BİRİNCİ KURŞUNUN ZEHRİ

            “İşte, zayıf bir devlet karşısında insanlara menfaatler, imtiyazlar bahşeden bu Levantenizm cereyanının, Frenk taklitçiliğinin tesiri altında Osmanlı İmparatorluğu'nun o eski sadık tebaası, bütün o Museviler, Rumlar, Ermeniler, Türklerle, Türk lisanıyla, Türk ananesiyle alakalarını kestiler ve karmakarışık, lisansız, milliyetsiz, vatansız, imansız bir yabancı karması, bir koloni teşkil ettiler. Bunların Türk tebaası olduklarını anlamaya imkan yoktur.” (“Türkleşmek Mecburiyeti”, Necmettin Sadak, Akşam, 30 Nisan 1925)

            “Öz Türkler iktisadi, toplumsal, siyasi sahalarda hakim oluncaya kadar inkılabın ıstırap çekeceğinde şüphe edilmemelidir. Mutlak Türk hakimiyeti bu vatanın üstünde bir kartal kanadı gibi gerilmelidir.

            ...Dost da düşman da bilmelidir ki, kimsenin gözü tutmadığı bir süprüntücü, öz Türk ise, bu memlekette o ırktan olmayanların üstündedir. Irkımızdan olanın yırtık çarığı yabancı taçların üstündedir.

            ...Bu memlekette her iş öz Türkündür. Bu memleketin her şeyi Türkündür; iş onundur, çiftçilik onundur, ticaret onundur, sanayi onundur, bütün varlıklar onundur; onun olacaktır. Türkiye'nin mukadderatında öz Türkün düşünceleri ve yalnız onun menfaatleri düzenleyici olacaktır.” (“Öz Türkler Hakimiyeti”, Mahmut Esat Bozkurt, Halk Dostu, 31 Aralık 1930)

            Bu Ermeni Ermeniliğini bilmiyor! Öyle 'Türklüğe hakaret' falan! Burası Türkiye, burda herkes kendini bilecek! Jandarma, polis, biz her şeyi ayarladık aslanım, hepsi bizim yanımızda. Bak, komutanlarımız adamın mahkemesine bile gidip tepkiyi koyuyor. Ülke de bizim, mahkeme de bizim ulan!

            İKİNCİ KURŞUNUN DERİNLİĞİ 

            “Bu kadar felaketlerden sonra harap ve fakir kalınca bir de koca bir iftiraya maruz kalır. Saray ve Babıali efendileri, Levantenler ve onlarla beraber bütün Avrupa Türk'ün medeni kabiliyeti olmadığını iddiaya cüret ederler... Fakat insaf! Dünyanın ruhen ve kalben en medeni insanı olan Türk, takip edilen gayri milli siyaset dolayısıyla bir an rahat bırakıldı mı?

            Henüz sabanına yapışan Türk gencine rahatça tarlasını sürmek, henüz nişanlanan Türk gencine huzurla aile ocağını kurmak nasip oldu mu? Türk omzunda silah çöllerde, dağlarda gayri tabii bir teşekkül olan Osmanlı İmparatorluğu sınırlarında bekçilik ederken Türk olmayan Müslim ve gayrimüslim sadık tebaa (!) rahatça işleriyle, güçleriyle meşgul olup semiriyorlar ve böylece bizi içimizden vuran bir Yunanistan, bir Sırbistan, bir Bulgaristan, bir Arabistan... vs. gibi düşman teşekküllerin temellerini kuruyorlardı.” (“Milli Siyaset”, Zeki Mesut Alsan, Hakimiyeti Milliye, 24  Ekim 1927)

            Sakın korkma aslanım, biz her şeyi hallettik. Bu adam ne zaman gelir, ne zaman gider, yanında kimse olur mu,  hepsini tek tek çıkardık. Senin tek yapacağın, bu vatan haininin arkasından yaklaşıp...

            ÜÇÜNCÜ KURŞUNUN YOLU 

            “Türk elinde milli birlik, gerek milli ve gerek toplumsal safhaları itibariyle henüz arzu edilen şekilde gerçekleşmiş değildir. Memleketin bazı noktalarında henüz yabancı diller konuşan, yabancı milliyet etiketlerine nispet iddia eden camialar vardır. Bu camialar normal zamanlarda ayrılık ve hususiyetlerini hissettirmezlerse de herhangi siyasi ve toplumsal bir buhran esnasında derhal olumsuz bir rol almaya eğilim gösterirler. İmparatorluğun senelerce süren parçalanma ve tasfiyesinden sonra bugünkü Türkiye'de toplanan nüfus, milli birlik ve ruh bakımından hakikaten işlenmeye ve baştan başa gerek lisan, gerek toplumsal ve iktisadi hayat tarzları itibariyle ciddi bir surette incelenmeye muhtaçtır.” (“Milli Tecanüs”, Zeki Mesut Alsan, Hakimiyeti Milliye, 27 Ocak 1931)

            Git, sık kafasına! Bu adamlarda silah falan olmaz zaten, neylerine güveniyorlarsa... Kahraman olacaksın aslan parçası! Bak, Mehmet Ali Ağca reisten bile daha meşhur olacaksın! Herkes seni bayraklarla karşılayacak. Burası Türkiye! Burda herkes haddini bilecek!

            CUMHURİYET'İN İKİNCİ YÜZYILI 

            “Görülüyor ki milliyetçiliğimizde Frenklerin şovenizm dedikleri aşırılık yoktur. Düzgün, pek normal bir milliyetçiliktir. Böyle olduğu için de yaratıcıdır. Türk ulusunun şu son 10-12 yılda yarattıklarını bir göz önüne getirirseniz sözümün doğruluğuna inanırsınız.” (“Bizim Milliyetçiliğimiz”, Kazım Nami Duru, Cumhuriyet, 21 Mart 1935)

            “Davamızın tereddüt edecek tarafı yoktur. Her türlü enternasyonal dalgalarına karşı kendi nasyonal'imizi müdafaa edeceğiz.” (“Ayar Noktası”, Falih Rıfkı Atay, Ulus, 25 Mart 1937)