Rahmi Öğdül

Rahmi Öğdül

Sürükleniyoruz ama nereye?

Bu hafta sahne beyaza büründü. Kar, kentlerin kartezyen koordinat sistemini örttükçe zaman ve mekânın çizgiselliğini kırıyor ve sonsuzluk hissi veriyor...

Bir çatlak olmalı ya da su olup çatlatmalı!

“İnsanı delirten kesinliktir, şüphe değil.” Nietzsche’nin sözü kafamın içinde dönüp durdu yeni yıla girerken. (“Neden Bu Kadar Akıllıyım?”, çev. S....

Bir ateş ver ateş böceği!

Bu yıl da çok bekledik; ömrümüz beklemekle geçiyor. Bir kurtarıcının, kahramanın gelmesini bekliyoruz en çok. Ufka bakıyoruz, beyaz atlı prensi...

3. Tekil şahıstan öyküler: Özgür irade

Özgürlük, birlikte şimdiyi ve burayı tasarlayabilmektir. İnsanların birbirlerine ve doğaya doğrudan dokunarak mekânı ve zamanı kendi kudretlerini, gizil kuvvetlerini açığa...

Kendinizi ‘bir’ mi sanıyorsunuz? Sıfırsınız!

Kendimize “bir” diyoruz, yani birey; bireyin İngilizcesi, ‘individual’, sözcük anlamıyla ‘bölünmez’ (in-dividual). Hatta atom bile diyebilirsiniz, çünkü hepsi aynı kapıya...

Katırlar, perdeler, yaralar ve kanatlar

Duyum yüklü bir nesneyle çok sık karşılaşmayız. Sanatın formlarından bahsediyorum; öyküsünü bilmeseniz de böyle bir formla karşılaştığınızda tepeden tırnağa duyum...

Buzlu cam bizi çağırıyor

Nesnelere buzlu camın arkasından bakmışsınızdır mutlaka. Ne görmüştünüz? Sınırları bulanıklaşan ve uzamın içinde titreşerek çoğalan nesneler. Çıplak bakış mı yoksa...

Tecavüz, müstehcen ve sanat

“Tecavüzcüyle evlenir misiniz?” diye sorsam, hep bir ağızdan “hayır!” diyeceksiniz, biliyorum. Peki, tecavüzcüyle zaten evli olduğunuzu söylesem? Kızmayın hemen, birlikte...

Sessizliğe karşı sessizlik: Kontra sessizlik

Mültecilerin anısına sessiz sedasız bir sergi açıldı geçen hafta; tıpkı yerlerini yurtlarını terk etmek zorunda bırakılmış insanların göç yollarında sessiz...

Soytarıca bir şey yapalım, kafa atalım

Boğazımızda düğümlenmiş kalmış, çıkaramıyoruz. Kan ter içinde uyanıyoruz derin kâbuslardan ve kekelemeye başlıyoruz. İçinde yaşadığımız, ama bir türlü kendimize bile...

Yüreklerin vuruşu ölçüye sığar mı?

Sınırların, ölçünün ve yasanın alanındayız. Sınırları aştığımızda ölçüyü ve yasayı ihlal etmekle kalmıyor, kalıbımızı, dolayısıyla kimliğimizi de yitirebiliyoruz. Ama unutmayın,...

İnadına değil, güle oynaya yaşamak!

İnatçı çocukları severiz; ne istediklerini bilirler ve istediklerini alabilmek için sonuna kadar direnirler. Ama bir de ne istediklerini bilmeyen, sırf...

Durmadan yazmak: Kağıtlara ve meydanlara

Düşlerimizi kurutmak istiyorlar ve öfkeyle patlayan duyarlılığımızı. Çorak bir ülkede cılız çocuklar görüyorum; yüzlerinde, kurumuş düşlerden kalma yıldız tozları. Yıldız...

İnsan: Anahtar mı maymuncuk mu?

Kapılarını kilitleyip anahtarlarını yanlarına aldılar ve yola koyuldular. Zorunlu göç öykülerinde sık sık rastladığımız tema: Anahtar ve kilit. İnsan evinden,...

Sanatı tartışmak: ‘Art’ mı yoksa ‘fart’ mı?

Sözcükler arasındaki ses benzerlikleriyle oynamayı severim, çocukluk alışkanlığı. İngilizce ‘fart’ sözcüğü mesela, gaz çıkarmak anlamına geliyor; bedenin bir atığı olarak...

Homurdanan erkekler sahası

Erkeğe çok fazla yükleniyorlar, tanımadıklarından. Oysa o, her yerde kendini evinde hisseden ya da hissetmek isteyen evcimen bir varlıktır. Herkesin...