Bu bir zaferdir.

Her şeyden önce, başta Genel Başkan Özgür Özel olmak üzere CHP yönetimini, parti emekçilerini ve tarihsel seçim başarısına eylemleri ve oylarıyla katkı yapanların tamamını içtenlikle kutluyorum.

Dile kolay, bir tarafta merkez sağın çeyrek yüzyıl boyunca ülkeyi yöneten AKP’si ilk kez birinci parti özelliğini yitiriyor; diğer tarafta yerel seçimlerden gider ve 1989’u başlangıç alırsak 35 yıl sonra CHP birinci parti oluyor.

Bu olağanüstü sonuç, ülke siyasetinin geleceğinin nasıl olacağı konusunda yalnız sayısal değil, niteliksel olarak da önemli ipuçları veriyor.

EŞİTSİZLİĞE İSYAN

Seçimin sonucunu belirleyen pek çok etken sıralanıyor. Ancak, asıl ya da “birincil” etken, AKP’nin, topluma yıllardır dayattığı, giderek zulme dönüşen eşitlik tanımaz yönetimidir.

Oysa ülke yönetiminin halka karşı tutumu konusunda bu toplumun kültürü, Pir Sultan’dan Nâzım Hikmet’e, Nasrettin Hoca’dan Aziz Nesin’e, Karacaoğlan’dan Sezen Aksu’ya haksızlığa (bunu eşitsizlik diye okuyun) başkaldırı hamurunda yoğrulmuştur.

AKP’nin Siyasal İslamcı düşünce mayası bu kültürden tümüyle yoksundur. Yoksun olmasaydı kamuda işe almalarda, yazılı sınavı kazananların hakkını yiyerek o “acımasız ayrımcılığı” yapmaz; eşitsizliğin en derin ve kadını hiçe sayan aşağılık uygulaması olan tarikatlara ülke yönetimini teslim edecek kadar bağımlı olmazdı.

AKP yönetimi,  mal ve hizmet alımlarında sermaye sahiplerine karşı bu kadar eşitsiz davranamaz;  üstelik Hazine güvencesi vererek kimilerine kazanç sağlayamazdı.

AKP kayırmacılığını “en olmaması gereken alanlara”, örneğin spora, eğitim ve bilime taşıyamazdı.

Ya seçimler? Seçimlerde kamu olanaklarının kullanımı, örneğin TRT’nin yayınları taraflı olamazdı. Anımsatalım, gelmiş geçmiş “en özgürlükçü” ve eşitlikçi anayasa olan 1961 Anayasası’nda seçim sürecinde üç bakanın, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının, istifa etmelerini, yerlerine bağımsızların atanmasını düzenliyordu (m.109).  2024 seçimlerinde tüm bakanlar taraf olarak çalıştı.  

AKP, bu çok geniş eşitsizlik uygulamasını Mayıs 2023 seçimlerinden sonra da ısrarla sürdürünce; dahası, bu tutum “bizi seçmezseniz hizmet alamazsınız” noktasına varınca ve ücretlerin ve emekli maaşlarının çok düşük tutulması sürdürülünce  sonuç kaçınılmaz oldu.

Aslında seçim kanıtladı ki, Siyasal İslam’ın “AKP türü” iflas etti. Yerine Yeniden Refah Partisi güçleniyor.

Seçimlerde ünlü Altılı Masa’nın beş partisi iyice eridi, yok olma noktasına geldi.  CHP ise “yükünü attığı”; kendisini kimliğinden uzaklaştırıp sağcılaştırarak batırmak isteyen Kemal Kılıçdaroğlu’ndan kurtulma başarısını gösterdiği için güçlendi. Bu gerçek doğru okunmalıdır.

“UMUT IŞIĞI”

CHP’nin seçim başarısının SHP’nin 1989 yerel seçim başarısını andırdığı yorumu yapılıyor. Bu yorum doğrudur; ancak eksiktir.  SHP, 1989’da sayı olarak da coğrafya olarak da, CHP’nin şimdi ulaştığından çok daha büyük bir başarı yakalamış, örneğin, Rize,  Kayseri ve Diyarbakır belediyelerini de kazanmıştı. Ancak aynı SHP, bu büyük yerel seçim başarısını ülkede iktidara gelme gücüne dönüştürme becerisini, parti içi yanlışlar nedeniyle gösterememişti.

Oysa 2019 sonrasında CHP belediyeleri genellikle “temiz” kaldılar; dahası halka eşit davrandılar; tamamına yakınında katılımcı ve üretici belediyeciliğin en seçkin örneklerini verdiler.  Yaşanan seçim başarısında kuşkusuz 2019 belediyeciliğinin olumlu katkıları var.

Ancak CHP’nin “2024 belediyeciliği”, yalnızca belediyecilik olarak kalamaz; kalmamalıdır.

Birçok demokratik ülkede olduğu gibi, hak ve özgürlüklerin toplumsallaşmasını derinleştirerek ve onları güçlendirerek “ yerel iktidarı ülke iktidarına taşımak” böylece demokrasinin yukarıda boynunun vurulmasını, kalıcı bir biçimde,  önlemek gerekiyor.

Parti içinde üye yapısının sayı ve nitelik olarak güçlendirilmesi; önseçime kesinlik kazandırılması gerekli ve zorunludur.

Ancak, CHP’nin asıl üzerinde çalışması gereken yerel iktidarı ülke iktidarına taşımaktır. AKP iktidarı tarafından yok edilen Cumhuriyet değerlerinin üzerine yerleştirilmiş “yerel yönetimden ülke yönetimine” adlı kapsamlı bir çalışmayı bir an önce hazırlamak ve kamuoyuna sunmak olmalıdır.  

Unutulmamalıdır ki, o değerler “AKP’ye benzeyerek” yaşama geçirilemez. Nedeni çok açık. Ülkemizde üniversite eğitimi yerlerde sürüklendiği için yurtdışında okumak zorunda kalan torunum Cihan (21) şöyle yazdı:

“Yerel seçimler çok iyi geçti. Sonunda bir umut ışığı görebildik ama bunu çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor, yoksa halkın artık CHP'ye hiç bir inancı kalmaz.”

Şimdi söz onun ve onun gibi seçimlerde “umut ışığı gören” milyonların.

İyi bayramlar.