Nurcan Gökdemir

nurcangokdemir@birgun.net

BirGün Yazarı Timur Soykan’ın,  İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın rüşvet tarifesini yansıtan mektubunu haberleştirmesiyle yargıdaki çürüme tüm çıplaklığıyla görünür oldu. Hakim ve savcıların nakdi ve ayni yollarla zenginleştiği ve sistematik hale geldiği bilinen bu tezgahın sadece İstanbul’la sınırlı olmadığı da biliniyor.  

Paraya endekslenen adalet tüm toplumu yozlaştırırken siyasete endekslenmesiyle de etki alanını tüm yurttaşların hayatını etkileyecek kadar genişletiyor. Bunun iktidarın muhaliflerini susturmak, cezalandırmak için kullandığının örnekleri her gün kamuoyuna yansıyor. Gözaltılar, hukuki dayanağı olmayan hapis ve tazminat cezaları, uzun yıllara yayılan tutukluluklar, yayın yasakları…

Siyasileşen yargının cezalandırdığı isimler çeşitlenerek çığ gibi büyürken “değişmez sanık” her zaman legal zeminde siyaset yapan Kürt hareketinin aktörleri ve yasal parti oluşumları…

Ülkede yargının temel gündem maddesi olduğu günlerde bir siyasi parti, yargıya karşı koruma kalkanı oluşturmak için parti kongresini topladı. Parti kapatma konusundaki deneyimleri nedeniyle  tüzel kişiliğini, siyasetçilerini yeni partilerle yeni kadrolarla yedekleyerek yoluna devam etmeye çalışan Kürt partileri son olarak 15 Ekim günü kongre yaparak kapatma davası süren HDP’yi HEDEP ile yedekledi.

Bu kaygıya hak vermemek elde değil…  1990’da Halkın Emek Partisi (HEP) ile bir parti çatısı altında legal siyasete başlayan başlayan Kürt Hareketi,  Demokrasi Partisi (DEP), Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSP), son olarak da Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) ismiyle yoluna devam ediyor.

Bu partilerden Halkın Emek Partisi 1993’te, Özgürlük ve Demokrasi Partisi de 1994’de kapatıldı. 2003’te Halkın Demokrasi Partisi,  2009’da da Demokratik Toplum Partisi kapatıldı. Arada kapatma davası açıldığı için kendini feshedenler de oldu. Şimdi de HDP ile ilgili karar bekleniyor.

DOSYA BEKLETİLİYOR

14/28 Mayıs seçimlerinden önce karar aşamasına geldiği bilinen kapatma davası bir türlü sonuçlanmadı.  AKP’nin, “HDP’yi terbiye etmek, mümkünse desteğini almak” için davayı askıda bıraktığı görüşleri dillendirilirken ülke seçime gitti. Seçim sonrası de artık usul açısından bir engel kalmadığı bilinen davadan yine karar çıkmadı. Bu kez de dosyanın yerel seçim hesapları nedeniyle bekletildiği konuşuluyor.

2019 seçimlerindeki desteği ile muhalefet partilerine kazandıran Kürt hareketi bu seçimin de anahtarı. AKP’nin yerel seçimde umduğu desteği alamaması durumunda, genel seçimde olduğu gibi terör kozunu kullanarak yeni partiyi de kriminalize edeceği, toplumda yaratacağı kamplaşmadan yararlanarak seçim başarısını yakalamaya çalışacağı kulislere yansıyor.

Ancak Kürt hareketi, AKP ile ortaklaşma konusunda da deneyimli, çözüm sürecinde yaşananlar kötü bir tecrübe olarak hafızalarda duruyor.

Bu nedenle iktidar karşıtlığını koruyarak Üçüncü Yolu açmak ya da tek başına hareket etmek temel strateji olarak öne çıkıyor.

SİYASET ISRARI

Kapatma davaları ile başa çıkma konusunda deneyim sahibi olan bu siyasi oluşum artık “Bu tehdit yokmuş gibi” kendi gündemini belirleyerek ancak gerekli önlemleri de alarak daha etkili siyaset yapma kararlılığında. Gençlerden oluşan yeni kadroları yetiştirme, hatta HEDEP’in de yedeğini kurarak  legal zeminde siyaset ısrarı sürecek.  Belki siyaset sahnesinde Demokratik Halklar Partisi ismiyle yeni bir parti daha görebiliriz.

AKP’nin elinde kullanışlı bir aparata dönüşen yargı, diğer kararlarında olduğu gibi siyaset dizaynında aldığı kararlarla sadece saygınlığını ve güvenilirliğini yitiriyor. Siyaset yapmak isteyenler sarsılıyor ancak yoluna devam ediyor.