP’e yakalanmış kedilerde genellikle sadece semptomlar tedavi ediliyordu ve ölüme kadar olan süreci daha rahat atlatmaları hedefleniyordu. Ancak son dönemde geliştirilen yeni yöntemler sayesinde FIP’li kedilerin ömrü ve sağlığı dikkate değer miktarda arttırılmış halde. Yine de birçok kedi, tedaviye rağmen ölmeye devam ediyor.  

KIBRIS VE KEDİLER 

Hikâyemizin geçtiği coğrafya olan Kıbrıs adasıysa, kediler için özel bir anlam ve yere sahip: Her ne kadar kedilerin ehlileştirilmesi genellikle günümüzden 3600 yıl kadar öncesine ve Antik Mısır medeniyetine dayandırılsa da Kıbrıs’ta yapılan arkeolojik çalışmalar, günümüzden 9500 yıl kadar önce kedisiyle birlikte gömülmüş bir insanın kalıntılarına ulaştı. Bu durum, kedilerin çok daha önce, potansiyel olarak Kıbrıs adası üzerinde ehlileştirilmiş olabileceğini gösteriyor. Tabii ki kedilerin kökeni Kıbrıs olmadığı için, bir kabile suyoluyla ilk kedileri adaya taşımış ve sonrasında burada ehlileştirmiş olmalı. Ama bir ihtimal, adaya kedi taşıyan bu kabilenin Orta Doğu’daki atalarının da kedileri ehlileştirmiş olabileceği yönünde. Bu doğruysa, kediler Mısır’dan çok daha önce insanlarla ilişki kurmaya başlamış olabilir. Araştırmalar devam ediyor. 

Adada henüz kediler konusunda ne olup bittiği net değil; çünkü Güney hükümetinin açıklamalarıyla hayvan aktivistlerinin iddiaları birbiriyle örtüşmüyor: Hükümet, adada bu yıl sadece 107 FIP ölümü raporlandığını söylerken, Cat Paws Cyprus ve Cyprus Voice for Animals gibi grupların sözcüsü olan Dinos Ayiomamitis, kendi hesaplamalarının 300.000 civarında olduğunu söylüyor. Onların hesaplaması, Kıbrıs’ta yaşadığı düşünülen 1 milyon kadar evsiz kedi arasında aşırı bulaşıcı bir hastalık olan FIP’in sebep olması gereken %20-30’lık ölüm oranına dayanıyor. Dolayısıyla bu, henüz olgusal bir sayı değil; ancak bir kısmı bile doğruysa (hele ki hastalığın yayılmaya devam edeceği düşünülürse) sayının er ya da geç gerçek olması hiç de şaşırtıcı olmazdı. 

TÜM ADAYA YAYILDI  

Kıbrıs Veterinerlik Derneği başkan yardımcısı Demetris Epaminondas’ın söylediğine göre söz konusu FIP salgını Ocak 2023’te, Lefkoşa’da başladı ve sadece 3-4 ay içinde bütün adaya yayıldı. Edinburgh Üniversitesi‘nde kedi tıbbı uzmanı Danièlle Gunn-Moore’un söylediğine göre böylesi geniş çaplı bir salgın ne yakın tarihte ne de geçmişte hiç görülmedi. Öyle ki artık sokaklarda (araba çarpmamış olmasına rağmen) ölmüş kedi görmek sıradan bir durum haline geldi.  

Yeni salgının sebebi net değil; ama böylesine çok sayıda kediyi böylesine hızlı öldürdüğü için kedi koronavirüsünün daha güçlü bir suşu olabileceğinden korkuluyor. Eş zamanlı olarak Lübnan, Türkiye ve bir ihtimal İsrail’de de kedi ölümlerinin arttığı bildiriliyor.  

Türkiye’deki yaban hayat ve sokak kedisi araştırmacılarımızın ve veteriner hekimlerimizin bu konuya daha çok eğilip işin detaylarını ortaya çıkaracaklarına eminim.