"Seçimin ardından yaşanan dört gün bile Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın bu yenilgiyi hazmetmelerinin, onu aşmalarının kolay olmayacağının göstergesi oldu."

Yenilgi ve ardından Van: AKP’de ne yaşanıyor?
Fotoğraf: DepoPhotos

Erdoğan balkon konuşmasında hep birlikte özeleştiri yapmaları gerektiğini söyledi. Bu çıkıştan cesaret alan eski-yeni AKP’liler de koro halinde “değişim” talebinin Saray’ın odalarına ulaşacak şekilde gerçekleşmesi gerektiğini ifade etmeye başladı.

Balkon konuşmasına benzer tartışmaların MYK toplantısında yaşandığını öğreniyoruz. ‘Öğreniyoruz’ diyoruz çünkü ilk kez Ömer Çelik’in aktardıkları dışında toplantıda konuşulanlar basına sızdırıldı. Anlaşılan o ki bazı AKP’liler içeride ne konuşulduğunun bilinmesini istemiş. Bu durumun Erdoğan’ın bilgisi dahilinde olduğu söyleniyor.

Konuşulanlardan anlaşılan iki önemi şey var. Birincisi “sorumlu” yelpazesi geniş tutuldu ve değişimin altyapısı hazırlandı. İkincisi ise ekonomi meselesinin farkında olunduğu söylenerek erimenin geçici olduğu izlenimi yaratılmaya çalışıldı. Bu sızıntıdan herkesin memnun olduğunu söylemek doğru değil. O yüzden sızma alışkanlık yapabilir.

VAN MESELESİ

Toplumun neredeyse tamamının tepkisini alan mazbata konusunun nasıl gerçekleştiği, bu organize pusunun arkasında kimin olduğu hala net değil. Bununla birlikte YSK’nin dün akşamki kararına bakınca AKP’nin bütünüyle ortak aldığı bir karar olmadığı anlaşılıyor. Hüseyin Çelik’ten başlayarak eski AKP kadrolarının tamamı, İl Seçim Kurulu kararının aleyhine koro halinde karşı görüş açıkladı.

Bu yetmezmiş gibi (her ne kadar sonra silse de) YSK’nin kararı açıklanınca Hayati Yazıcı neredeyse kutlama yapacaktı.

Erdoğan’ın dün akşam iftar programında Van’la ilgili yaptığı konuşmanın satır araları da ilginçti. Milli iradeye saygısızlık yapmayacaklarını söyleyerek konuya yaptığı girişin ardından bir yanıyla DEM’li belediyelere aba altından sopa olarak algılanacak cümleler kurmakla beraber kayyum siyasetine bugün için dönmeyi düşünmediklerine ilişkin sinyaller de verdi.

Pazar gününden sonra yaşananlar gösterdi ki Erdoğan başta Kürt meselesi ve ekonomi olmak üzere net bir yol haritası belirlemiş değil. Elindeki ajandanın eskidiği ve seçim sonuçlarının dikkate alınmayacağı bir yol haritasının anlamsız olacağını Erdoğan da biliyor. O yüzden durup düşünecek, ülke içinde ve dışında güç dengelerine bakacak bir zaman aralığına ihtiyaç var. Mayıs’tan önce bir hamle beklemek çok olası değil.

UÇUM NE YAPIYOR?

Tüm bu süreçte bir kez daha öne çıkan biri isim var o da Saray danışmanı Mehmet Uçum. Epey bir süredir danışmandan çok Erdoğan’ın yönünü belirleyen sırtındaki el gibi görüntü veriyor. AYM ve Yargıtay arasında yaşanan gerilimde de benzer bir pozisyon almıştı.

Van konusunda çok daha sertti. Üstelik sertliği sadece protestolara katılanlara değil AKP’lilere dönüktü. AKP’lilere seslenirken “not ettik” diyecek kadar özgüvenliydi.

Mehmet Uçum danışmandan çok Bahçeli siyasetinin Saray’daki komiseri noktasına gelmiş durumda. Arkasındaki güce çok güvendiği de belli. Partinin kurucularına, şimdiki en güçlü yöneticilerine bile “ayar” verecek noktada. Çok belli ki Mehmet Uçum AKP ve Cumhur içinde çatallaşmaya başlayan siyasetin mızrak uçlarından biri olacak.

Seçimin ardından yaşanan dört gün bile Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın bu yenilgiyi hazmetmelerinin, onu aşmalarının kolay olmayacağının göstergesi oldu. Onlar için 2019’a benzemeyen bir yenilgi yaşandı. Muhalefet büyük hatalar yapmasa, yüzünü memlekete ve halka dönerse iktidardaki erime sürekli ve beklenmediği kadar hızlı olabilir.