Yardımcı Ders Kitabı 101: Fizik, evrenin şiiridir!
Richard Feynman. (Fotoğraf: Wikimedia)

DERSİMİZ Fizik

KONUMUZ Olasılıklar

Bu dersin adı Ekonomi Dersi de olabilirdi, ekonomist olduğumdan değil, ekonomiyi bildiğimden de değil, ama işte tam da bu nedenlerle ben de ekonomi dersi verebilirim! Ekonomiye Giriş 101 dersi almıştım üniversitede, bir istatistik bir de ekonomi dersinden nasıl zorlanmıştım, hâlâ rüyalarıma girer, 40 yılı geçti! Diyeceğim memlekette hepimiz ekonomi dersi verebiliriz, ders almayı bilir miyiz peki, ne yazık ki hayır!

Bu hafta Fizik Dersi açalım ve biraz yasalardan, olasılıklardan konuşalım istedim. Bu arada çeşitli kereler de yazdığım gibi ders vermek benim hem işim değil hem anlayışım değil. Dersi hayat veriyor zaten insana, ülkeye, dünyaya, biz anlamıyoruz, anlamazdan geliyoruz o başka! Bir de hâlâ insandan, memleketten umudunu kesmemiş hocalar var ki onlar dersimizi veriyor da dinleyen kim, anlayan kim? 

Yardımcı ders kitabı başlığını en çok da kendime yardımcı olması umuduyla kullanıyorum, hatta hiç bilmediğim, eğitim hayatım boyunca almadığım dersleri de ekliyorum ki buna, bir şeyleri öğrenebileyim! Bu fizik için de geçerli elbet, fizik dersini hep sevdim, şimdi aklımda bir şey kalmamış olsa da, yol yordam yöntem öğretmiştir düşüncesiyle de sevmeyi sürdürüyorum. 

İndirgemeci bir tutum olarak anlaşılsın istemem, fakat evrenin yasaları fiziğin yasalarıdır ve ekonominin de kendi yasaları vardır. Ünlü Fizikçi Richard Feynman Fizik Yasaları Üzerine (Çev. Zeynep Arık, TÜBİTAK Yay., 1995) kitabında “doğanın yasalarını keşfetme sanatı”ndan söz eder.

Keşfetmeye Newton ile başlanmalıdır. Newton’un bilgisi tam değildir. Yasaları, deneye oldukça yakın olan düşüncelerini bir araya getirerek tahmin eder. Gözlemler ve deneyler arasında büyük farklar çıkmaz ortaya!

Demek ki doğa ile fizik birbirlerine karşıt değil, aksine birbirini doğuran, doğrulayan ve tümleyen yasalarla çalışıyor ve işliyorlar. Elma tesadüf değil yani, aşkın da tesadüf olmadığı gibi! 

Elektrik ve manyetizma yasalarını bulan Maxwell de kendinden öncekilerin elektrik yasalarında matematiksel tutarsızlıklar olduğunu fark eder, doğru denklemlerle bunu düzeltir.

Göreceliğin keşfiyse nerdeyse tüm yasaların yanlışlığını ortaya çıkartır. Paradokslar yığını birikmiştir. Newton yasası gibi uzun zaman doğru kalabilmiş bir yasanın yanlış olabileceği ilk kez fark edilir. Einstein, Newton yasalarının biraz hatalı olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini belirtir.

Feynman unutulmaması gereken bir ders olduğunu da ekleyerek, kuantum mekaniğinin birbirinden bağımsız iki değişik yolla keşfedildiğini söyler. Bu kez durum farklıdır, bilgi eksiksiz değil aksine gereğinden fazla tamdır. Ve fizik sadece fizikle keşfedilmez, iki felsefi yöntem kuantum mekaniğinin keşfini sağlar. Bunlardan ilki teorik fizikçi Schrödinger’in denklemleri tahmin etme yöntemidir, diğeriyse ölçülebilir olma kavramını analiz etmek gerektiğini belirten Heisenberg’in yöntemidir.

Feynman bunları söylediğinde yıl 1964’dür, yani 60 yıl öncesidir. Astrofizik ve gökbilimi sonraki yıllarda daha ilgi çekici şeyler söyleyecek ve bu disiplinlere yönelik ilgi giderek artacaktır. 20 Temmuz 1969’da Apollo 11 ile Aya çıkılacaktır! Ve Feynman “Bugün artık hiçbir paradoksumuz yok” derken yanılacaktır. Ama biraz ilerde Heisenberg’in çok bilinen “ölçülemeyen şeyler hakkında konuşulmaması gerek” yolundaki önermesini tartışırken paradoksal şeyler söyleyip kendi cümlesini de yalanlayacaktır.

Bilimin olasılıklar içerdiğini ve kesinlikten yoksun kimi şeyleri kabul etmesinin onu yararlı kıldığını söyleyecektir: “Bilimsel olmak sadece neyin olası, neyin daha az olası olduğunu söylemektir; her zaman olanaklı ve olanaksızı kanıtlamaya çalışmak değil” (a.g.y., s. 196). 

Kimi zaman bazı fikirleri atmamız gerektiğini, üstelik bunlar kuvvetle benimsenen bazı fikirler de olabilir, fakat sorunun neyin alıkonup neyin atılacağı olduğunu da söyleyen Feynman, felsefenin tahmin yapmaya yarayacağını da vurgulayarak bilimler arasındaki bağlantıları da ortaya koyuyor.

Tüm sanatların, bilimlerin temelinde olan şeyi bir de Feynman yineliyor: “Bize gerekli olan hayal gücüdür; ama korkunç bir deli gömleği giydirilmiş hayal gücü.” Bu hayal gücüyle geliştirilecek tahminlere gelince, “tahminler bir yerde bir şeylere ters düşmeli; yoksa ilginç olmaz. Bununla beraber ters düştüğü konuda da doğa ile uyum içinde olmalıdır.”

“Doğada olacakları tahmin etmeye izin veren şeyse, doğanın yalınlığı ve bunun yol açtığı güzelliktir” düşüncesiyle, aslında her şeyin temelinde doğanın bulunduğunu, fiziğin, matematiğin, diğer bilimlerin de onun yasalarını keşfetme sanatına dahil olduğunu anlatır Feynman...

Bu ders fiziği bilen değil fakat seven birinin ısınma çalışmaları ya da alıştırmaları olarak okunursa sevinirim. Niye yazıldığına gelince, doğrusu son yıllarda gökyüzüne, fiziğe, en çok da astrofiziğe merak saldım. Yerli yabancı, eski yeni ne bulursam okumaya çalışıyorum. Zaman, ömür, güç yeterse de bir gökyüzü alfabesi yazmayı düşünüyorum. Gördüğünüz gibi daha işin başındayım, gerçi hep “bu daha başlangıç” demiyor muyuz? Bu da ona sayılsın! Size de “ara sıra gökyüzüne bak açılırsın” diyerek, evrene, gökyüzüne, fiziğe dair okumalar yapmanızı salık veririm. Doğanın görkemini ve insanın bu âlemdeki didişmesini anlamak için birebir. Böyle deyince de Türkçenin gökyüzünü anımsamamak olmaz: “Bu bahçe, bu nemli toprak, bu yasemin kokusu, bu mehtaplı gece / pırıldamakta devam edecek ben basıp gidince de / çünkü o ben gelmeden, ben geldikten sonra da bana bağlı olmadan vardı / ve bende bu aslın sureti çıktı sadece...”

ANA DÜŞÜNCE Bilim insanlarının düş gücü de en az şairlerinki kadar zengindir!

YARDIMCI KİTAP Kozmos, Evrenin ve Yaşamın Sırları, Carl Sagan, Çev. Reşit Aşçıoğlu, Altın Kitaplar.   

*Şair, Yazar.