İster değişim ister yenileşme ister başa bir şey deyin, ister “Yerel seçimlerde nasıl kazanacak?” sorusuna bulduğunuz formüllerle ortalıkta dolaşın. Artık yurttaş sizi aynı sözle karşılayacak: Arabadan in, barikata gel.

Bir haftadır Muğla Milas’ta Akbelen Ormanı’nın yağmalanmasına karşı direnen yöre halkını yazıyor ve konuşuyoruz. Öyle güzel ve kararlı direndiler ki en sonunda Meclis muhalefetini bile ‘ayaklarına’ kadar getirmeyi başardılar. Dün itibarıyla CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve kalabalık bir heyet Akbelen’e ulaşmayı başardı.

Kuşkusuz bu ziyaretler çok önemli ve orada mücadele edenlere moral, güç veriyor. Ama dün orada yaşananlar bize başka bir şeyi de gösteriyor sanırım. Kılıçdaroğlu ziyareti ve sonrasında aracın önüne geçen yöre halkının talebinden söz ediyorum. Kılıçdaroğlu’nu bir süre daha orada kalmaya zorlayan “Arabadan in barikata geç” çağrısının üzerinde durmak gerekiyor.

Ülke, AKP iktidarının oyuncağı durumunda. Milyonlarca insan moral bozukluğu ve çaresizlik içinde. Meclis muhalefetinin içe dönük tartışmalarına, vurdumduymaz halleri de eklenince durum olduğundan daha karanlık hale geldi. Ama burası Türkiye ve yılgınlık çok uzun sürmez. Bir kıvılcım bir itiraz ölü toprağını üzerinden atmaya yeter de artar bile.

SOKAĞI KAPATIR AMA…

O çok bilinen ve farklı birçok olayda tekrarlanan “Barikatlar sokağı kapatır ama yolları da açar” sözü sanki bugünün Türkiye’si ve Akbelen için sarf edilmiş gibi. Akbelen için yöre halkı günlerdir Limak ve iktidar tarafından onu korumakla görevli kolluk kuvvetlerine rağmen barikatta. Tüm güçleri ile seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Ülkenin birçok noktasında da Akbelen ile dayanışma duygusu giderek güçleniyor. Toplumun çok farklı kesimlerinden örgütlü örgütsüz insanlar ya ziyaret etmeye çalışıyor ya da kamuoyu oluşturma faaliyetini yürütüyor. Akbelen bir anlamda memleketten umudunu kesmiş binlerce insana tutunacak dal oldu. Bir kez daha egemenlere karşı kurulan barikat yeni bir yol açtı.

BARİKATA GEÇ…

Şimdi bir kez daha “arabadan in barikata geç”e gelelim. Prof. Dr. Necmi Erdoğan ‘Kayıp Halk’ kitabında yoksul evlerini, işçi grevlerini ziyaret edip fotoğraf verdikten sonra giden siyaset erbabının faaliyetini “Anlık, mekanda hareket ederken ‘eğleşilen’ karşılaşmalar” olarak tanımlar. Ve devam eder: “Biliyoruz ki, bunu yapmayan ve gerçekten orada kalan, oraya tekrar tekrar dönen, bu temasın muhataplarıyla hemhal ve hemdert olan devrimciler var."

Türkiye’de muhalefet tam da bu noktada yol ayrımında duruyor. Meclis’te soru önergesi, basın toplantısı, salı grup konuşması ya da TV ekranlarında atılan hararetli nutuk dönemi etkisini yitirdi. Konvoyla gelinip “boşuna oyalanmak, bir yerde bir süre kalmak” anlamına gelen “eğleşme” muhalefetinin miadı doldu.

İster değişim ister yenileşme ister başa bir şey deyin, ister "Yerel seçimlerde nasıl kazanacak?" sorusuna bulduğunuz formüllerle ortalıkta dolaşın artık yurttaş sizi hep aynı sözle karşılayacak: “Arabadan in barikata gel.”

Sol sosyalist muhalefet Necmi Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi gücü oranında bunu her defasında bedel ödeme pahasına yaptı, yapıyor. Onlar oralı ve oradalar. Kendilerini Meclis’e kilitleyen muhalefet partileri için şimdi karar anı. Zor bir karar aşaması. Kendileri de biliyor ki ne karar verirlerse versinler artık hayatları eskisi gibi olmayacak. O yüzdem Akbelen bazıları için önlerini kapatan barikat, bazıları için de yeni bir yol.