Eren Aysan

Woody Allen’ın “Paris’te Gece Yarısı” filminde, Amerikalı nişanlı çift, Gil ve Inez küçük bir tatil için Paris’in yolunu tutar. Başta...

Orhan Kemal’in “Bereketli Topraklar Üzerinde” romanında, üç kafadar, Yusuf, Ali ve Hasan, Çukurova’ya doğru kıvrıla kıvrıla yol alan trenin penceresinden...

Çocukken Ankara’dan İstanbul’a gitmek için meşhur mavi trene binerdik. Tren, büyülü bir serüven duygusu yaratırdı bende. Demiryolu memurlarının keskin bakışlarının...

Üniversiteye başlayacağım yaz olmalı. Annem masaya özenle “Yenişehir’de Bir Öğle Vakti”ni koyuyor: “Sevgi Soysal okumalısın!” Bir solukta okuyorum romanı. Sonra...

Şükrü Erbaş’ın her anımsadığımda içimi dağlayan dizeleridir: “Bunalıyoruz çocuk, bunalıyoruz / Biçim veremediğimiz şeylerin/ Biçimini alıyoruz.” Şimdilik denetimli...

1916 yılının kış aylarında Avrupa’dan dünyaya, tuhaf bir cinnet hali, trans, huzursuzluk, Parkinson gibi değişik semptomlarla kendini gösteren sıra dışı...

Umberto Eco, ‘Yeni Bir Ortaçağa Doğru’ yazısında yeni bir kıyamet tasarımından söz eder. Amerika’da güçlü ve günler sürecek bir elektrik...

Kişisel yazılardan hoşlanmıyorum. Yazarken kalp çarpıntısı, nefes darlığı geçiriyorum. Bunalıyorum. Ne var ki, kişisel bir yazı bu. Kendimi yazmaya mecbur...

Son günlerde bütün dünyada etkisini gösteren korona salgını nedeniyle hop oturup hop kalkıyoruz. Virüsün bulaşma tehlikesi baş gösterdiğinden beri...

Albert Camus ‘Veba’ romanında, bilinmeyen bir tarihte Cezayir’in Oran şehrinde başlayan salgın hikâyesini anlatır. Önce fareler lağımlardan sokaklara çıkarak, hatta...

Bir adam Esenler Otogarı’nda otobüslerin arasında dolaşarak sığınmacılara sesleniyor: “Nuh’un gemisi kalkıyor. Kurtuluş için son gemi kalkıyor.” O kurtuluş için...

Bu hikâyeyi onlardan dinledim. Henüz doğmamışım o sıralar. 12 Mart’ın hemen sonrası. Ankara Merkez Cezaevi. Menderes Dönemi’nden adı Hilton’a çıkmış...

Rus şairi Aleksandre Blok’un çok sevdiğim dizeleridir: “Durgun yıllarda gelmiş olanlar dünyaya / anımsamazlar geçtikleri yolları.” Oysa ülkemizin...

John Berger, çok sevdiğim romanı “Düğüne”de, “Sonsuzluktan önce ne yapacağız?” sorusuna yanıt ararken, “Hiç kuşkusuz acele etmeyeceğiz!” diyerek asil bir...

İzmit depreminden kısa bir süre sonra yirmi yıla yakın bir zaman memleketine uğramamış bir tanıdıkla sohbet ediyordum. Şikago’da yaşıyordu. Türkçesi...

Brecht’in “Üç Kuruşluk Opera”sında polis, mafya ve sermaye sınıfı üçgeninin kural dışı birlikteliği ironik bir biçimde gözler önüne serilirken aynı...