DERSİMİZ Yurttaşlık Bilgisi  

KONUMUZ “Vatani Malumat” 

Yurttaşlık Bilgisi dersi kaldırılalı çok olmuş meğer, yerine de Demokrasi ve İnsan Hakları Dersi konulmuş! Herhalde AB müktesebatıyla uyumlu olsun diye düşünülmüş ya da zorunlu tutulmuş ki böyle bir ders var! 9. sınıflarda okutuluyormuş, yani lise 1’de. İyi dedim, yani Yurttaşlık Bilgisi dersini kaldırıp, yerine mebzul miktarda, birini almazsan diğeri var cinsinden, dinle ilgili dersler koyacaklarına, elbette demokrasi olsun, sonra insan hakları olsun, sonra yeniden bir AB şahlanışı filan olur, uyduruktan da olsa, okullara kadın hakları, ardından hayvan hakları dersi konur değil mi, belli mi olur?  

Biz bu filmi görmüştük... kalıbı sanırım özellikle son 25 yıldır en çok tekrarlananların başında geliyor. Nasıl gelmesin “ihtiyaç ânında camı kırınız” duygusunun terk etmediği bir kavim bizimki. Başka anlamlı sözler de var da yurttaşlık dersinin ortasında olmaz! Yumurta kapı yurttaş filan...  

Herhalde Yurttaşlık Bilgisini biraz adab-ı muaşeret kurallarına benzettiler de adı uzun, Demokrasi ve İnsan Hakları Dersi daha kapsayıcı ve çağdaş diye yerine koydular! (Benim de bir iyi niyet ve sınırları, bir de iyimserlik dersi almam gerekiyor galiba, baksanıza her şeye inanıyorum hemen!) Başka bir yazıda bu derslere döneriz, şimdi Yurttaşlık Bilgisi’ne bakalım. Laiklik gibi bir şey, varken pek farkında olmuyorsun, ne zaman laiklik karşıtı sözler, eylemler, davranışlar belirmeye, giderek laiklik tartışılmaya başlanıyor, o zaman neyi kaybetmekte olduğunu anlıyorsun! Kötü hastalıklar gibi, çoğunlukla son evresinde yakalanıyor, o zaman da iş işten geçmiş oluyor. Biz de laikliğin kalan kısmını korumak, kurtarmak için çırpınıyoruz ama biraz geç kaldık! Meşhur övünmeleriyle “atı alan Üsküdar’ı” geçmesin diye tüm çabamız!  

Yurttaşlık Bilgisi dersinin okullardan ne zaman kalktığının bile farkında değiliz! Tamam varken de çok önemsemiyorduk, çünkü vardı, hepimiz yurttaştık, bunda bilmeyecek ne vardı... Çok şey varmış, meğer yurttaşlık ne kadar önemliymiş, laik olmanın bir göstergesiymiş, yurttaş olmazsan zaten laik olamıyormuşsun ya da laik olmazsan yurttaşlık zaten umurunda olmuyormuş!  

Yurttaşlık Cumhuriyetten eski. Özgür yurttaşlar ve köleler olarak ayrılmış Roma’ya dek uzanır tarihi. Bizdeyse 3 Kasım 1839’da Gülhane Hatt-ı Hümayunu olarak da bilinen Tanzimat Fermanıyla, 23 Aralık 1876’daki I. Meşrutiyet ve 23 Temmuz 1908’deki II. Meşrutiyet’le sağlanan çeşitli hak ve özgürlüklerle bir yurttaşlık bilinci oluşturmak ve “iyi yurttaş” yetiştirmek için çabalanmışsa da bu, Osmanlı’nın çöküşüyle yarım kalmış ve ancak Cumhuriyette, Cumhuriyetin, yani halk yönetimin esası olarak işlerlik kazanmıştır. İlk kez daha Cumhuriyetin ikinci yılında, 1924’de ilkokullara Malumat-ı Vataniye Dersi olarak konmuş, 2 yıl sonra adı Yurt Bilgisi olmuş, ilerleyen yıllarda da ortaokullarda okutulmaya başlanmış, 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonraysa, ne kadar rahmet okusak az, Kenan Evren ve saz arkadaşlarından oluşan “pek Atatürkçü Askerlerimiz”, tıpkı TDK’na el koyup yönetimi gericilere devrettikleri gibi, Türkçe ya da Öztürkçe yazmak, kullanmak o yıllarda sosyalist ve komünistlerin işi olduğundan, Tercüman gazetesinin “yaşayan Türkçe” sloganını benimseyerek Arapça, Farsça, Osmanlıca kullanmaya yönelmişlerdir. 

Yurttaşlık Bilgisi kitaplarının içeriği de iktidardaki siyasal partilerin görüşlerine göre değişmiş, vatan millet sevgisi Türk olmayla eş tutulmuş, milliyetçi doz fazlalaştırılmış, müfredata muhafazakâr tanımlar yerleştirilmiş, nihayet ders tümüyle kaldırılmıştır.  

Merve Karamanlı 1960 sonrası ders kitaplarını incelemiş. Vardığı sonuçlara göre; Yurttaşlık Bilgisi kitaplarında “toplumun geleceği” olmaktan “rejimin geleceği” olmaya evrilen çocuk temelinde iyi bir yurttaş yetiştirmek amaçlanır. Bunun için de özellikle milli güvenliğe yönelik, milliyetçi ve ahlaki vurgular kullanılır: “Yurt, aile, kutsallık, borçluluk, ölüm, düşman, tarih.”  

Yurttaşın tanımı da her dönem az çok değişmekle birlikte temel olarak milliyetçi ve muhafazakâr çerçevede yapılır ve ona sürekli hakları, yükümlülükleri, ödev, görev ve sorumlulukları hatırlatılır...dı! 

Hatırlatılır...dı! deyişimin nedenlerini son 25 yılın Türkiye’sinde yaşa yan herkes biliyor. Milli Güvenlik dersiyle özdeşleştirilerek ya da ona benzetilerek kaldırılan Yurttaşlık Bilgisi dersi varolan haliyle bile bir “yurttaşlık bilinci” oluşturuyormuş. Tamam ulusal kimliklere indirgeniyordu, tamam yurttaşı anonim bir birey haline getiriyordu, tamam... Ama yine de onun kapsamı, sınırları içinde bile özgürleşme olanağı vardı ve yurttaşlık bilincini edinen herkes elbette bireysel bir çabayla, ödev, görev ve sorumlulukları kadar haklarını ve özgürlüklerini de kullanmaya çalışıyordu. Şimdi camilerde, Kur’an kurslarında, okullarda ve değişik adlar altında eğitim verdikleri her yerde İslami esaslı değerleri “Değerler Eğitimi” diyerek tüm çocuklara benimsetme peşindeler. Din esaslı bir eğitim neye dayanır, her şeyden önce kulluğa. Laik düzendeki yurttaşlık bilincinin yerine dinsel değerler geçince de yaradan ya da Tanrıya biati, boyun eğmeyi emreden kulluk söz konusu olacaktır elbette! Oysa ister yurttaşlık bilgisi olsun dersin adı ister demokrasi ve insan hakları, en temel insan hakkı yurttaş olmaktır! Yurttaş olamayan ya da bu bilinci önemsemeyen bireylerden oluşan toplumlara örnek de son 25 yıldaki Türkiye’dir.  

Laikliğin yeniden kazanılması için, cumhuriyet temelli yurttaşlık bilincini çocukluktan başlayarak oluşturmak gerekiyor. 

ANA DÜŞÜNCE Yurttaşlık bilincinin olmadığı yer “toplum değil, topluluktur!” 

YARDIMCI KİTAP Yurttaşlık Bilgileri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet Kitapları 2023 (ilk baskı: 1931)