AKP sözcüsü Ö. Çelik malûmu ilâm ederek; “Cumhurbaşkanımız talimatı verdi, yakın zamanda Meclis’e gelecek” dedi. Talimat verilen konu sosyal medya düzenlemesi. Bu konuda öyle bir çalışma yapıyor ki; “vatandaşımızı da koruyacak şekilde kapsamlı bir çerçeve” oluşacak. İnşallah!

“Vatandaşımızı da” derken kullanılan “da” bir başka malûmu ilâm eder gibi: Yani aslında kapsamlı çerçeve başkalarını (!) korumak için hazırlanıyor ama, bu arada “vatandaşı da” koruyacak!

Biliyorsunuz, Berat Albayrak’ın bebeklerinin doğumunu duyuran tivitine iğrenç tepkiler gelince, Erdoğan; “Bu millete, bu ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Onun için de bir an önce biz bunları parlamentomuza getirip bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını istiyoruz” demiş, ardından o tivitleri atanlar yakalanmış ve sosyal medyaya çekidüzen verme tartışmaları da başlamıştı.

Erdoğan’ın sözlerinin AKP tarafından “talimat” olarak alınması normal karşılanabilir, sonuçta genel başkanları, ondan talimat almayıp kimden alacaklar?

Ancak, medya da talimat almış gibi! İki gündür büyük bir şevkle sosyal medyanın denetiminin ve kimi kullanıcılara cezalar verilmesinin yalnızca Türkiye’ye özgü bir durum olmadığını, ABD’de ve yakın zamanda Almanya’da da benzer düzenlemeler yapıldığını anlatıp duruyorlar.

Almanların yüzde 78’i, günde ortalama 1 saat sosyal medya kullanıyor… Oradaki nefret söylemi, hakaret, tehdit unsurlarından dolayı da rahatsızlık var… Almanya 1 ay önce bir adım attı... Adalet Bakanlığı bunların cezasının ne olacağı üzerine çalışmalar yaptı... Daha önce sadece ölüm tehditleri cezalandırılıyordu ama artık bu kapsam genişledi… ‘Merkel meydanda taşlanmalı’ mesajı paylaşana 2000 Avro ceza verildi... Şimdi 3 yıla kadar hapis gündemde… Twitter ve Facebook bu kişilerin yakalanması için gerekli bilgiyi yetkililere vermek zorunda…

Bu haberlerin saat başı yinelenmesinin nedeni kamuoyunu gelecek yasayı kabule hazırlamak!

Sosyal medyanın kuralları olması ve nefret söylemi, hakaret, tehdit, cinsel taciz ifadelerine karşı önlemler alınması uzun süredir dünyanın pek çok yerinde gazetecilerin de talebi. Özellikle kadın gazetecilere dönük saldırılar, eleştirel haberleriyle öne çıkanların önce sanal ortamlarda linç edilip ardından fiziki saldırılara uğraması ifade özgürlüğü açısından vahim sonuçlara yol açıyor.

Almanya’da sosyal medyadan yayılan nefret söylemi ve tehditlerin yüzde 80’den fazlası aşırı sağdan geliyor. Ceza verilmesi söz konusu olduğunda devreye “talimatla çalışmayan” mahkemeler giriyor. İfade özgürlüğü konusunda son derece titiz bir kamuoyunun dikkatle izlediği yargı süreçlerinin ardından yaptırım uygulanıyor.

RTÜK gibi “bağımsız” kurumların talimat kabul ettiği, medyanın ve savcıların iki dudak arasından çıkan bir sözle harekete geçtiği yerde, yapılacak düzenlemenin kimi ve neyi koruyacağı, “vatandaşı da” koruyup korumayacağı ortada!

Sosyal medya platformlarını en yaygın kullanan partilerin başında yüzde 36,5 ile AKP ve yüzde 28,3’le MHP olduğuna göre, bu partilerin sosyal medyayı sevmedikleri söylenemez. Sevmedikleri, sosyali ve sosyal olmayanı ile, talimat dinlemeyen medya!

RTÜK’ün Halk TV ve Tele 1’e verdiği cezalar, Basın İlan Kurumu’nun ilan yasağı koyduğu gazeteler bunun göstergesi.

İfade Özgürlüğü Derneği’nin, 2019 sonu itibarıyla Türkiye’den 408 bin 494 web sitesinin erişime engellendiğini saptayan EngelliWeb 2019 Raporu da gösteriyor ki, sosyal medyaya yaptırımda pek sorun yaşanmamış.

Sosyal medya ile ilgili problemler olduğu kesin. Ancak şu da kesin ki yasaklar çözüm değil ve talimat dinlemeden yazanlar hep olacak!