Rejimin karşısında olma özelliğini kaybeden başta İYİ Parti olmak üzere tüm sağ muhalefet AKP ve MHP’den farkını anlatmakta zorlanıyor. Bu partiler muhalefet elbisesini çıkarınca geriye bir şey kalmadı.

Sağ muhalefet çıplak kaldı
İYİ Parti, GİK toplantısı sonrası seçimlerde muhalefetle işbirliğini reddetmişti. (Fotoğraf: AA)

İYİP, DEVA, Gelecek ve hatta Saadet Partisi sağ cenahın iktidar karşısında yer alan milliyetçi ve İslamcı partileri. Altılı Masa’nın en önemli ayakları. Bu partilerin diğer bir özelliği de siyasi tarihlerinin bir dönemini AKP ya da MHP ile ilişkili olması.

Bildiğiniz gibi İYİP MHP’den ayrılanlar tarafından kuruldu. Deva ve Gelecek AKP içinden doğdu. Saadet Partisi ise AKP’nin ana kucağı. Bundan 6-7 ay önce çok kıymeti olmayan bu eski bilginin bugün hatırlanmasında fayda var. Neden mi?

Muhalefetin cephesinin temel direklerinden oldukları iddia edilen bu partilere yakından bakalım ve bugün ne gördüğümüz not edelim. Ülkeyi ilgilendiren hangi başlıklarda iktidar cephesinden ayrılıyor, hangilerinde yan yana geliyorlar.

Ya da soruyu şöyle soralım; Bu partilerin üzerinden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine karşı olmaları çıkarıldığında geriye ne kalıyor?

İYİP muhalefet gömleğini çıkardığı anda geriye pürüzsüz bir MHP kalacaktır. Benzer bir yöntem Deva, Gelecek ve Saadet için uygulandığında benzer bir sonuç çıkacaktır. Bu partiler nerdeyse tüm temel konularda ton farkıyla AKP ile aynı şeyleri söylüyorlar. Ha bir de “bizim dönem daha iyiydi yine yaparız” cümlesi var tabii.

Peki partilere oy veren halk kesimler için durum aynı mıdır? Bu partilerin doğuşunda esas olarak AKP-MHP iktidarının ülkeyi sürüklediği yola karşı çıkanların güçlü motivasyonu belirleyici oldu. Millet ittifakını oluşturan seçmen kitlesinin, o halk kesimlerinin AKP-MHP rejiminde dair ne hislerinde ne tutumlarında değişiklik olduğuna dair hiçbir veri yok. Tam tersi iktidar blokuna karşı pozisyonlarını muhafaza ettiklerine dair çok sayıda kamuoyu araştırması var. Sağ cenahtan muhalefet blokuna katılanlar çok uzun süredir rejime dair çok laf etmiyorlar.

Muhalefet çizgileri sadece iktidarın bazı uygulamalarını hedef alıyor. O da ezberledikleri yoksulluk ve liyakat laflarının çok ötesine geçemiyor. Hepsi birden yeni bir yol çizme uğraşında.

Partileri bu kararından vazgeçirmek çok zor olacağına göre geriye bunları var eden halk kesimleri ile muhabbeti kesmemekten başka yol kalmıyor.

EN BÜYÜK ENGEL MUHALEFETİN KENDİSİ

Ekonomik kriz derinleşerek devam ediyor. İşsizlik kapıda. Başta deprem bölgesi olmak üzere hiçbir sözünü yerine getirmeyen bir iktidar var. Cumhur İttifakı’nın içinde kazan kaynıyor. Başta Türkiye sınırının hemen ardı olmak üzere tüm Ortadoğu’da zemin hareketlendi, taşlar bir kez daha oynadı. AKP-MHP blokunun bu yeni duruma yanıt üretmesi mümkün değil. Bu koşullara bir de yaklaşan yerel seçimi eklemek lazım. Aslında tablo beş ay önce seçim kazanmış iktidar tablosundan çok bir ayağı çukurda olan iktidar tablosuna benziyor.

Bu tabloya rağmen iktidar rejimi tahkim etme, kalıcı hale getirme konusunda adım atmaya devam ediyor. İktidarın bu cüretinde muhalefetin kafa karışıklığının da etkisinin var olduğu bir gerçek.

İyice sıkışan iktidar, ne yapacağını bilemeyen, dağılan bir sağ muhalefet var. Buna tüm bu yenilgi sürecine karşı ülkesinden umudunu kesmeyen her fırsatta kafa kaldıran milyonlar var.

Mevzu çok açık. Ne bu yaşananların sonrasında bile ısrarla “memleketin sosyolojisi sağla işbirliğini zorunlu kılıyor” diyen medyadaki muhalif zümreye, ne de artık çok anlamı kalmayan denge ve ittifak tablosundan pek memnun olan Meclisin sol muhalefetine kulak vermeden halkın çağrısına kulak vermek lazım.

Sağ ve ona yardımcı olan sağdan muhalefet, çırılçıplak ortada duruyor. Halkın taleplerini karşılamak ve tüm ezilen, yok sayılan toplumsal kesimlerle buluşmak için Sol şerit açık.