Dün günlerden yine bir faiz kararı günüydü. Ama ne gündü! Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) haziran ve temmuz toplantılarında yüksek faiz artışı yapması bekleniyordu ama bu beklentiler karşılanmamış ve faizler önce yüzde 15’e ardından da yüzde 17,5’e yükseltilmişti. Daha önce hızlı ve yüksek faiz artışı bekleyen “piyasalar” dün açıklanacak faiz oranının yüzde 20 olmasını beklemeye başlamıştı. Görülen oydu ki bir miktar da olsa MB piyasaların beklentilerini yönetmeye başlamıştı. Bunu başardığını görünce piyasaları etkileyeceğini düşündüğü hamlesini yaptı.

Fakat sürpriz bir şekilde, PPK faiz oranların 750 baz puanlık bir artış yaparak politika faiz oranını yüzde 25’e çıkardı. Hiç kimsenin beklemediği bir oranda artış gerçekleşmiş oldu. Bu yeni orana bakınca politika faizinin haziran ayından beri üç katına çıktığını görürüz. Epey bir artış olsa da piyasalarda “yetmez ama evet” söyleminin yaygınlaşacağı anlaşılıyor. Acaba Arjantin gibi faiz kur sarmalına mı giriyoruz?

Kararın ardından yapılan yorumlara baktığınızda MB’nin “bağımsız bir biçimde davranmaya başladığı” şeklinde ifadeler görebilirsiniz. Ama ben bu kararın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisi dâhilinde alındığını düşünüyorum. Anlaşılan o ki MB’nin yeni yönetimi ve Bakan Şimşek, Erdoğan’ı faiz artışları konusunda ikna etmiş görünüyorlar. Geçen hafta Bakan Şimşek’in istifasını sunduğu yönündeki kulis haberleriyle birlikte değerlendirdiğimizde, Erdoğan’ın zorlanarak ikna edildiği tahmininde bulunabiliriz.

Bu sürpriz kararın ilk etkisi kurlar üzerinde görüldü. Dolar ve avro yüzde 2’ye yakın değer kaybetti. İlk etkisi bu kadar oldu ama devamında kayıpların bir miktar telafi edildiğine tanık olduk. Fakat ne olduysa, faiz kararı “piyasaların” algısına geç etki etmiş olmalı ki kurlar gecikmeli olarak hızla düşmeye başladı. Bu yazının yazıldığı saatlerde TL, dolar ve avro karşısında yüzde 7’ye yakın değer kazanmıştı. İnsan haklı olarak merak ediyor: Piyasalar mı faiz kararının ne olduğunu geç anladı yoksa birileri devreye girip döviz satmaya mı başladı? Benim tahminim kamudan döviz satışı yapılarak kurların aşağı yönlü baskılanmaya çalışıldığıdır. Bu beklenen sonucu verir mi? Bence vermez. Hâlâ TL faizlerinin ciddi anlamda enflasyon beklentisinin çok altında olduğu bir dönemde insanların dövizden vazgeçmesi söz konusu olmayacaktır.

Faiz artışı sonrası mevduat faizlerinde bir miktar artış görebiliriz. Ama asıl artışı kredi faizlerinde göreceğiz. Tüm krediler artık daha pahalı olacak.

Bu karar kur korumalı mevduat hesaplarında da bir çözülmeye yol açmaz. Çünkü KKM’de faiz gelirinin yanında kur artışlarından yararlanmak imkânı da olduğu için vatandaşın bu seçenekten vazgeçmesi kolay olmaz. 

Borsa üzerindeki etkisi ise BIST 100 endeksinin değer kaybetmesi şeklinde oldu ancak banka hisseleri yükseldi. Banka endeksi faiz kararının hemen ardından yüzde 9’a yakın artış gösterdi. Sanırım kredi faizlerinin ciddi şekilde artacak olması bu sonucu doğurdu.

VATANDAŞA İLK ETKİSİ

“Piyasacıların” alkışladığı ve devamın geleceğini düşündüğü faiz artış kararının ilk ve en hızlı etkisini görecek olan yüklü miktarda kredi kartı ya da bireysel kredi borcu olan vatandaşlardır. Dünkü faiz kararıyla birlikte kredi kartlarının aylık faiz oranı yüzde 2,81’e yükselmiş oldu. Ama bu sadece faiz. Bir de bunun üzerine yüzde 15 KKDF ve yüzde 15 de BSMV eklenince toplam maliyet aylık yüzde 3,65’e yükselmiş oldu. Tabii kredi kartından nakit çekerek ya da KMH hesapları üzerinden para çekerek ihtiyacınızı karşılamak zorunda kalıyorsanız aylık toplam finansman maliyetiniz yüzde 4,64’e yükseliyor.

Zaten ekonomi yönetimin de temel önceliği parayı sizin için pahalı hale getirmek çünkü hâlâ enflasyonun asıl sebebinin sizin çok para harcamanız olduğunu düşünüyorlar.  

Sonuç olarak, öyle ya da böyle bedel ödemeye devam edeceksiniz.