Bugün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü… Uluslararası eğitim örgütlerinin mücadelesi sonucunda 5 Ekim 1966 yılında ‘Öğretmenin Statüsü ve Tavsiye Kararı’nın ILO ve UNESCO tarafından alınmasını sağlayan eğitim emekçilerinin tarihi toplu sözleşmesi niteliğini taşıyan 1994’ten bugüne dünyanın en büyük eğitim emekçileri örgütü olan Eğitim Enternasyonali’nin çağrısıyla dünyanın her yerinde kutlanan tüm dünya öğretmenleri için tarihi kazanımın yıldönümü…

Dünya’nın her yerinde egemenlerin istediklerini değil, insanlığın evrensel değerlerini sınıf içinde her gün yeniden üreten, iktidarların hedefi haline gelen, katledilen, ihraç edilen, tutuklanan, sürgün edilen, sözleşmeli, ücretli, kamuda/özelde güvencesiz çalıştırılan, kariyer basamakları adıyla iktidarın öğretmenlerini yaratmayı amaçlayanlara karşı hayallerinden asla vazgeçmeyen öğretmenlerin birlik, mücadele günü…

21 yıldır öğretmenlere yaşatılan kuşatmanın seçim sonrası hızlandırılacağının her gün yeni bir örneğini yaşıyoruz.

ÇEDES ile memleket tarihi boyunca aydınlanmanın temsilcisi olan öğretmenleri, öğretmenlik mesleğini “İmam, öğretmeni yendi” diyerek hedef haline getiriyor, okulları, çocukları imam, vaiz, vaize, müezzinlere, tarikatlara teslim ediyorlar. Mülakat ile öğretmenlerin onlarca yıllık emeğini çalıyor, iktidarın “makbul öğretmenini” yaratmaya çalışıyor.

Önlük ile öğretmenlerin nasıl giyinmesi gerektiğine kadar tüm kararları biz veririz diyorlar. Son gündemleri de rotasyon.

∗∗∗

Demokratik eğitim mücadelesini genel siyasi mücadeleden yalıtarak sürdürmek eğitim mücadelesini sınıflar mücadelesinden yalıtmaktır. Rotasyon ile asıl amaç “yeni yüzyıl” adını verdikleri dönemde ideolojik ve politik hegemonyayı tesis etmek, zora dayalı rıza mekanizmasını yaygınlaştırmaktır. Rotasyon ile eğitim emekçilerini iktidara tabi kılmak, yıllardır yürütülen mücadeleler sonucunda kazandıkları emekçi kimliğine saldırarak “memura” dönüştürmektir. İstediği yerde istediği süre çalıştırarak eğitim emekçilerini kendisine memur etme çabasıdır. Proje okullarında öğretmenlere, öğrencilere yaşatılanlar rotasyon ile yaşanılacakların en somut örneğidir.

İktidar oldukları günden bugüne takvim adım adım işletildi. 2007 sözleşmeli öğretmenlik uygulaması, 2011’de Ulusal Öğretmen Stratejisi Çalıştayı, 2014-2018 10. Kalkınma Planı,2017 Öğretmen Strateji Belgesi,2018 AKP Seçim Beyannamesi,2023 Eğitim Vizyonu ve son 20. Milli Eğitim Şurası ile kesintisiz işletilen hedeflerden kariyer basamakları, Öğretmenlik Meslek Kanunu, mülakat, sözleşmeli öğretmenlik adım adım hayata geçirildi. Rotasyon sisteminin işlevsel ve aktif hale getirilmesi de temel hedeflerdendi.

∗∗∗

ÇEDES, mülakat, önlük, rotasyon… Her adım öğretmenleri, öğretmenlik mesleğini kuşatmanın bir halkası.

Aynı kuşatma öğrencilere yaşatılıyor. Seçim sonrası atılan her adım ÇEDES, seçmeli adı altında zorunlu din derslerinin artışı, kamusal eğitime, ücretsiz okul yemeğine, deprem bölgesine aktarılmayan bütçelerin özel okul patronlarına aktarılması bu kuşatmanın artacağının açık kanıtı. 2012 4+4+4 yasası döneminde “Elimize tarihi bir fırsat, tüm okulları imam hatipleştirme fırsatı geçti” dediler. Okul öncesinden yükseköğretime, laboratuvarları, kütüphaneleri, spor salonları olmayan okullarda mescit zorunlu. 80 Darbesi’nin, darbecilerinin ürünü zorunlu din dersi son yönetmelikle birlikte artık ortaöğretimde, ortaokullarda tüm okulları imam hatipleştirmenin kalıcı adımlarından oldu. ÇEDES ile manevi danışmanlık öğrencilerin laik, kamusal eğitim haklarına en büyük darbelerden biri artık. Çocuk yaşta evlilikler yönetmelikler eliyle “Nişanlandığı, evlendiği durumda örgün eğitimle bağı kopar” denilerek hukuki bir zemine de taşındı. Karma eğitim önce imam hatip okullarında devamında tüm ortaöğretim kurumlarında yönetmelikle fiilen ve hukuken de kaldırıldı.

Her yıl açıklanan örgün eğitim istatistikleri yoksulluktan ve laik eğitimi hedef alan adımlardan doğru genelde tüm öğrencilerin özelde kız çocuklarının okulla bağını koparıyor.

2021-2022 MEB örgün eğitim istatistiklerinde ilkokulda 195 bin, ortaokulda 298 bin, lisede 373 bin kız çocuğunun örgün eğitim dışına çıktığını, açık öğretimde okuyan kız çocuğu sayısının 636 bin 270’ e ulaştığını gösteriyordu. 2021-2022’de 1,5 milyonu aşkın kız çocuğu örgün eğitim dışına çıkarılmış oldu.

∗∗∗

Son örgün eğitim istatistiklerinde ise ilkokul, ortaokul ve lisede tüm bu eğitim kademelerinde kız çocuklarının oranı erkek çocuklarına oranla hızla düşmeye devam ediyor.

Okulda olması gereken 4 milyonu aşkın öğrencinin nerede olduğuna, ne yaşadığına dair sorular ise çoklu bilinmeyen artık. Ancak bir iş cinayetinde bir çocuk yaşamını kaybettiğinde, tarikat evlerinde, yurtlarında çocuklara çocuk istismarı karanlığı yaşatıldığında bu korkunç tablonun gerçekliği bir şamar gibi çarpıyor yüzümüze.

Çocukların kuşatılmışlığıyla öğretmenlerin kuşatılmışlığı cenderesi yaşatılıyor her gün, her an.

Demokratik eğitim mücadelesi eşit, özgür bir memleket mücadelesi. Muktedir olana meydan okuma mücadelesi. Her okul, her üniversite iktidara sahip olanla olmayanın, eğitimle ile ilgili her konu sınıflar mücadelesinin mücadele alanı.

Demokratik eğitim mücadelesinde yaratılacak her mücadele deneyimi karamsarlığın yaygınlaştığı her dönemde bizi ayağa kaldıran günlerdeki onlarca mücadele deneyimimiz gibi tünelin ucundaki ışık olacak, kuşatılmış çocukların kuşatılmış öğretmenleri olmayı reddetmenin mücadelesi umut olacak, direnç olacak.