"Memlekette onca şey olup bitiyor, sen nelerden bahsediyorsun" diyebilecek okurları saygıyla karşılıyorum.

“Memlekette onca şey olup bitiyor, sen nelerden bahsediyorsun” diyebilecek okurları saygıyla karşılıyorum. Önce Çin, şimdi Ordu’da bir kongre peşindeyim. Siz bu yazıyı okurken, ben yağmur duasında olacağım; yağmur yağsın diye değil yağmasın diye.

Karadeniz’in havası malum ve biz şimdi bu havada Avrupa Gazeteciler Birliği’nin (AEJ) 48. Kongresi’ni Ordu’da topluyoruz.

Ordu memleketin, Karadeniz’in en güzel kentlerinden biri. 30 ülkeden gelecek yaklaşık 100 kadar gazetecinin, şöyle hafif de olsa açık bir havada gezip görecekleri Ordu’ya aşık olmamaları olanaksız.

Yağmur yağmasın diye dua etmemiz bundan.

Türkiye’de gazetecilik örgütleri parası pulu olan, profesyonel elemanlar çalıştıran yapılar değil. En azından benim dahil olduklarım öyle. Birkaç arkadaş kaç zamandır uluslararası bir gazetecilik etkinliğini ülkemizde gerçekleştirmek için çırpınıp duruyoruz. Kolay iş değil.

Kongre haberini veren Medyatava, Türkiye’de 100 Avrupalı gazetecinin toplanmasını haber yaparken, “Bilin bakalım hangi kentte? Istanbul’da değil” demiş.

Bu çapta bir uluslararası toplantının Ordu’da yapılıyor olması pek merak konusu oluyor. Ben fındığın başkenti olarak tanınan Ordu’nun, ülkemizin en güzel kentlerinden biri olduğunu ve turizm alanında hak ettiğini alamadığını düşünenlerdenim. Bu yörenin denizi, koyları, hemen yanı başındaki dağlar ve yaylaları ve nefis yöresel yemekleri gereğince tanıtılabilse; Doğu Karadeniz’in dünyanın belli başlı turizm destinasyonlarından biri olması işten değil.

Ordu Belediyesi ve Başkan Seyit Torun bunun farkında. Bu farkındalıkla toplantımıza ev sahipliği yapıyorlar. Ordu Valiliği, Ordu Üniversitesi, Turizm Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Ünye Sanayi ve İşadamları Derneği (İstanbul)  ve THY katkıları için teşekkür borçlu olduğumuz kuruluşlar.

İnsan böyle uluslararası etkinlikler düzenlerken zamanın ve mesafenin göreceliliğinin farkına varıyor. Çarşamba Havaalanı’yla Ordu arasındaki 2 saatlik mesafe bize pek uzun gelmeyebilir, ama yabancı konukların gözünde büyüyor, hatta katılımlarını engelleyebiliyor. Bu tepkiler, eğer turizm alanında ciddi hedefler varsa, Ordu-Giresun arasına bir havaalanının şart olduğunun göstergesi.  

İki günlük kongre boyunca; “İhtilaflı toplumların yakınlaştırılmasında medyanın ve turizmin rolü”nü, “Türkiye’nin Avrupa için bir yük mü, fırsat mı?” olduğunu, Avrupa’da ve Türkiye’de basın özgürlüğü durumunu ve gazeteciliğin geleceğini tartışacağız.

İyi ki, meslek örgütleri arasında bir dayanışma ağımız var. Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üzerimden büyük yük aldı. Onlara teşekkür ediyorum.

Joan Clos; artık İspanya’nın eski Türkiye ve Azerbaycan büyükelçisi dememiz gerek, eski Barcelona Belediye Başkanı ve İspanya eski Turizm ve Sanayi Bakanı, Birleşmiş Milletler Habitat Direktörlüğü’ne atanda. Olağanüstü sıkışık bir gündemi var. Onca yoğunluk içinde sabah gelip akşam dönerek, Ordu’daki panelimize katılıyor. Ona da büyük teşekkür borçluyuz.

Bu yazıyı hafta sonuna kadar izin talebi sayın. Genel Başkan Yardımcısı olduğum AEJ’nin kongresi nedeniyle bir iki yazı aksatabilirim.

Haftaya, yeniden seçilebilirsem AEJ Genel Başkan Yardımcısı olarak, seçilemezsem işleri azalmış düz bir gazeteci olarak, memleketin normal gündemiyle buluşuruz yine. Ne olur, kusura bakmayın!