“Pazar” liberallerin kutsal kavramı… Ekonomi pazarda serbestçe salınınca, görünmez bir el her şeyi öyle mükemmel düzenliyor ki, kapitalizm gelmiş geçmiş sistemlerin en iyisi olarak tadından yenmez oluyor.

Serbest pazar” kavramını en sık Özal döneminde duymuştuk. Zehirlenip zehirlenmediği tartışma konusu olsa da, 24 Ocak kararlarının mimarı olduğu, “serbest pazar”ı baş tacı edişimizdeki payı reddedilemez.

Pazar serbest olunca, devlet “sosyal”likten çıkıyor, eli ekonomiden çekiliyor. Güzelliğin yolu “özel”likten geçiyor ve elde avuçta ne varsa hoyratça özelleştiriliyor. Ne Sümerbank kalıyor, ne Şeker Fabrikaları, ne Tekel, ne de ilkokuldan üniversiteye ücretsiz eğitim…

Pazar” liberalizmin canı ciğeri, ama onu kutsayanlar muhafazakâr! Özal muhafazakârdı, onunla aynı dönemde hüküm süren, Avrupa’nın seçimle gelen ilk kadın başbakanı Thatcher muhafazakâr… Thatcher gibi üç kez üst üste seçim kazanan Erdoğan muhafazakâr, 2010’da 18 yıl aradan sonra Muhafazakâr Parti’yi iktidara taşıyanCameron da muhafazakâr…

Liberal-muhafazakârlar! Oksimoron gibi, ama hayatın küresel gerçeği işte… Bedenlerin kapandıkça, ekonominin açıldıkça güzelleştiğine inanıyorlar. Saçımızı başımızı örtelim, kimse görmesin; fabrikalarımızı tarlalarımızı açalım isteyen girsin çıksın!

Olmuyor işte; ekonomik altyapıyı son kertede belirleyici ilan eden kaba saba sakallı adam haklı çıkıyor. Ekonomide açılıp saçıldıkça, özelleştirmelerle devleti sosyalinden soydukça, örtüp durduğumuz bedenler de soyunuyor.

Fabrikalar özelleşince güzel, hastaneler, okullar özel olunca… Anaokulları özel, ilkokullar özel, ortaokul liseler özel… İlle de üniversiteler! Devlet elinde kalanların da harçları “özel”, güzel!

Geçen hafta, Independent gazetesi Birleşik Krallık’ta “SponsorAScholar” (Bir Öğrenciye Sponsor Ol) adlı siteyi deşifre ederek önemli bir yaraya neşter attı. Site kadın öğrencilerin zengin adamlara verecekleri seks hizmeti karşılığı üniversite ücretlerinin yüzde 100’ünün karşılanmasını organize ediyor.

Neşter atılınca görüldü ki, kapitalizmin kalbi Britanya’da da, ekonomiyi özelleştire güzelleştire, iş olanakları aslanın ağzından midesine indirilince, yüksek üniversite ücretlerini ödemekte zorlanan kadın öğrenciler, artık garsonlukla falan da durumu kurtaramadıklarından, sırf eğitimlerini finanse etmek için seks endüstrisine yönelmişler.     

Üniversite ücretlerini ödemek için bedenlerini kullanmaya başlayan öğrencilerin sayısı son bir yılda ikiye katlanmış.Prof. Roberts, doğrudan seks endüstrisinden üniversitelere kurum başına yıllık ortalama 600 bin ila 3 milyonsterlin girdiğini söylüyor. Profesöre göre, mali açıdan korumasız ve ağır borç yükü altındaki öğrenciler üzerinden seks endüstrisi ve yüksek eğitim ekonomisi büyük oranda iç içe geçmiş.  

Son günlerde, güneşi batmayan ülkenin serbest pazar eliyle güzelleştirilen kapitalizminin bu tablosu üzerine epey araştırma ve veri yayınlandı.

Fahişelik tarihin en eski mesleğidir, denir. Ancak, İngiliz Fahişeler Kolektifi’nin “yardım hattı”na öğrencilerden gelen telefonların son yılda iki kat artması, her dört öğrenciden birinin seks endüstrisinde çalışarak okul ücretini ödeyen birini tanıyor olması, öğrencilerin yüzde 16’sının okuyabilmek için bu işi düşünür olması epey yeni bir durum.

Bu da “serbest beden ekonomisi” olsa gerek, serbest pazarın sonuçlarından biri…

Bizde durum nedir acaba?