Bir yandan Amerika’ya götürülen, 1.5 milyar dolarlık gökdelene dua eden 16 milyon liralık bütçenin boş konuşma üstadı vanası, bir yandan sokaklarda yatan, uygun fiyata ev bulup, yurt bulup barınamayan öğrenciler… Battı batıyor, gitti gidiyor, giderken bakalım bu canavar arkasında neler bırakıyor?

Amerika sokaklarında konvoylarla dütdüt dolaşmakla itibarımız neyse ki yerine geldi de keyfimiz yerine geldi. Ona da şükür. Her katıyla ayrı gurur duyuyorum o binanın da.

***


Giderayak yazılan kitaplar da gerçekten hoş bir dokunuş. Acaba kitapları kim yazdı diye düşünmeden edemiyorum. Buna ecnebiler “hayalet yazar” diyorlar. Kaç hayalet kaç paraya yazdı acaba hayalet kitapları? Kitap konusu önemli. Kitapsız kalmamak lazım.

Bir de işin tuhaf bir yanı var, sanki diğer yanları tuhaf değilmiş gibi New York’ta parkta medeni gibi yürüyüp, kendi memleketinde koruya moloz döken bir kafa. Sürekli yalan, sürekli dönüş, sürekli kandırılma, sürekli zarar, sürekli zarar, sürekli ziyan.

***

Sata sata satacak ne kaldı acaba ülkede? Şimdi hangi tohumumuzu bize yasaklayıp yurt dışından gelen hububat vergisini sıfıra çekeceğiz acaba? Bir ülkenin başına gelecek olayları zar atarak yönetsek, yemin ediyorum en azından 6’da bir düzgün bir şey olma ihtimali vardı. Tamam, savunma sanayimiz yılan. Akıyoruz çok şükür İHA’lar, SİHA’lar gerçekten de ateş ediyor ama bunun dışında ne var? Ha bir de 5 şirket, eş dost aşırı zengin oldu. Bilmemkimin yeğeni, berikinin çocuğu, hayatımızda göremeyeceğimiz lüksler içinde görgüsüz bir biçimde yaşıyor. Trafikte çakarlarla önümüze geçiyor, gerekirse keygine havaya ateş ediyor. İnanılmaz bir ayrıcalıklar ülkesi. Ayrıcalıklıysanız tabii, yoksa sıranın en arkasına alalım sizi.

***

Eğer radikal bir örgütün görevlisiyseniz, memleketimizde güzel güzel dükkân işletebilirsiniz, ama eğer sizi sevmeyenler varsa hakkınızdaki tüm delilsizliklere rağmen 1400 küsur gün içeride kalabilirsiniz. AİHM, AYM zaten sizin durumunuzda yok hükmünde oluyor. Her şeyin bir yolu bulunuyor. “Olduğu kadar”la idare edilen ülkeden de bu kadar.

Yeni bir gün doğacakken gerçekten de en karanlık günleri yaşıyoruz neredeyse. Ülke neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Köylüsü, öğrencisi, doktoru, memuru, çocuğu, genci, yaşlısı artık bıkmış durumda. Fanatik taraftarlardan ve güce tapanlardan başka bir destekçisi kalmamış iktidar, giderayak tüm tuşlara birden basıyor.

***

Adeta oyun oynamayı bilmeyen ve öğrenmek istemeyen bir çocuk gibi bu iktidar. Yıllarca adam kayırma konusunda çok iyi oldular, şimdi haklarını vermek lazım. Bir de sorumluluk almama konusunda çok iyiler. Yapılacak neredeyse bütün yanlışları, utanmazlıkları milletin gözünün içine baka baka yaptıkları, adaletsizliği bu kadar adaletli bir biçimde toplumun her kesimine ulaştırdıkları için de kendilerine teşekkür etmek lazım. Umarım bütün bu hatalardan ders çıkartılır. Artık en azından düzgün, işini yapan insana hasret kalmak bile bizim için büyük bir kazanım. 750 milyon dolarlık dinozor parkı yapıp, paraları çöpe atan belediye başkanlarının devri geçti. Şimdi sadece işini yapsa yeter günü.

***

Çalıyor ama çalışıyor devri de bitti, çünkü çalacak bir şey kalmadı. E, çalışmadıklarını da gördük. Artık pahalı saatleriyle, lüks arabalarıyla geldikleri gibi –toplumun desteğiyle gelmişlerdi, toplumun reddiyle de- gidecekler sanırım.

Daha fazla moralleri bozmaya gerek yok, kendimize iyi bakalım yeter.

Ülkenin bütün molozları ağır ağır dökülüyor önümüze.