Hani, özel hastaneler, baktığı her hasta, yaptığı her işlem için hem Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan,  SGK’dan yani… Hem de vatandaştan

Hani, özel hastaneler, baktığı her hasta, yaptığı her işlem için hem Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan,  SGK’dan yani… Hem de vatandaştan para alacak.
Vatandaştan alınan “ilave ücret” hastanenin kalitesine göre değişecek… A sınıfı hastaneler yüzde yetmiş... B’ler altmış, C’ler elli, D’ler kırk, E’ler otuz alacak.
SGK, sınıflandırma listesini yılbaşında yayınladı… Acıbadem, Memorial, Dünya Göz gibi büyük hastaneler A sınıfına giremedi… Öyle olunca da kıyamet koptu.
Çünkü… SGK’nın kriterlerine göre bütün dallarda anlaşma yapan genel hastaneler avantajlı… Kısmi anlaşma yapanlar ile zaten belli bir dalda hizmet veren branş hastaneleri ise dezavantajlıydı.
•••
SGK geçen hafta yeni bir liste yayınladı.
İlk listede B, C, D, E sınıfında yer alan otuz iki hastane ile ilk listede yer almayan beş hastane A sınıfına yükseldi.
Yalnız, bu sefer de… Branş hastaneleriyle kısmi sözleşme yapanlar avantajlı… Bütün dallarda anlaşma yapanlar dezavantajlı hale düştü.
Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Başkanı’na göre “zulüm” adres değiştirmiş, yeni listeyle… Branş hastanelerine yapılan “zulüm” kaldırılmış… Şimdi de genel hastanelere “zulmediliyor”muş.
Özel Hastaneler Platformu Derneği Başkanı da “Başından beri doğru uygulama değildir dedik ama bu liste de bizi haklı çıkardı. Yeni liste de içimize sinmedi” demiş.
Acıbadem Sağlık Grubu Başkanı ise “Bu sınıflandırma kalite sınıflandırması değildi. Bazı kurumlar bunu istismar etmeye kalktı” diye konuşmuş. “SGK ile birkaç branşta çalışanların puanlandırılması doğru değildi. Yeni uygulamada doğru olan yapılmıştır.”
•••
SGK hangi kriterleri kullanıp, listesini kaç kere yenilerse yenilesin… Ne şikâyetler, ne tartışmalar, ne de istismarlar biter. (Bu işin kendisi istismar zaten.)
Zaten sonunda olacak olan da şimdiden belli… Vatandaş ilave ücret ödemeye iyice alıştırılınca sınır mınır kalmaz… İsteyen hastane, yakaladığı hastadan koparabildiği kadar alır.
Benim asıl anlayamadığım özel hastanelerin bu parayı alma hakkını kendinde görmeleri.
Yok, hayır…
Sağlığın bir hak olduğundan, sağlık hizmetlerinin piyasa koşullarına terk edilemeyeceğinden, herkesin eşit ve ücretsiz sağlık hakkından bahsetmiyorum.
Girişimci, piyasacı zihniyetiyle de anlayamıyorum.
•••
Hani hep anlatırlar ya.
Sermayedar… Patron… Özel girişimci… Ne derseniz deyin.
Yatırım yapar… İş kurar… Üretimde bulunur… Ürettiğini piyasaya sürer… Rakiplerinden daha iyisini daha ucuza mal edip müşterilerine satabilirse kazançlı çıkar.
Parasını harcamak yerine yatırım yapmasının, risk almasının, piyasa koşullarında rekabet etmesinin mükâfatı kâr olarak geri döner.
Yok eğer, baştan akıllıca yatırım yapmamışsa…  Ürettiği malın maliyeti rakiplerinden daha pahalıysa… Ya da malını piyasada pazarlayamazsa zarar eder.
Piyasanın, bize anlatılan kuralları böyle değil midir?
•••
Peki şimdi sağlıktaki duruma bakalım.
Devlet vatandaştan sağlık primi topluyor… Vatandaşı özel hastaneye gönderiyor… Karşılığını da tıkır tıkır ödüyor.
İyi de… Bu işte girişimcilik, rekabet, risk nerde?
Başka hiçbir sektörde olmayan acayip avantajlı bir durum… “Müşteri” de, “pazar” da, ödeme de, kâr da daha baştan garanti… Üstelik de devlet güvenceli.
Ama bizim sağlık sermayesi bu kadarla da yetinmiyor… Üstüne bir de “ilave ücret” adı altında bıçak parası istiyor.
Sonra da kim ne kadar bıçak parası alacak kavgası yapıyor.
İnsaf yahu… İnsaf hakkaten…
Yoksa, şöyle mi demek gerekiyor; “Sermayenin düşkünü, bıçak parası ister kış günü.”