Büyük kuyruksuz maymunların sosyal hafızası 60 yıllık ortalama ömürlerinin yarısının fazlasında etkili olabiliyor. Araştırmalar bunun insanlarınkiyle karşılaştırılabilir bir süre olduğunu gösteriyor.

Maymunlar ve sosyal hafıza
Fotoğraf: Pexels

“Vefa, İstanbul’da sadece bir semt ismidir.” diye bir klişe vardır; ancak görünen o ki insan-harici kuyruksuz maymunlarda vefa, bundan çok daha fazlası! Çünkü bu maymunlar, 25 yıldan uzun süredir görmedikleri grup arkadaşlarını bile fotoğraflardan şıp diye tanıyabiliyor ve onların fotoğraflarına coşkuyla tepki veriyor. 

İnsanlar haricinde, bilimsel olarak belgelenmiş en uzun süreli hafızanın zaten şempanzeler ve bonobolar gibi insanın en yakın kuzenleri olan maymunlarda olduğunu biliyorduk; ancak bu hafta yayınlanan yeni bir çalışmaya göre şempanze hafızası, sadece deney düzeneklerinde test ettiğimiz türden lokasyon hafızası ve kısa dönem hafıza gibi şeylerin ötesine geçiyor ve uzun dönem sosyal hafızaya da uzanıyor!  

SOSYAL HAFIZA 

İnsanlar gibi sosyal hayvanlar için “sosyal hafıza” hayati öneme sahip bir kavram. Kısaca sosyal hafıza; toplumların (ki bu, insan-harici türlerin toplumları da olabilir) geçmiş deneyimlerini, tarihini, kültürünü ve mirasını nasıl hatırladığı ve aktardığı ile ilgili bir kavram. İnsanlarda sosyal hafızanın, bir toplumun kimliğini ve sosyal yapısını şekillendiren olaylar, anlatılar ve ritüeller aracılığıyla iletildiğini biliyoruz. Ama sosyal hafıza, sadece bir “hafıza tipi” olarak görülmüyor; aynı zamanda bu kavram, bireysel hafızanın ötesine geçerek, geçmişin toplumsal olarak nasıl algılandığını ve yorumlandığını da içeriyor. İşte yapılan yeni çalışmada Johns Hopkins Üniversitesi’nde hayvan bilişi üzerine çalışan uzmanlar, şempanze ve bonoboların geçmişte daha olumlu ilişkilere sahip oldukları bireylere karşı daha fazla dikkat gösterdikleri, hatta her bir bireyle olan sosyal ilişkilerinin kalitesinin yönlerini takip ettiklerini de gösterdiler! 

Bunları böyle müthiş bir keşifmiş gibi yazıyorum ama aslında bu tür bir keşif, anca insanı diğer maymunlardan ayrı gören bilimden uzak insanlar için şaşırtıcı olsa gerek… Çünkü on yıllardır yapılan binlerce araştırma, hayvanların (özellikle de maymunların) hafıza da dahil olmak üzere bizimkine çok benzeyen bilişsel mekanizmalara sahip olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. Bu yeni bulgular da o çalışmaların bir uzantısından ibaret. 

Böylesi bir araştırmanın neden yapıldığını ve nereden çıktığını merak ediyor olabilirsiniz. Genelde bilimsel araştırmalar, kendilerinden önce gelen araştırmalardan veya tamamen alakasız bir şeyi araştırırken yapılan bir gözlemden ilham alırlar. Bu araştırmayı da uzmanlar, maymunlar üzerinde başka deneyler yaparken, uzun süredir görüşmeyen iki maymunu veya bir maymunla bir insanı bir araya getirdiklerinde sergiledikleri farklı davranışları fark etmeleri üzerine, maymunların birbirini ne süreyle hatırlayabildiğini merak ederek yapmaya karar verdiler. 

DAVRANIŞ FARKLARI 

Bu davranış farkları, çok uzun bir süredir primatologları etkilemeye devam ediyor. On yıllardır görmediğiniz bir maymunla tekrar bir araya geldiğinizde maymunun sizi tanıdığını belli eden davranışlar sergilemesi, heyecanlanması, görüşmediğiniz süre boyunca olan bitene ilgi duyuyor gibi hareketler sergilemesi, araştırmacıları maymunların tanıdık sosyal partnerler için gerçekten güçlü ve kalıcı bir hafızaları olup olmadığı konusunda incelemeye itti. 

Ekip, bu soruya cevap bulabilmek için, İskoçya’daki Edinburgh Hayvanat Bahçesi, Belçika’daki Planckendael Hayvanat Bahçesi ve Japonya’daki Kumamoto Tapınağı’nda şempanze ve bonobolarla çalıştı. Araştırmacılar, hayvanat bahçelerinden ayrılan ya da ölen maymunların, fotoğraflarını topladı. Sonrasında bu fotoğrafları, o bireyleri en az dokuz ay, en uzun 26 yıl boyunca görmemiş diğer maymunlara gösterdiler. Sonrasında uzmanlar bu maymunların tepkilerini, o maymunların eski grup arkadaşlarıyla olan ilişkileri hakkında da topladıkları detaylı bilgilerle, özellikle de aralarında olumlu ya da olumsuz etkileşimler olup olmadığı gibi detaylarla kıyasladılar.  

DENEY 

Ekip, maymunlara meyve suyu ikram ederek onları deneye katılmaya davet etti ve maymunlar bir yandan meyve sularını yudumlarken diğer yandan onlara gösterilen iki fotoğrafı incelediler: Bu fotoğraflardan birinde bir zamanlar tanıdıkları bir maymun, diğerindeyse tamamen yabancı oldukları bir maymun vardı. İnvaziv olmayan bir göz izleme cihazı kullanan ekip, maymunların tanıdıkları maymunlara daha uzun süre bakacaklarını tahmin ederek, nereye ve ne kadar süreyle baktıklarını ölçtü (bu, onlara sorular soramadığımız insan bebekleriyle yapılan çalışmalarda da çok sık kullanılan, önemli bir yöntem).  

Maymunlar, ne kadar süredir ayrı olduklarına bakılmaksızın, eski grup arkadaşlarına önemli ölçüde daha uzun süre baktılar. Daha da ilginci, olumlu etkileşimlerde bulundukları eski arkadaşlarına daha uzun süre baktılar. Deney sırasındaki en absürt örnek, Louise isimli bir bonobonun test sırasında 26 yıldan uzun bir süredir görmediği kız kardeşi Loretta ve yeğeni Erin’e, yapılan sekiz denemenin her birinde çarpıcı derecede güçlü bir bakma eğilimi göstermesi oldu. 

Genel olarak araştırmanın sonuçları, büyük kuyruksuz maymunların sosyal hafızasının, 40 ila 60 yıllık ortalama ömürlerinin büyük bir kısmı olan 26 yıldan fazla sürebileceğini, sosyal ilişkinin kopmasından sonra geçen 15. yıldan itibaren azalmaya başladığını, ama en ekstrem durumlarda 48 yıla kadar devam edebileceğini (ve bunun insanlarınkiyle karşılaştırılabilir bir süre olduğunu) gösteriyor. 

Hem insanlarda hem de en yakın akrabalarımızda bu kadar uzun süreli sosyal hafıza, bu tür bir hafızanın muhtemelen milyonlarca yıl önce ortak evrimsel atalarımızda zaten mevcut olduğuna da işaret ediyor (bunun alternatifi, her iki yakın akraba türde de uzun süreli sosyal hafızanın bağımsız olarak evrimleşmesi olurdu – ki bu, daha fazla varsayıma dayanan, daha zayıf bir hipotez). Bu hafızanın ortaya çıkmasının en azından insanlar için çok kritik bir önemi de var: Sosyal hafızamız, kültürel evrimimizin temelini attı ve başta bireyler ve gruplar arası ticaret ve sosyal ilişkiler de olmak üzere, bugün insanlara özgü olduğuna inandığımız bazı etkileşim biçimlerinin ortaya çıkmasını sağladı. 

Yani medeniyetimizi, on yıllardır görmediği bir arkadaşına vefa borcu hisseden bir maymuna borçlu olabiliriz. Bu, tuhaf bir şekilde şairane, öyle değil mi?