Google Play Store
App Store

Yüksek çözünürlüklü ve 4K çekimlerle konuya dair zor elde edilebilen en son görüntüleri çekerek insanların ve özellikle de inkârcıların bu görüntüleri yüksek kalitede izlemelerine olanak sağlanmış.

Şiddeti bitirmek isteyen buyursun
Dominion (Fotoğraf: IMDb)

Bhagavad Gita’dan “Bilinç bütün varlıkların acısını kalplerimizde hissedebilmemizdir” sözüyle başlamak istiyorum yazıma. Ve size bir hakikat söyleyeceğim; hayvanları ölüm kuyruklarından çıkaramadığımız sürece hiçbir ahenge dâhil olamayacak dünyamız.

İnsan, hayatını maddileştirmeye o kadar odaklanmış durumdaki kafasının bununla meşgul olmasından dolayı süregiden ebedi bir körlük ve düşüncesizlik içerisinde. Sahip olma olgusu tarafından belirsiz ve tanımlanamaz hale gelmiş durumda insan. Dante’nin dediği gibi “Nasıl bir alay edilecek şeydi bu yapılan, sahip olmak için yapılan bu savaş.” Gel gör ki, Leonardo Da Vinci’nin “Öyle bir zaman gelecek ki bugün insan katillerine baktığımız gözle yarın hayvan katillerine bakılacak” sözünün üzerinden bile 500 yıldan fazla geçti. O yüzden bugün popüler olandan değil esas olandan bahsedeceğiz.

ÜNLÜ İSİMLER

Belgeseller, büyük değişimlerin bireyden geniş kitlelere ulaşması için en iyi aracılardan biri. Bu bir güç ve bu güce “Earthlings” (2005) belgeseli ile şahit olmuştuk. Hayvan hakları ve veganizmin yayılmasına devasa katkı sağlayan Earthlings’in yaratıcılarından Shaun Monson’ın diğer bir belgeseli “Dominion”dan bahsedeceğim. Ve bir yandan da size “sonuna kadar izleyemeyeceksin” diyerek meydan okuyacağım. “Dominion” belgeseli tüm meseleyi güncellemiş bir çalışma aslında. Yüksek çözünürlüklü ve 4K çekimlerle konuya dair zor elde edilebilen en son görüntüleri çekerek insanların ve özellikle de inkârcıların bu görüntüleri yüksek kalitede izlemelerine olanak sağlanmış. Ve bu sahneler izlediğinde görüntülerin gerçekliğini reddetme olasılığı imkânsızlaştırılmış bir belgesel. Dominion ilk yayınlandığından itibaren çok ses getirmeye devam etti, çeşitli ülkelerde sırayla gösterimleri yapıldı ve hâlâ internet üzerinden rahatlıkla ulaşılabilir durumda. Hakkında bu kadar konuşulmasının sebeplerinden biri de mutlaka filmin seslendirici kadrosunda yer alan Joaquin Phoenix, Rooney Mara, Sadie Sink, Kat Von D ve Sia gibi birbirinden ünlü vegan isimlerin olması.

HOMOSANTRİKLERE MEYDAN OKUYAN

“Dominion” Chris Delforce tarafından yazılan ve yönetilen bir vegan belgesel filmi. Avusturalya’da çekilen ve küresel bir mesaj içeren bu belgeselde modern hayvan endüstrisinin karanlık altın çağının gizlenen gerçeklerini ortaya çıkarmak için çok ciddi, riskli ve tehlikeli bir uğraş verilmiş. Belgeseldeki görüntüler için dronelar, gizli ve el kameraları kullanılmış. İki saatlik süresi boyunca hayvanlara endüstri içerisinde nasıl davranıldığı en akıl alınamayacak şekilde, en rahatsız edici şekilde gösterilmiş. Görüntülerin hepsi yeni, yani daha önce izlediklerinizden değil. Ve bu taze elde edilen görüntülerde insanlığın hayvanlar üzerindeki egemenliğinin ahlak ve geçerliliği sorgulanmış. Ve dolayısıyla homosantriklere meydan okunmuş. Hayvan endüstrisinin derinlerine sert bir dalış yapan film temel olarak yiyecek için kullanılan hayvanlara odaklanırken, aynı zamanda hayvanların, giyim, eğlence ve deneyler de dâhil olmak üzere insanlar tarafından sömürüldüğü ve istismar edildiği tüm diğer yolları da gözler önüne sermiş. Bizlerden gizlenen hayvan sömürü sanayisinin korkunç ölçeğini ortaya çıkarırken, kurbanların bazı bireysel hikâyelerine de odaklanmış. İnsanların kendilerinden aşağı olarak gördükleri hayvanları ve onları istismar etmek için kullanılan yanlışları ahlaki açıdan sorgulamaya yönlendirmiş.

2024’E GİRMEDEN

Yönetmen, eti, derisi için yetiştirilen hayvanlara odaklanırken de, insanları eğlendirmek için dövülerek ve zorlanarak oyun/numara öğrenmeleri için zorlanan hayvanlara odaklanırken de, hiçbir şekilde hiçbir şeyi açık ve net olarak göstermekten çekinmemiş ve kamerasını o andan uzaklaştırmamış. O yüzden sahnelerin çoğunda kan var, çamur içinde üst üste sıkışmış sakat canlılar var, acı içinde inleyen nefesler var. Seyirciyi olaylarla ilişkilendirebilme gücüne sahip olan belgeselde, sahneleri izleyen kişi, o ürünleri giyen, yiyen veya eğlence sektöründe izleyici olan kişi olabiliyor. Kendini büyük yanlışın parçası olarak bulunca da kendini sorgulamaya başlıyor. İşte bütün mesele de bu sorgulamanın başlaması zaten. Hayvan hakları hareketinin neden günümüzün en önemli hareketlerinden olduğunu ve neden büyük bir hızla genişlediğini merak edenler için birebir.

Richard Dawkins’in bir sözü ile bitireyim yazımı “100 veya 200 yıl sonra bugünkü hayvanlara karşı davranış şekillerimizle dedelerimizin kölelere davranış şekillerine baktığımız gibi bakabiliriz.” Umarım 2024’e girmeden bu belgeseli izler ve hayatınızda temiz bir sayfa açarsınız. https://www.dominionmovement.com/