Ben bunu bilir bunu söylerim; hiçbir şeyi yanlış kullanmayacaksın. Kendi uzuvlarını bile! Yanlış kullanımın bir faturası mutlaka oluyor.

Misal, köşe yazısında bir sözcüğü yanlış kullanıyorsunuz. Olur ya… Ama yok, okur affetmiyor; size ulaşıp başlıyor makaraya sarmaya: onu öyle demezler…

Aslında, bu tepkilere karşı bağışıklık geliştirmiştim. Ne de olsa iki kişi arasında olup bitiyor olay, “cehaletimiz” aleniyet kazanmıyor. Lakin şimdi “Dilin Kemiği” köşesi çıktı. Şair, yazar, Türkçe’nin ustası, insanın hası, yılların sosyalisti Attila Aşut abimiz yazıyor o köşeyi. “A”nın üstüne şapkasını koymayanı bile affetmiyor!

Şimdi, isminin önüne yazdığım sıfatları “bana dokunmasın” diye yapılmış bir tür yağcılık olarak düşünürseniz, o da sizin kötülüğünüz!

Başbakan’ın Suriye’ye ve medyaya ayar verdiği grup konuşması üzerine yazdığım yazıda “zımni” sözcüğünü yanlışlıkla “zımmi” olarak yazmışım. Sağ olsun, hemen aradı Attila Abi, “Bir daha yaparsan yakarım” havasında… “Ya abi, ben bilmez miyim; zımni ‘dolayısıyla’, ‘üstü kapalı olarak’ demek. Zımmi ise İslam devletinin egemenliğini kabul eden gayri-Müslimlere verilen ad. Hem ‘zımmi’yi, Başbakan’ın ağzından tırnak içinde yazmışım, belki de Başbakan yanlış kullanmıştır” falan dedim.

 

Yedi mi, bilmem. Ama bu seferlik yanlış sözcük kullanımı yüzünden “Dilin Kemiği”ne dolanmaktan kurtuldum.

 

Görmüşsünüzdür; “The Cemaat İran’a Karşı” manşetimizde, kutu içinde, birçok internet sitesinde yer alan “İran’da Gülen’e ait olduğu iddia edilen okul kapatıldı, 83 CIA ajanı yakalandı” iddiasını da aktardık. Zaman bir açıklamayla cezayı kesti bize! Dün medya sayfasından yanıt verdi arkadaşlar. Gazetecilik sicili pek parlak olmayan Zaman’ın cezası şöyle dursun, ama biz de kabul edelim ki o kutuyla interneti yanlış kullandık.

İnternet her dedikodunun önemli bir habermiş gibi pazarlandığı bir mecra. Oradaki iddiaların alınıp öylece yayınlanması da internetin tehlikeli ve yanlış kullanımlarındandır. Eleştirel aklı devreye sokmadan, sıklıkla eleştirdiğimiz bir hatayı yapıp, internet iddialarını gazeteye taşırsak, okur da bir ceza keser bize: Güven kaybı!

Bu “yanlış kullanım” konusuna daha önce girecektim; malum, Suriye öne çıktı.

Anımsayacaksınız; Yargıtay porno film sattığı için 1 yıl ceza verilen sanığın, CD’lerde “doğal olmayan yollardan yapılan cinsel davranış” saydığı oral ve anal seks görüntüleri olduğu için, daha ağır bir cezaya çarptırılmasına hükmetmişti. Devletin yüksek mahkemesinin mantığı şu; uzuvlarınızın bir doğal ve doğru kullanımı vardır; ağzınızla yer, ardınızla da yediğinizi defedersiniz. Organların bu işlevleri dışında, yanlış kullanımı cezalandırılır!

Konu değişik yönleriyle epey tartışıldı. Ancak, Yargıtay’ın bu “yanlış kullanıma ceza” kararının iktidarı da yakacağı fikrinin sahibi bir süre bizim gazetede köşe de yazan Tarık Şengül.

Tarık’ın mantığı net: “Oral yoldan beslenir, anal yoldan da atarız. Yargıtay bu organların ‘yanlış kullanımını’ seyredenleri bile cezalandırıyor. Ağzın beslenme için kullanılamaması da doğru kullanılmaması demektir. TÜİK verileriyle yüz binlerce insanın açlık sınırında olduğu ülkede, ağızlar beslenmek için kullanılamıyor demektir ve bunu öylece seyreden iktidar da cezalandırılmalıdır.

Vallahi benim aklıma yattı. Aklıma yatınca da iktidarın yanlış kullanımlarının listesini çıkardım. Uuuuuuf, değil bu köşe, gazetenin sayfaları yetmez o listeyi yayınlamaya.

Listenin başında “torba” var, onu söyleyeyim. İçine her şeyin doldurulabileceğiniz, ama yasa ve anayasa maddeleri doldurmayacağınız torbaya, geçen gün TBMM’de bir gece yarısı operasyonu ile linyit sahalarının özelleştirilmesi de konuldu. Torbanın bu yanlış, hatta kötüye kullanımı yüzünden, enerji güvenliğimiz tehlikeye giriyor; tüm vatandaşlar cezalandırılmış oluyor.

Vatandaşları, organlarını yanlış kullandı diye bile cezalandıran bir iktidar var. İktidarın yanlış kullanımlarını cezalandırmamak da vatandaşlara kalıyor!