“True Detective”in 4’üncü sezonunun doğaüstü öğeleri, dizinin temel suç draması öğeleriyle ne şekilde entegre edilecek ve izleyiciyi mistisizmin içine çekerken ne derece gerçeklikle sınırlı kalan bir hikâyeye evrilecek hep birlikte izleyip göreceğiz.

True Detective ve kar sessizliği
Fotoğraf: IMDb

Bundan on sene önce üzerimizde büyük etki yaratan bir dizi ile tanıştık. HBO yapımı bir televizyon dizisi olan “True Detective”. Ardından gelen iki sezon, bağımsız hikâyeler, farklı karakterler ve oyuncular içermiş olsa da, dizinin ilk sezonunda oturtmuş olduğu felsefi derinlikleri devam ettirdiler. Ve insan doğası, ahlaki çatışma, karanlık geçmişler ve karmaşık ilişkiler gibi konulara odaklandılar. Nihayetinde bu üç sezon da, kendilerini çepeçevre saran aynı atmosferi oluşturdular. Bu hafta bu etkileyici antoloji dizisinin dördüncü sezonunun ilk bölümü HBO’da yayınlandı. Dördüncü sezona geçmeden önce tam da bu atmosferden biraz bahsetmeliyiz.

ATMOSFERİN GÖRÜNMEZ BAĞI

Sezonlar arasındaki görünmez bağdan bahsetmek için her şeyden önce dizinin temel çekiciliğini oluşturan ilk sezonunun başkarakterleri Rust Cohle ve Martin Hart’a bakmak gerek. Karakter odaklı bir hikâye sunan bu suç draması, ilk sezon boyunca bir seri cinayeti çözmeye çalışırken, kendi içsel çatışmalarıyla yüzleşen ve evrim geçiren bu ikilinin karmaşıklığı çok sevilmişti. Rust Cohle'un (Matthew McConaughey) filozofik düşünceleri ile Martin Hart'ın (Woody Harrelson) daha geleneksel bakış açısı arasındaki çatışma, dizinin temel dinamiklerinden biri olmuştu. Ve özellikle Rust Cohle'un nihilist ve metafiziksel söylemleri üzerinden ilk sezonun felsefi yönleri derinlik kazanmıştı. Rust Cohle karakterinin dünyanın doğasını sorgular ve varoluşun anlamını araştırır oluşu, seyirciyi insanlığın içsel karanlıklarıyla yüzleşir hale sokmuştu. Ve onun filozofik monologları, dizinin izleyicisine derin düşünce ve tartışma fırsatları sunmaya, katkıda bulunmuştu. Cohle'un bakış açısında genel olarak, zaman, boşluk, kader ve insan davranışları gibi konuları yer alıyordu.

KOYU FANLAR

Yeni sezonun ilk bölümünde, uzun kış gecesi Alaska'nın Ennis kasabasına çöktüğünde, Tsalal Arktik Araştırma İstasyonu'nu işleten sekiz bilim insanı hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboluyor. Olayı çözmek için dedektif Liz Danvers (Jodie Foster) ve Evangeline Navarro (Reis) kendi içlerinde taşıdıkları karanlıkla yüzleşmek ve sonsuz buzun altında yatan lanetli gerçekleri araştırmak zorunda kalıyorlar. (Bu arada, Ennis, dizi için yaratılmış tamamen kurgusal bir Alaska yerleşim yeri.) İlkinin yeri ayrı olmak kaydıyla toplamda muhteşem üç sezondan sonra bu bölümün iyi bir başlangıç yaptığını ve ilk sezon ile ilk kez inceden bir bağ kurduğunu düşünüyorum. Kısacası arkadaşlar elimizde gene bir kazanan var! Yeni bölümü izleyen çok sayıda sinema ve televizyon yazarı yaptıkları yorumlarla True Detective'in yeni bir rekora imza atmasını sağladı diyebilirim. Sadece yayınlandığı gün HBO üzerinden bile 2 milyon kişi izledi dizinin ilk bölümünü. Ama gel gör ki dördüncü sezonun ilk bölümü, True Detective’in koyu fanlarını, doğaüstü unsurları öne çeken ilk bölümünden sonra oldukça kızdırmış. Dizinin çok sıkı bir hayranı olan ben ise neye kızdıklarını anlıyor ama bu olumsuz yaklaşımlarına katılmıyorum.

DOĞAÜSTÜ UNSURLAR

Evet, "True Detective" dizisi, genellikle gerçekçi ve film-noir tonuyla bilinir. Ancak, Rust Cohle karakterinin, metafiziksel düşünceleri ve bazı doğaüstü unsurları içeren bir hikâye örgüsü sunarak, dizinin ilk sezonunda gizemli ve mistik bir atmosfer yaratmış olduğunu unutmamalısınız. İlk sezonun, ”Carcosa" ve "Sarı Kral" gibi sembolik ve esrarengiz unsurlar etrafında dönmüş olduğunu hatırlatmak isterim. Karakterler, bir dizi karmaşık ritüel cinayeti çözmeye çalışırken doğaüstü veya metafiziksel unsurların varlığını öne süren bir hikâye anlatmışlardı. Rust’ın araştırması sırasında ortaya çıkan Carcosa, bir tür ritüel cinayetleri ve doğaüstü bir varlık olan "Sarı Kral" ile ilişkiliydi, mistik ve metafiziksel bir atmosfer yaratarak dizinin ilerleyen bölümlerinde cinayetlerin arkasındaki büyük resmi ifade eden bir sembol olarak kullanılmıştı. Bu semboller, dizinin hikâyesine derinlik katmanın yanı sıra,"Carcosa" ve "Sarı Kral," ilk sezonun atmosferini ve tonunu belirleyen önemli unsurlardı ve izleyicilerin dizinin gizemli ve karmaşık dünyasına dalmalarını sağlamışlardı. Kısacası hikâye bir olayın izini sürerken, zaman ve uzayın sınırlarını zorlayan bir deneyim yaşatmıştı hepimize. Diziyi daha karmaşık ve gizemli kılan bu doğaüstü unsurlar, genel olarak gerçekçi bir ton benimseyen hikâyenin içinde öğütülmüş ve fantastik öğeler sınırlı bir şekilde kullanılmıştı. Dördüncü sezonun doğaüstü öğelerini ilk bölümden daha yoğun bir şekilde vermesinin tepki çekmesini tam de bu noktada garipsiyorum.

NİHİLİZM VE İNSAN DOĞASI

Dördüncü sezonun doğaüstü öğeleri, dizinin temel suç draması öğeleriyle ne şekilde entegre edilecek ve izleyiciyi mistisizmin içine çekerken ne derece gerçeklikle sınırlı kalan bir hikâyeye evrilecek hep birlikte izleyip göreceğiz. Asıl olan, “True Detective" dizisine derinlik katan ve temelde beklediğimiz felsefi temaları sağlaması bizler için yeterli olmalı.

O yüzden her sezon olduğu gibi bu sezonda da teste sokmamız gerekenler şunlar. ‘Varoluşun Anlamı’ ile insanın yerinin evrende ve varoluşsal konularda ne sıklıkla ele alındığı. ‘Nihilizm ve İnsan Doğası’nın karmaşıklığına odaklanıp odaklanmadığı. ‘Zamanın Anlamı ve Döngüselliği’ üzerine düşünceye daldığı anlarda yaşamın bir tür tekrardan ibaret olduğunu savunur oluşu. ‘Ahlaki Çatışmalar’ın derinlemesine keşfi. ‘Kader ve Özgür İrade’ konularını sıklıkla işleyerek karakterlerin geçmişleri, şu anki durumları ve gelecekleri arasındaki ilişkiler ile bu kavramları sorgulamaya yönlendirmesi. Bunlar yerli yerindeyse, işte o zaman halis bir True Detective sezonuyla daha karşı karşıya olduğunuza emin olabilirsiniz. Meksikalı yönetmen Issa López’in yönetmenlik başarısını, dondurucu soğukta kar altında çekilen dizinin prodüksiyon becerilerini, dedektif karakterlerin diziye uyumunu ve oyunculukları da, dizinin 18 Şubat’ta yayınlanacak altıncı ve son bölümünden sonra mutlaka konuşuruz. True Detective ve yeni Netflix dizisi Kübra ile ilgili söyleyeceklerimi pazar günleri BirGün TV YouTube kanalında yayınlanan “İyi Seyirler” programının son bölümünde izleyebilirsiniz.