AKP kurucularından eski bakan Faruk Çelik yüzde 50 yerine yüzde 40 olsun tartışmasını başlattı, CB önce bakarız filan dedi, ama baktılar ki bumerang oldu, hemen çark ettiler. Herkesin hemfikir olduğu şey, AKP oylarındaki erime nedeniyle bunun akla gelmiş olması, ama yüzde 40 olmazsa başka bir şeyi de mutlaka devreye sokmaya çalışacaklar. Başka bir şey olarak, Suriye’nin doğusu için ikide bir “bugün olmazsa yarın” deyip durduklarına göre, yüzde 40 filan bir yana, erken seçim yerine erken savaşı tek çare görebilirler. Veya aynı etkide bir çare diye mesela Kılıçdaroğlu’nu hapse attırmayı…

Zira CB yüzde 40 şeyinde savaşta bile söylenmeyecek laflar etmeye başladı. “CHP bundan kendine bir şey çıkarmaya çalışıyor. Bundan sana bir şey çıkmaz. Buradan sana kemik de düşmez” demekten bile geri durmadı. Enflasyon düşer kemik düşmezmiş!

Her neyse, bizim memlekette 40 rakamı hangi çağrışımları yapar? Mesela Ali Babacan değil ama “Ali Baba ve Kırk Haramiler” filminin müziğini:

“Asmak, kesmek, kelle uçurmak. Hırsızlıktan altın vurmak. Asmak, kesmek, kelle uçurmak. Hırsızlıktan altın vurmak.”

“Kırk haramiler kırk haramiler. Doğruluk için biz haram yeriz. Kırk haramiler kırk haramiler. Doğruluk için biz haram yeriz.”

Ayrıca “Yüzde 50 olmuyor artık bunu 40’a çekelim” deyince bir bakıma MHP’den kurtulalım niyetlerini dile getirdikleri de söylendi.

Bahçeli ne yapsın, o da zaten CB’nin ‘kemikli’ konuşmasından önce, hasta yatağından almış satırı eline Kılıçdaroğlu için “Asmak, kesmek, kelle uçurmak” mealinde bir bildiri sallamıştı.

Ne AKP ne MHP.

Ne kırk katır ne kırk satır.

Ama bu arada 40 (Kırk) hakikaten önemli! Gündelik hayattaki “40 haramiler” hakikati, “katır mı satır mı” ikilemi yanı sıra “kırk küp, kırkının da kulpu kırık küp” vb. zamana ve zemine uygun deyişler var, üstelik 40 sayısı Türk mitolojilerinde ve İslam inancında özellikle ‘Kutsal’ bir sayıdır. Derler ki, Müslümanların sayısı 40’ı bulduktan sonra peygamber İslam’ı aleni şekilde ilan etmiştir. 40 kişi bir cemaattir. Yani Faruk Çelik 40 derken cemaatleri kastedip boşuna konuşmamış olabilir.

Hep aynı şeyi yapıyoruz işte, demagojinin de cılkını çıkardılar ya, tepki olarak muhalif mizaha da zirve yaptırdılar. Ağzını açan her muhalif hapşırır gibi espri patlatıyor. Ağlanacak halimize gülmekteyiz.

Öte yandan sanki bugünkü tartışmalar içime doğmuş gibi bakın beş yıl önce, 10 Şubat 2014 tarihinde bu köşede ne yazmışım:

“Peki, şimdi seçimlerde yüzde 50 yerine (‘kutsal’ sayıyla) yüzde 40 alsalar ve yine iktidarda kalsalar ne yazar? Aldıkları ve alacakları oyların bu saatten sonra Saddam’ın filan bir vakitler yüzde 90 oyla seçim kazanmasından farkı olur mu?”

Demek ki bunlar hakkında artık yapılacak yeni bir ‘tahlil’ ve söylenecek yeni bir söz pek kalmamış. Sadece asap bozuyorlar. Küfürlerini, hakaretlerini dinlemekten bıktık usandık. Enflasyon düşmüşmüş! Yalanları, pişkinlikleri ekranlardan eksik olmuyor. Yüzde 40’ı olamasa da, cemaatleri hepten yağmalarının aracı yaptılar. Yobazlar. Neo liberalizm vahşetini, kapitalizmin bütün sömürü tekniklerini uygulamaktalar. Sömüre sömüre semirdiler. Zorbalıklarında gelmiş geçmiş faşizmlere bile rahmet okutacaklar.

Ama yine beş yıl önce de hatırlatmıştım, hani bir de “kırk gün, kırk gece düğün” vardı ya…

Gümbür gümbür gittiklerinde o da olur muhakkak!