Hani şu Tam Gün Yasa Tasarısı… Epey bir memleket meselesi oldu da… Sonunda önceki hafta Meclis’te kabul edildi. Cumhurbaşkanı

=
Hani şu Tam Gün Yasa Tasarısı… Epey bir memleket meselesi oldu da… Sonunda önceki hafta Meclis’te kabul edildi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, on beş günlük inceleme süresini doldurmadan… TTB’nin değerlendirmesini almaya da gerek görmeden… Geçtiğimiz cuma günü onayladı.
Böylece sonunda artık yasalaşmış, mevzuu da kapanmış oldu… Benim de devam ettirmeye niyetim yok da… Bu süreçte anlayamadığım şeyler oldu… Onları yazmadan edemedim.
•••
Başbakan, daha en başta… “Vatandaş hastaneye gidiyor, doktor bulamıyor. Çünkü doktor muayenehanesinde. Bu Yasa çıktıktan sonra böyle olmayacak.” demişti…
Şimdi bir kere… Kamuda çalışan doktorların büyük çoğunluğu, yüzde seksen beşi, zaten şu anda da tam gün statüsünde çalışıyorlar… O açıdan değişen bir şey yok.
Part-time çalışan yüzde on beşe gelince… O da iki çeşit.
Kelimenin gerçek anlamındaki part-time (yarım zamanlı) çalışma tıp fakültelerinde uygulanıyor. Part-time’cı öğretim üyeleri sabahtan öğlene kadar çalışıyorlar hastanede… Bundan sonra bütün gün çalışacaklar.
Başbakan’ın sözü o anlamda doğru da...
Hekimlerin çoğunluğunun çalıştığı devlet hastanelerine gelince…
Normalde bütün memurlar günde sekiz saat çalışırlar ya… Sağlıkçıların mesaisi günde dokuz saattir… Part-time çalışan doktorlar ise sadece bir saat eksik çalışırlar. Full-time’cılar mesailerini akşam beşte tamamlarken, part-time’cılar dörtte bitirir, o kadar.
Üstelik de… Şimdi yeni yasayla bütün sağlıkçıların çalışma saatleri diğer memurlarla eşitleniyor; sekiz saate iniyor. Yani artık bütün doktorlar saat dörtte çıkacak hastaneden.
O zaman Tam Gün’den sonra ne değişecek?
Onu anlayamadım.
•••
Başbakan, gene… Tam Gün Yasası’na bu haliyle karşı çıkan doktorlara “Ben de vatandaşım, bana da kartvizit verdiniz. Beni de muayenehanenize çağırdınız. Muayenehanenize geldim, özel muayene bedelini ödedim, ondan sonra da tekrar bana hastaneyi adres gösterdiniz. Ben damdan düşenim.” demiş.
Kim yapmışsa fevkâlâde ayıp yapmış da… Olay ne zaman olmuş?... Başbakan’a kartvizitini veren doktor kimmiş, neymiş, kimlerdenmiş?... Şimdilerde nerelerde, hangi görevdeymiş?
Onu da anlayamadım.
•••
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sonra.
Tam Gün Yasası’nı savunurken… Sürekli olarak şu muayenehane-hastane bağlantısı meselesini gündeme getirdi.
CNN’de katıldığı Başkent Kulisi’nde “eskiden SSK hastanelerinde hiç kimse bıçak parası vermeden ameliyat olamazdı” dedi, hatta… İnsaf ve izan sınırlarını aşarak.
Murat Yetkin Radikal’de yazdı… Kendinden de bahsetmiş o arada.
Erzurum’da, Atatürk Üniversitesi’nde çalışırken… 28 Şubat’ta… Siyasi görüşleri nedeniyle baskı görmüş de, üniversiteden ayrılıp muayenehane açmış…
Ortada bir yanlışlık olmalı…
Bakan Bey’in değişik web sitelerindeki biyografilerine baktım.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 1984’te bitirmiş. Meslek hayatının neredeyse tamamı da aynı fakültede geçmiş. 1994’te doçent, 1999’da profesör olmuş. 1994-2000 yılları arasında Başhekim Yardımcılığı, 1997-2000 yılları arasında da Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde Müdür Yardımcılığı yapmış.
Bu durumda 28 Şubat günlerinde üniversiteden ayrılmış olması pek mümkün görünmüyor… Bakan Bey bir yandan üniversitede çalışırken bir yandan da muayenehanecilik yapmış olmalı.
Şimdilerin sıkı Tam Gün’cüsü Sağlık Bakanı Recep Akdağ… Muayenehaneciliği neredeyse sağlıktaki bütün melanetlerin müsebbibi gören, gösteren Recep Akdağ… Siyasete girmeden önce, hekimlik yaparken yani… Tam Gün’cü değil miymiş, yoksa?
İşte bir de bunu anlayamadım.