Şimdi biz başından bu yana dedik ya… Tam Gün asla sadece

Şimdi biz başından bu yana dedik ya…
Tam Gün asla sadece Tam Gün değildir… Bu Tam Gün Yasası’nı yalnız başına ele almak olmaz…
Meclis’te bekleyen Kamu Hastane Birlikleri Tasarısı’yla… Sağlıkta taşeronlaşmayla… Özel hastanelerdeki “ilave ücret”lerle… Sağlıkta özelleştirmeyle birlikte ele almak gerekir…
Amaç ne bıçak parasını ortadan kaldırmak… Ne de vatandaşın daha iyi hizmet almasını sağlamak...
Amaç; piyasalaşan sağlık hizmetlerinde hekimlerin pazarlık güçlerini kırmak, emeklerinin değerini ucuzlatmak... Onun için bu Yasa hekimlere hiçbir iyileştirme getirmez, diye...
•••
Türk Tabipleri Birliği (TTB) seçimlerine “Türkiye Hekim Platformu (THP)” adıyla katılan… Yandaş tabip odaları bir türlü inanmadı söylediklerimize.
Geçtiğimiz haziran ayında Sağlık Bakanı’yla görüşmüşler konuyu.
Sağlık Bakanı kalabalık bir bürokrat kadrosuyla katılmış toplantıya. THP’lilerin yasanın farklı yönlerindeki aksaklıkları ve düzeltme önerilerini dinleyip notlar almış.
22 Haziran 2009 tarihli Medimagazin dergisindeki köşesinde… THP’nin yöneticilerinden, Şanlıurfa Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Şahin Aksoy böyle anlatmıştı görüşmeyi.… “Sağlık Bakanı’yla 7 Saat” başlığıyla.
İş burada da bitmemişti…
Tasarı Meclis Sağlık Komisyonu’nda görüşülürken… “Ciddi ve makul bir muhatap olarak” THP de davet edilmiş, görüşlerini aktarmıştı milletvekillerine.
•••
Bir hafta sonraki yazısında “İyi haber gecikmedi.” diyordu Şahin Aksoy. “Sayın Bakan ve Müsteşarı Platform temsilcilerini arayarak beklentilerimizin önemli ölçüde karşılandığı haberini verdi. Tabii bu, THP yürütme kurulu üyesi olan birisi olarak beni çok memnun etti.”
“Meğer Bakanlık,” diye devam ediyordu, “TTB’nin bize sürekli söylediği gibi hiç kimseyi dinlemeyen insanlar topluluğu değilmiş.”
TTB böyleydi zaten… Hekim yararlarını ideolojik saplantılarına feda ediyordu… Hele bir “Karşıyız karşı her şeye karşı” ve “İstemezük!” tavırları vardı ki, söyledikleri “hak” bile olsa bu tavır yüzünden sonuç almak mümkün olmuyordu... “TTB’nin gittiği yol, yol değil”di.
Neyse ki “… artık ülkemiz hekimlerinin kendilerini daha iyi ifade edebileceği ve hak arama süreçlerini onlar adına doğru olarak yönetecek bir platform var”dı.
“Otoriteye itaat etmeyi zül saymayan” THP vardı.
•••
Peki sonra ne oldu, macera nasıl bitti dersiniz?...
Onu da “Bakanla 7 Saat Görüşüp Hiçbirşey Anlatamamak” başlıklı son yazıdan aktaralım.
“(Toplantıda) şahsının başında bulunduğu Bakanlığın sağlık politikalarına en ağır eleştirileri ben yönelttiğim halde (Sayın Bakan) bana ‘Sizi Bakanlığa alsak bizim ekibimize katılır mısınız?’ diye sormuş, müsteşar ve genel müdürüne benim irtibat telefon ve adreslerimi almaları ve mutlaka benimle kontakt kurmaları talimatını vermişti. Bunu anlattığım arkadaşlar, ‘Tipik siyasetçi taktiği, muhalifi ekibe alıp susturmak istemiş’ demişlerdi. … Arkadaşlar haklı çıktı, 6 ay oldu beni ne arayan var ne soran. Bunu, Bakanlığa gitme arzumdan dolayı değil, verilen sözün yerine getirilmemesini tespit adına yazdım. Tıpkı THP’na verilen sözlerin yerine getirilmediği gibi.
Kısacası, THP ve şahsım bu süreçte büyük bir hayal kırıklığına uğradı…
Meclisteki çoğunluklarına güvenerek, hiç kimseyi dinlemeden sağlık politikaları üretip hayata geçiren Sayın Sağlık Bakanına ve Sayın Başbakana da teessüf ediyorum.”
•••
İlahi Şahin Hoca… İlahi Başkan… Çok yaşa e mi?...
Nasıl derler?... Sen bizi güldürdün, Sayın Bakanı’n da seni güldürsün…
Bu arada THP’ye de geçmiş olsun… Çok çok geçmiş olsun.