Taksim Gezi Parkı’nda gerçekleşen toplumsal ayaklanma, Gezi Parkı’nın boşaltılması ile İstanbul’un ve ülkenin parklarına, mahallelerine de sıçramıştı. Bu sıçrama, bir örgütlenme arayışını beraberinde getirmişti.

Park forumlarından kooperatiflere: Geleceğin tohumları
Gezi Direnişi sırasında Beşiktaş’taki Abbasağa Parkı’nda forumlar düzenlenmişti. (Fotoğraf: Depo Photos)

2013 Mayıs ve Haziran aylarında Taksim Gezi Parkı’nda gerçekleşen toplumsal ayaklanma, Gezi Parkı’nın boşaltılması ile birlikte İstanbul’un ve ülkenin farklı merkezlerine, parklarına, mahallelerine sıçramıştı. Bu sıçrama, kendiliğindenliği aşmaya yönelen bir örgütlenme arayışını beraberinde getirmişti. Bu arayış mahalle dayanışmalarından işgal evlerine, kent ve ekoloji hareketlerinden kadın forumlarına, üretim ve tüketim kooperatifleri gibi kurumsallaşma deneyimlerine kadar uzanmıştı. Bu deneyimler sistem karşıtı mücadelenin ölçeğine ve formuna yönelik arayışlarını sürdürürken bir yanıyla da muhtarlıklardan meclise uzanan yerel ve merkezi yönetimlere, kurumlara yönelen idari, hukuksal, toplumsal, iktisadi, kültürel alanların antidemokratik tahribatına, eşitsizliklere karşı kendi özgün taleplerini de üretti.

Geçtiğimiz 10 yılın bazı uğraklarına bakıldığında kentsel mekanın, toplumsal yaşamın üretim ve yeniden üretimine dair eşitlikçi bir demokratikleşme mücadelesi ekseninin belirgin bir biçimde öne çıktığını söyleyebiliriz. Elbette bu sürpriz değildi. 1980’lerde başlayan neoliberal küreselleşme dalgasının bir uzantısı olarak 2000’li yıllarda birikim süreçlerinin derinleştirdiği tahribatların bir sonucu olarak ele almak mümkün. Sema Erder’in kentsel ölçek bağlamında işaret ettiği gibi bu antidemokratik dönüşüm sürecinin yarattığı iktisadi ve sosyal eşitsizliklerle birlikte muhalefet de değişti. Gezi’nin bakiyesi olarak ortaya çıkan muhalefet biçimlerinde ise tıpkı Gezi gibi parklar, sokaklar ve mahalleler gibi kamusal alanlar, toprak ve gıda gibi müşterekler, gasp edilmeye çalışılan özgürlükler ve haklar öne çıkmıştı.

İzini bugüne dek sürebileceğimiz tüm bu arayışlar kolektif geleceğimiz için bir vizyon sunuyor. Bir programatik bütünlükten yoksun olmakla birlikte el ele, gönüllü ve herkesin refahı için yaşamın zengin tezahürlerini merkeze almaya ve sermaye birikimini değil, geleceği besleyecek yeni tohumlar vermeye bugün de devam ediyor. Tüm karalama, çarpıtma çabalarına ve engellemelere rağmen siyasal mücadelenin her alanında bıraktığı izi koruyor. Düştüğümüz yerden kalkmanın yeni yollarını aramaya, eşit ve özgür bir yaşamın nasıl örüleceğini birlikte düşünmeye çağırıyor.

PARK FORUMLARI

Bu dönemde İstanbul’a baktığımızda, Beşiktaş’ta Abbasağa Parkı, Ataşehir’de Deniz Gezmiş Parkı, Bakırköy’de Çamlık Parkı, Harbiye’de Maçka Parkı, Cihangir’de Cihangir Parkı, Ümraniye Çarşı Parkı, Eyüp’de Akşemsettin, Karadolap, Okmeydanı’nda Sibel Yalçın Parkı, Rumeli’de Hisarüstü Doğatepe Parkı, Üsküdar’da Doğancılar Parkı, Maltepe’de Maltepe Meydanı, Etiler’de Sanatçılar Parkı, Fatih’te Saraçhane Parkı, Bahçelievler’de Egemenlik Parkı, Kartal’da Şehit Dursun Kaya Parkı, Sahil Ulu Parkı ve Kartal Meydanı, Sarıyer’de Büyükdere, Bebek Parkı, Pendik’de Sapanbağları Bosna Parkı, Küçükçekmece’de Atakent-İkitelli, Kadıköy’de Yoğurtçu Parkı Forumu, Göztepe Parkı Forumu, Özgürlük Parkı Forumu, Koşuyolu Parkı Forumu İstanbul’un farklı semtlerinde forum alanları oluşturulmuştu.

Kadıköy bu açıdan en hareketli semtlerden biri olarak ön plana çıkmıştır. İlçe, en kalabalık forumlardan olan Yoğurtçu Parkı Forumu’na da ev sahipliği yapmıştır. Sol sosyalist yapılardan ana muhalefete, Kadıköy halkından meslek örgütlerine kadar birçok farklı öznenin katılım gösterdiği Yoğurtçu Parkı Forumu ilk dönemlerinde her akşam düzenli forum sürdürmüş, farklı alanlarda tartışma zeminlerini oluşturmuş, atölyeler kurmuş ve eylemler düzenlemiştir. Bu çalışmalardan biri olan Yerel Çalışma Masası daha sonra mahalle dayanışmalarına evrilmiştir. Caferağa, Yeldeğirmeni, Osmanağa, Kozyatağı, Acıbadem ve Göztepe’de mahalle dayanışmaları oluşturulmuştur. Mahalle dayanışmaları aktif oldukları süre boyunca 4+4+4 eğitim sisteminin yerel etkilerinden mahallelerin ticarileştirilmesine, Soma halkıyla dayanışmaya kadar birçok konuda türlü çalışmalar yapmış, kazanımlar da elde etmiştir.

İŞGALLER: CAFERAĞA MAHALLE EVİ, DON KİŞOT

Caferağa ve Yeldeğirmeni mahallelerindeki mahalle dayanışmaları katılımın düşmesi, havaların soğuması, düzenli bir araya gelinecek bir mekan ihtiyacıyla mahallelerde işgaller gerçekleştirmiştir. Yeldeğirmeni mahallesinde Don Kişot İşgal Evi, Caferağa mahallesinde ise Caferağa Mahalle Evi/İşgal Evi kurulmuştur.

Caferağa Mahalle Evi/İşgal Evi içerisinde yaklaşık bir yıl boyunca atölye, forum, sergi, toplantı, söyleşi, film gösterimi, ortak mutfak gibi etkinlikler düzenlemiştir. Caferağa Mahalle Evi/İşgal Evi 2014’te valilik kararıyla polis tarafından mühürlenerek kullanıma kapatılmıştır. Mekanın kapatılması, katılımı önemli ölçüde azalmıştır. Bu dönemde aynı zamanda mahalle ile kurulan ilişkinin ve Caferağa Dayanışması’nın nasıl sürdürüleceğine dair uzlaşmaya varılamayan tartışmalar yapılmıştır. 2015 genel seçimleri, kooperatifleşme tartışmaları gibi farklı konulara doğru birbirinden ayrışan yönelimler ortaya çıkmıştır. Caferağa Dayanışması’nın düzenli forumlarına katılım giderek azalmış ve zamanla sönümlenmiştir.

Don Kişot Sosyal Merkezi ise bir yanıyla Yeldeğirmeni Dayanışması’na ev sahipliği yaparken diğer yandan da mahallede futbol maçları, king turnuvaları, tiyatro, sinema gösterimleri, yetiştirme yurdundaki çocuklar için yılbaşı partisi, göçmenler için Türkçe ve İngilizce dersleri gibi çalışmalar yürütmüştür. Yeldeğirmeni Dayanışması ile Don Kişot Sosyal Merkezi’’ni kullanmak isteyen gruplar arasında yaşanan anlaşmazlıkların da etkisiyle Yeldeğirmeni Dayanışma’sından bir grubun ayrılma kararı almasıyla birlikte başlayan tartışma süreci sonunda kapatılmıştır.

KENT VE EKOLOJİ HAREKETLERİ

Gezi’nin ardından birçok kent ve ekoloji hareketi ortaya çıkmıştır. Adalar’dan Kuzey Ormanları’na, Sarıyer’den Bakırköy’e, Kartal’a, Kadıköy’e dek uzanan bir dizi yerel mücadele bugün hala sürmektedir. Kent ve ekoloji hareketleri, kamusal alanların, yeşil alanların peşkeş çekilmesine, kültürel dönüşüm dayatmalarına, çevresel kirliliğe karşı mücadelelerden kentsel dönüşüme, asbest sorununa, Marmara Denizi’nin kirliliğine dek birçok mücadeleye öncülük etmiş ve kimi kazanımlar elde edebilmiştir.

3. havalimanı, 3. köprü, Kanal İstanbul gibi “mega projeler” başta olmak üzere Kuzey Ormanları ekosistemine yönelik tehditlere karşı mücadele için oluşturulan Kuzey Ormanları Savunması çalışmalarını sürdürmektedir. Haydarpaşa Dayanışması, Validebağ Gönüllüleri, Validebağ Savunması, Göztepe Dayanışması gibi farklı mücadelelerin bir araya geldiği Kadıköy Kent Dayanışması da kentsel ve ekolojik yağma projelerine karşı Kadıköylüleri örgütleme amacıyla kurulmuş, bu çerçevede bir çalışma sürdürmüştür.

KOOPERATİFLER

Gıda egemenliği mücadelesinin birer taşıyıcısı olma amacıyla ortaya çıkan, bu doğrultuda üretim ve tüketim ilişkisini geliştirmeye odaklanan tüketici kooperatifleri de Gezi direnişi sonrasında yaygınlaştı. Tüketim kooperatifleri, üretici ve tüketiciyi karar mekanizmalarının dışında bırakan mevcut gıda politikalarına alternatif olarak, herkesin katılımına açık, gönüllü çalışan, kar amacı gütmeyen, kolektif karar alan, dayanışmacı ekonomi temelli topluluklar biçiminde şekillendi.

Tohumdan ambalaja ve hatta dağıtıma kadar standardize edilerek piyasaya ve tekellere bağımlı hale getirilen gıda sisteminin ortaya çıkardığı güvencesizlik, üretim güçlükleri, nitelikli gıdaya erişimeme gibi sorunlara yönelik ortaya çıkan Kadıköy Kooperatifi, Dayanışma Kooperatifi, Koşuyolu Kooperatifi, Salkım Kooperatifi gibi birçok kooperatif bu çabayı sürdürmekte olan kooperatiflerden yalnızca birkaçı. Öte yandan günümüzde sürekli biçimde artan maliyetler ve tedarik güçlükleri çalışmaların taviz vermeden sürmesini zorlaştırmaktadır.