Marinaleda, Ispanya’nın güneybatısında Akdeniz kıyısındaki Endülüs Özerk Bölgesi’nin başkenti Sevilla’ya bağlı bir belde. Yaklaşık üç bin kişinin yaşadığı, 25 km2’lik alana kurulu. Köy demek daha doğru. Zaman zaman “komünistlerin akın ettiği köy”, “dünyanın dört bir tarafından komünistler bu köye taşınıyor” gibi haberlerle uluslararası basında kendisine yer bulsa da üzerinde yeterince durulmuş değil. Seçime birkaç gün […]

Marinaleda, Ispanya’nın güneybatısında Akdeniz kıyısındaki Endülüs Özerk Bölgesi’nin başkenti Sevilla’ya bağlı bir belde. Yaklaşık üç bin kişinin yaşadığı, 25 km2’lik alana kurulu. Köy demek daha doğru. Zaman zaman “komünistlerin akın ettiği köy”, “dünyanın dört bir tarafından komünistler bu köye taşınıyor” gibi haberlerle uluslararası basında kendisine yer bulsa da üzerinde yeterince durulmuş değil.

Seçime birkaç gün kalmışken bir kez daha yazmakta fayda var.

Köyün sırrı yönetiminde. Taban demokrasisinin doğrudan uygulandığı, her şeyin ortak kararlarla alındığı, kolektif ilkelerle idare edilen köydeki komünün kurulması 1980’e kadar uzanıyor.

Madrid’de yaşayan bir aristokrata ait topraklarda çalışan Marinaleda’lı köylülerin “Tarlalarda kim çalışıyorsa, tarlalar onundur” diyerek kamulaştırılması için başlattıkları ve yıllar süren direnişleri sonrasında Endülüs Bölge hükümeti 1991’de toprakları kamulaştırır ve Marinaleda köylülerin kurduğu kooperatife devretmek zorunda kalır.

O günden bugüne, yani yaklaşık otuz yıldır, köyde her şey bu kooperatif üzerinden yürütülüyor. Otuz yılı aşkın süredir Birleşik Sol Cephe’den (IU) sosyalist belediye başkanı Juan Manuel Sánchez Gordillo tarafından yönetiliyor. Gordillo 2008’de aynı zamanda Endülüs Bölge Parlamentosu’na da seçildi.

BİR ÜTOPYAYA YOLCULUK

Ortak üretimin yapıldığı, kolektif çalışmanın teşvik edildiği, tarlaların kamu malı olduğu Marinaleda’da bütün kararlar halkın katıldığı toplantılarda alınıyor. Ev kiraları 15 Euro. Evin yapımı için gerekli malzemeler ve araç gereçler ve işçilik köy kooperatifinin kasasından karşılanıyor. Bir tek evi yapan kişiye inşaatta çalışması şartı var. Keza benzer bir durum kreş için de geçerli. İsteyen aile ayda 12 Euro karşılığında çocuğunu kreşe gönderebiliyor. İlkokul, ortaokul ve lisede ise öğrenciler yemeklerini ücretsiz olarak köyün gıdalarını veren kantinde yiyorlar. Günde altı saat çalışılıyor. Ve bunun karşılığında da insanca ücretler ödeniyor.

Başkan Gordillo’nun makam arabası yok. Evlerin duvarlarında çok sayıda slogan yer alıyor. En çok da “Ütopyaya yolculuk” yazılmış. Belediyenin ambleminde ise “Barışa giden bir ütopya” yazıyor. Marinaleda, neo liberal, kapitalist zihniyetin çölleştirdiği dünyamızda solun ortaya çıkardığı bir vaha. Başka bir dünyanın mümkün olabildiğini göstermesi açısından önemli.

BAŞARILI ÖRNEKLER YARATMALI

Alternatif bir model olarak Marinaleda deneyimi şunu gösteriyor. Sol başarılı örnekler yaratmalı. Dönüştürmek, çoğalmak, örnek gösterilmek için bu şart. Der Spiegel ve Huffingtonpost gibi yayın organları dahi yakın tarihlerde Marinaleda’yı manşetlerine taşırken şaşkınlıklarını gizlemiyorlardı.

Bugünlerde oldukça hasta olan Gordillo bundan birkaç yıl önce BirGün’den L.Doğan Tılıç’a verdiği mülakatta işin sırrını şöyle açıklıyordu; “Sol, konuşmayı ve vaaz etmeyi bırakıp bir örnek yaratmalı. Solcu bir lider kavgaya en önde koşmalı, o kavganın nimetleri paylaşılırken en geride durmayı becerebilmeli.”
Büyük küçük demeden oluşturulan başarılı yönetim deneyimlerin neoliberal kapitalist zihniyetin tahakkümü altındaki dünyamızda yarattığı çoşku ortada.

Terzi Fikri’lerin devrimci Fatsa’sı kırk yıldır yol göstermeyi sürdürüyor. Hintli komünistlerin otuz yıl boyunca yönettikleri Kerala yarım kalan bir hikaye olsa da, İspanyol solcuların yaşayan ütopyası Marinaleda, Dersim Ovacık’taki özgün birer deneyimler olarak tarihe not düştüler çoktan.

Şimdi bu modelleri daha da büyütmek için önümüzde tarihi bir fırsat var. Alper Taş’ın yöneteceği bir Beyoğlu bu modeli yaygınlaştırmak, alternatif bir yönetimin mümkün olduğunu göstermek açısından önemli. Doğrudan ve katılımcı bir demokrasi ile insanların yaşadıkları şehri yönetebileceklerinin güzide bir örneği olabilir Beyoğlu.

Yeni başlangıçlar, yeni heyecanlar için toparlanın Beyoğlu’nu alıyoruz.