AKP’nin AB özlemiyle yananlara “demokrat” görünerek; liberallerin, kimi “solcuların” ve Kürtlerin gönlünü çeldiği yıllar iktidarının ilk yıllarıdır.

AKP’nin AB özlemiyle yananlara “demokrat” görünerek; liberallerin, kimi “solcuların” ve Kürtlerin gönlünü çeldiği yıllar iktidarının ilk yıllarıdır. O en cesur görünen “demokratikleşme” adımlarını biraz da tam iktidar olamamışlığı sayesinde attığı yıllar…

Her seçimle biraz daha güçlendikçe, gönülden destekleyenlerini bile kendinden uzaklaştıran bir otoriterizme yöneldi AKP. Çözmesi istenen sorunları, “biraz daha güçlendirin beni, seçimden sonra çözerim” yaklaşımıyla ötelemeye başladı.

TRT-6 ile umutlanan Kürtler, KCK davası ile düş kırıklığına uğradılar.

Geçen gün şimdilik DSP’de siyaset yapan bir dostum anlattı. Eski DSP’li yeni AKP milletvekilini görmeye gitmiş Meclis’e. Tam sohbetin ortasında, topukları arkasını döverek koşturmuş, “oturum başladı” diye. Başbakan’ın milletvekillerine attığı fırçanın ve Meclis’e baskın denetlemelerinin sonucu bu.

Eski arkadaşı için, “CHP’de falan olsa böyle koşturur muydu, lider çağırınca?” dedi dostum. Parti disiplini iyidir tabii, ancak milletvekillerini fırça korkusuyla disipline eden bir liderin memleketi ve vatandaşları nasıl “disipline” edeceği de sır değil.

AKP güçlendikçe medya sustu. AKP güçlendikçe, konuşup yazdığı için cezaevlerine girenlerin sayısı arttı. 50 kadar gazeteci hapis ve bine yakın da dava var gazeteciler hakkında. 

İktidarın yüzde 8’lik çelik çekirdeğinin etrafına yapışanlar “adamlar çalışıyor, iş bitiriyor” havasında. İşlerin nasıl bitirildiğinin en son örneği ise Haydarpaşa yangını. Kastettiğim yalnızca oradan gelen kokular değil. Çatı izolasyonu işini eski AKP Kadıköy İlçe Teşkilat Başkanı’nın almış olması da değil. İş bitirici bir yönetim ülkenin en önemli tarihi ve kültürel değerlerine nasıl gayri ciddi “sahip çıkıyor”, en azından bunu gösterdi yangın.

Ankara’nın ayazında gazlanıp suya dökülen Tekel işçilerinin iktidar konusundaki düşüncesi belli.

Başbakanı protesto ettikleri için 15 ay, 10 ay gibi hapis cezaları, 1 yıl gibi okuldan uzaklaştırma cezaları alan üniversite öğrencilerinin iktidara bakınca ne gördükleri ortada: “İleri demokrasi üniversite öğrencilerini cezalandırıyor. Türkiye hızla AKP faşizmine gidiyor.”

Anasını alıp gitmesi istenen çiftçiler, sendikalı oldukları için işlerinden atılan işçiler, salt AKP fikriyatına yakın olmadıkları için ehil oldukları görevlere atanmayan memurlar, Ramazan’da aç karnına intihar eden işsizler, ancak sürünmelerine yetecek kadar maaş alan emekliler iktidarı kendilerine “dokunduğu” biçimde hissediyorlar kuşkusuz.  

Bütün bunlara karşın, referandumda alınan yüzde 58’lik oy yeni bir seçime gidilirken daha ciddi alarm zillerini çaldırmalı muhalif kafalarda.

“Yetmez ama…” diyen arkadaşlardan bazılarının HSYK seçimleri sonucunu “vahim ve şaibeli” olarak tanımlayıp “Demokrasi açısından utanç konusu olacak bir sonuç, demokrasimizin zaferi olarak sunuldu… HSYK gibi bir kurumda bakanlık, dolayısıyla iktidar partisi yakınlığı şüphesi güçlü bir listedekilerin tulum çıkması, eski durumdan hiçbir farklılık göstermez” demesi, bir uyanmanın işareti, ama yeteceği kuşkulu.

Önümüzdeki seçimden çok daha fazla güçlenmiş olarak çıkacak bir AKP’nin memlekete sunacağı “demokrasi”, tüm kurumları, YÖK gibi, ele geçirip, adını ve logosunu değiştirerek kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktan başka bir şey olmayacak.

Böyle düşünenler; ittifak, işbirliği, adına ne derseniz deyin, solun tümünün içinde yeşereceği bir iklimin yaratılması için birlikte çalışmayı beceremezlerse yazık olur.

Kuşkusuz, Türkiye’yi büyük özgürlük savaşçısı Nelson Mandela’nın müebbetle cezalandırıldığı 1964 Güney Afrikası’yla kıyaslıyor değilim. Ancak, o duruşmada Mandela’nın söyledikleri bana bugün de anlamlı geliyor:

“Komünizme karşı önyargılı Beyaz Afrikalıların, deneyimli siyah Afrikalı politikacıların komünistleri neden hemen dost kabul ettiklerini anlamaları zordur. Ama bizim için bu son derece açık. Baskıya karşı savaşanlar arasındaki teorik farklılıklar, bu aşamada öne çıkarmamamız gereken bir lükstür.”